Şirk Denizinden Tevhid Sahiline



Şirk Denizinden Vahiy ile Çıkış: Bir İnsanın Dünya Tarihini Değiştirmesi

Şirk denizinin ortasına öksüz olarak doğan bir insan…

Arkasında bir hanedan yok, bir ruhban sınıfı yok, kutsal bir soy miti yok.

Babası yok, koruyucu bir otoritesi yok, siyasi gücü yok.

Toplumunun putlarını kutsal, atalarını dokunulmaz sayan bir düzenin içinde yalnız.

Kur’an bu başlangıcı özellikle gizlemez; aksine öne çıkarır:

Seni yetim bulup barındırmadı mı?” (Duha 93/6)

Bu, romantik bir biyografi detayı değil; tevhid mücadelesinin ontolojik zeminidir.

Allah, dini; güçlü bir sınıfa, aristokrasiye veya din adamlarına değil, tek başına bir insana yükler.


Vahiy Geldiğinde Ne Olduğunu Bilmeyen Bir İnsan

Bugün anlatılan “her şeyi bilen, önceden planlı bir kutsal figür” anlatısı Kur’an’a ait değildir.

Kur’an’ın anlattığı Nebî:

Vahiy geldiğinde ne olduğunu bilmeyen,

Anlamlandıramayan,

Korkan,

Titreyen,

Ey örtüsüne bürünen! Kalk ve uyar.” (Müddessir 74/1–2)

Sen bu Kitap nedir, iman nedir bilmezdin.” (Şûrâ 42/52)

Bu ayetler açıkça şunu söyler:

Vahiy, Nebî’nin içinden doğmadı.

O, hazır bir din bilinciyle gelmedi.

Bilgi, kudret ve yön vahiy ile verildi.

Bu, Nebî’yi küçültmez; aksine vahyin mutlaklığını ilan eder.


Şirk Denizinden Başlayan Mücadele

Mekke toplumu:

Allah adını biliyordu,

Ama O’nu hayattan dışlamıştı,

Araya putlar, aracı kutsallar, gelenekler ve çıkar ilişkileri koymuştu.

Kur’an bu durumu net tarif eder:

Onların çoğu Allah’a iman eder, ama ancak şirk koşarak.” (Yûsuf 12/106)

Nebî’nin mücadelesi:

Yeni bir tanrı icat etmek değil,

Allah’ı tek otorite olarak yeniden hayata sokmaktı.

Bu yüzden ilk ayetler:

Ahlâk,

Sorumluluk,

Hesap,

Yetim hakkı,

Ölçü-tartı,

Zulüm ve kibir üzerinedir.

Çünkü şirk, yalnızca putlara secde etmek değil;

otoriteyi Allah’tan başkasına vermektir.


Yalnız Bir İnsan, Küresel Bir Değişim

Bu insan:

Orduyla başlamadı,

Servetle başlamadı,

Kurumla başlamadı,

Rivayetle başlamadı.

Sadece vahiy ile başladı.


De ki: Ben sadece bana vahyedilene uyarım.” (En‘âm 6/50)

Ve bu vahiy:

Zihinleri dönüştürdü,

Kabile düzenini sarstı,

Irkı, soyu, sınıfı yerle bir etti,

İnsanları Allah karşısında eşitledi.


Şirk denizinden başlayan bu çağrı, dünyayı değiştirdi.

Ama bu değişim, insanı yücelterek değil; Allah’ı merkeze alarak oldu.

Bugün Bu Kitap Bizim Elimizde!

En çarpıcı gerçek şudur:

Bugün o vahiy, hâlâ bizim elimizde.

Ama soru şudur:

O Kitap hayatımızda mı?

Yoksa sadece raflarda mı?

Okunuyor mu, yoksa örtülüyor mu?

Ölçü mü, yoksa süs mü?

Kur’an, bu tehlikeyi önceden haber verir:

Peygamber dedi ki: Rabbim! Kavmim bu Kur’an’ı terk edilmiş bıraktı.”(Furkan 25/30)

Bugün Kur’an:

Gelenekle gölgeleniyorsa,

Rivayetle bastırılıyorsa,

Mezheple sınırlandırılıyorsa,

Hayata hükmetmiyorsa…

Şirk yeniden üretilmiş demektir.


Sonuç: Aynı Vahiy, Aynı Sorumluluk

Şirk denizinin ortasında yalnız bir insan,

vahiy ile tarihi değiştirdi.

Bugün:

O insan yok,

Ama vahiy var.

Dolayısıyla mazeret yoktur.

Kur’an hâlâ:

Okuyanı uyandırır,

Güç vereni cesaretlendirir,

Şirki teşhir eder,

Tevhidi ayağa kaldırır.

Mesele Kur’an’ın yeterliliği değil;

bizim ona gerçekten teslim olup olmadığımızdır.

Bu Kitap, kendisinde şüphe olmayan, muttakiler için bir yol göstericidir.”(Bakara 2/2)


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz


Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣