Bu Blogda Ara

Tarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tarım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2025 Çarşamba

NUH SURESİ "topyekûn yozlaşmış bir sistemin dönüşemezliği"

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

13 Mayıs 2025 Salı

Ortak Mülkiyetin İlahi Sınavı; Secere ve Nâgatullah 🌳🐪

🌳🐪🏙️ Secere, Nâgatullah ve Beytullah: Toplayıcılıktan Tarım, Hayvancılık ve Şehirleşmeye Kur’anî Bir Bakış

Kur’ân’ın kıssalarında yer alan semboller, insanlık tarihinin sosyo-ekonomik ve kültürel evrelerini derin bir hikmet ile yansıtır. Bu bağlamda, secere (ağaç) insanın doğrudan doğayla ilişki kurduğu toplayıcılık ve avcılık dönemini, nâgatullah (Allah’ın devesi) tarım ve hayvancılıkla geçimini sağlayan toplulukları, Beytullah (Allah’ın evi) ise şehirleşmenin ve ortak yaşamın temelini simgeler. Bu semboller üzerinden Kur’an, insanlık tarihinin geçirdiği dönüşümleri ve bu dönüşümler sırasında ortaya çıkan toplumsal adalet ilkelerini güçlü bir anlatımla gözler önüne serer.


🌳 Secere: Doğadan Toplayıcılığa ve İlkel Mülkiyet Anlayışına

Kur’an’da Âdem ve Havva’nın cennette bir ağaca (secere) yaklaşmaları şu şekilde anlatılır:

“Ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşin, orada dilediğiniz gibi yiyin, ancak şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.” (Bakara, 2:35)

Buradaki secere, yalnızca biyolojik bir ağaç değil, doğadan ihtiyacı kadarını toplayan, doğayla barışık bir yaşam süren insanın yaşam tarzını temsil eder. Toplayıcılık ve avcılık, insanın doğadan ihtiyacını karşılayarak yaşadığı bir dönemi simgeler. Bu dönemde mülkiyet bireysel değil, topluluğun ortak hakkıdır ve herkes doğadan ihtiyacı kadarını alır.

Ancak “ağaca yaklaşma” yasağı, ihtiyacın ötesine geçmenin ve bireysel çıkarlarla ortak kaynaklara zarar vermenin yasak olduğunu ifade eder. Bu yasak, aslında sınırsız tüketim ve kontrol arzusuna karşı bir uyarıdır.


🐪 Nâgatullah: Tarım ve Hayvancılık Toplumunda Ortak Kaynakların Korunması

Sâlih Peygamber’in kıssasında, topluma emanet edilen bir deve ile sınav anlatılır:

“Bu, Allah’ın devesidir; onun su içme hakkına dokunmayın!” (Şems, 91:13)

Nâgatullah, yalnızca bir deve değil, toplumun ortak malı olan su kaynakları ve otlakları simgeler. Tarım ve hayvancılık toplumunda, doğal kaynakların (su, otlak, tarım alanları) ortak bir hak olduğu ve herkesin adil bir şekilde bu kaynaklardan yararlanması gerektiği vurgulanır. Deve, bu ortak kaynağın sembolüdür ve herkesin onun hakkına saygı göstermesi beklenir.

Fakat Sâlih’in kavmi, bu sınavı reddeder ve deveyi keserek ortak mülkiyeti ihlal eder. Bunun sonucunda İlahi bir ceza ile karşılaşırlar:

“Onlar deveyi öldürdüler ve böylece Rablerinin emrine karşı geldiler. Bunun üzerine Rableri onları azaba uğrattı.” (Şems, 91:14)

Bu anlatım, toplumun ortak malına zarar vermenin ve bireysel çıkar uğruna adaleti ihlal etmenin yıkıcı sonuçlarını gözler önüne serer. Tarım ve hayvancılık toplumunda adalet, kaynakların korunması ve paylaşımı ile sağlanır.


🏙️ Beytullah: Şehirleşme, Ortak Yaşam ve Adaletin Merkezi

Kur’an’daki semboller arasında Beytullah (Allah’ın evi), insanlığın şehirleşme ve ortak yaşam dönemini temsil eder. Beytullah, yalnızca bir ibadet mekânı değil, aynı zamanda insanların ortak değerler etrafında bir araya geldiği ilk şehirleşme ve toplumsal düzen modelini simgeler. Kur’an’da Beytullah şu şekilde tanımlanır:

“Elbette, insanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev, Bekke’deki (Mekke’deki) mübarek ve âlemler için bir rehber olan evdir.” (Âl-i İmrân, 3:96)

Beytullah, bireylerin ve toplulukların ortak bir bilinçle bir araya geldiği, güven ve barış ortamının sağlandığı bir şehir modelidir. Şehirleşme, bireylerin ortak alanları ve kaynakları adil bir şekilde paylaşması gerektiği bir düzeni zorunlu kılar. Burada paylaşım ve ortak mülkiyet, yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda sosyal ve manevi bir ilkedir.

  • Beytullah, sadece fiziksel bir yapı değil, herkesin ortak kullanımına açık bir merkezdir.

  • Toplumsal barış ve adalet, şehirde yaşayanların ortak kurallara ve değerlere bağlı kalmasıyla sağlanır.

  • Hac ibadeti, bu ortak mülkiyet ve eşitlik ilkesinin evrensel bir tezahürüdür.


🌐 Kur’ân’ın Evrensel Mesajı: Ortak Mülkiyetin ve Adaletin Korunması

Kur’an, secere, nâgatullah ve Beytullah sembolleriyle insanlık tarihinin üç temel aşamasını gözler önüne serer:

  1. Toplayıcılık ve Avcılık: İhtiyaç kadar almanın ve doğayla barışık yaşamanın dönemi.

  2. Tarım ve Hayvancılık: Ortak kaynakların adil bir şekilde paylaşılması ve korunması.

  3. Şehirleşme ve Ortak Yaşam: Sosyal düzen ve toplumsal adaletin ortak değerlere bağlı olduğu bir yaşam modeli.

Bu semboller, Kur’an’ın toplumsal düzeni koruma ve adalet ilkelerini güçlü bir şekilde vurgulayan anlatımıdır. Ortak mülkiyetin ihlali, bireysel çıkarların toplumsal huzuru bozmasına yol açar. Secereye yaklaşma yasağı, nâgaya zarar verme ve Beytullah’ın evrensel barış merkezi olması, bu ilkenin farklı aşamalarını ve sonuçlarını temsil eder.

Kur’an, sadece bireysel ahlaka değil, aynı zamanda toplumsal adalete ve ortak mülkiyetin korunmasına yönelik evrensel bir mesaj verir.

Böylece, insanlığın tarihsel gelişimi, Kur’an’ın sembolik anlatılarıyla anlam kazanır ve çağlar boyunca geçerli bir öğüt sunar: Ortak mülkiyet, İlahi bir emanettir ve korunmalıdır. 🚦