Bu Blogda Ara

Vahiy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Vahiy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Haziran 2025 Çarşamba

ARAF SURESİ "bilinç hali"


🌌 1. A’râf: Cennetle Cehennem Arasındaki “Ara Katman İnsanları”

  • Ayet: 46-47

“İki (grup) arasında bir perde vardır. A‘râf (yüksek tepeler) üzerinde ise her iki tarafı da simalarından tanıyan insanlar vardır…”

🔍 Şaşırtıcı Not:
Cennetlik ve cehennemlik ayrımı yapılmışken, ortada kalan bir grup var! Onlar “A‘râf”ta bekliyor. Bu insanlar ne tam cennete girebilmiş ne de cehenneme atılmış. Yani karar ânının eşiğinde bekleyen bilinçler…


🪞 2. Şeytan, Allah'a inandı ama yine de lanetlendi!

  • Ayet: 11-18

“Ben ondan (Âdem’den) üstünüm; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.”

🔍 Şaşırtıcı Not:
Şeytan, Allah’a inanıyor, hatta O’nunla doğrudan konuşuyor. Ama “emre itaatsizlik” yüzünden dışlanıyor. Bu da şunu gösteriyor:

İman tek başına yeterli değil; itaat, teslimiyet, kibirsizlik olmadan hiçbir şey!


📜 3. Allah'ın "isimlerini" kullanarak dua etmek

  • Ayet: 180

“En güzel isimler Allah’ındır; O’na o isimlerle dua edin…”

🔍 Şaşırtıcı Not:
Kur’an, Allah’ın isimlerinin birer anahtar olduğunu söylüyor. Her ismin çağrısı farklı! “Rahîm” ismini anarsan affa, “Hakem” ismini anarsan adalete yöneliyorsun. Bu bir bilinç inşası!


🧥 4. Elbise = Takva!

  • Ayet: 26

“Ey Âdemoğulları! Size, ayıp yerlerinizi örtecek bir elbise ve süs elbisesi indirdik. Takva elbisesi ise daha hayırlıdır…”

🔍 Şaşırtıcı Not:
Kur’an’a göre asıl elbise, takva. Yani ahlak, bilinç, sorumluluk hissi. Giysi, sadece görünüşü örter. Ama takva elbisesi seni içten korur. Hatta bu elbise "indirilmiş", yani fiziksel değil, ilahî bilinçsel bir donanım!


🧠 5. Kalpleri olanlar ama anlamayanlar…

  • Ayet: 179

“Onların kalpleri vardır ama anlamazlar, gözleri vardır ama görmezler, kulakları vardır ama işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapıktırlar…”

🔍 Şaşırtıcı Not:
Kur’an’a göre gerçek körlük gözle değil, kalple olur. Gözün açık ama gerçeği görmüyorsan, işlevsiz. A’râf Suresi, aklı kullanmayanları hayvandan da aşağı kabul eder.


🔁 6. Ayetleri yalanlayanların dönüşü yok!

  • Ayet: 40

“Ayetlerimizi yalanlayanlara gökten kapılar açılmaz; deve iğne deliğinden geçene kadar cennete giremezler.”

🔍 Şaşırtıcı Not:
İğne deliği örneğiyle, bazı insanların dönüşünün imkânsızlığı anlatılıyor. Bu, bir karikatür değil: "Gerçeğe sırtını dönenin akıbeti kesinleşmiştir" vurgusu.


🌀 7. Hz. Musa'nın vahiy tecrübesi: Titreme, korku, sükûnet

  • Ayet: 143

“Rabbi dağa tecelli ettiğinde onu paramparça etti, Musa bayıldı…”

🔍 Şaşırtıcı Not:
Hz. Musa Rabbi’ni görmek istediğinde aldığı cevap: "Göremezsin!" Ama tecelli sadece dağa gelince, dağ yok oldu! Musa ise bilinç kaybına uğradı.

Bu sahne vahyin yakıcılığına ve insan idrakinin sınırına dair çarpıcı bir anlatım.


📢 8. Uyarılan ama unutan toplumlar

  • Ayet: 94-100

“Bir ülkeye bir peygamber gönderdik de, halkı uyarılara rağmen ibret almadı, onları yavaşça helak ettik…”

🔍 Şaşırtıcı Not:
Kur’an, hiçbir kavmi uyarısız helak etmediğini tekrar tekrar vurgular. Bu, ilahî adaletin temelidir.
Ve her helak öncesi:

  1. Uyarı

  2. Unutma

  3. Azgınlık

  4. Yavaş gelen sonuç

Bu döngü bugünün toplumlarına da bir ayna olabilir mi?


A’râf’ın bilinç ve uyanış haritası olarak sana yeni bir perspektif...

"A’râf" aslında **insanlığın eşiğinde beklediği içsel geçittir: Cennet ya da cehennem bilinç hâli."

16 Haziran 2025 Pazartesi

NECM SURESİ "Gözle Görülen Bir Gerçek" 🌠


Necm Suresi, şaşırtıcı bir şekilde Kur’an’daki en çarpıcı sahnelerden birini açar: Peygamber’in vahiy tecrübesini görsel, duygusal ve kozmik bir çerçevede sunar.


🌠 1. Vahyin Kaynağı: Gözle Görülen Bir Gerçek!

"Gözü şaşmadı, azmadı." (Necm 53:17)
Peygamber, vahyi bir “hayal” gibi değil, gözüyle görerek ve “gerçek” bir temasla almıştır. 

Şaşırtıcı olan:
Kur’an, bu olayın psikolojik bir halüsinasyon değil, ontolojik bir karşılaşma olduğunu iddia eder: 

"O, onu en yüksek ufukta gördü." (53:7)
"Sidretü’l-Müntehâ’nın yanında." (53:14)

🔍 Bu “Sidretü’l-Müntehâ” nedir?

Cevap: Sembolik olarak insan idrakinin son sınırı, “bilincin eşiği”, hatta “kozmik sınır kapısı”. Modern tabirle bir ontolojik eşik, "yoklukla varlık arası perde".


🌌 2. Kur’an, Vahiy Sürecini Kozmik Bir Yolculuk Olarak Anlatıyor

"Şimdi siz, bu söze mi şaşıyorsunuz?" (53:59)

Bu ayetle Kur’an, şaşkınlıkla alay ediyor. Neye şaşırıyorlar?

Vahyin bir “ilham” değil de, görsel ve kozmik bir gerçeklik olarak sunulmasına.

Bu, resmen “mistik bir iniş” değil, bilinçten bilince bir aktarım, “kozmik düzlemden insani düzleme bir kod çözme süreci.”


👼 3. Vahiy öğreticisi?

"Ona müthiş bir güç sahibi (Şedîdü’l-Quvâ) öğretti" (53:5) 


"O ufkun en yüksek yerindeydi." (53:7)

Bu ayetlerde neredeyse bir enerji dalgası gibi tasvir ediliyor.

  • Güçle donanmış

  • Ufku kaplayan

  • Duruşa geçmiş (53:6)

  • Peygamber’le yüzleşen, ama şaşırtıcı şekilde yanıltmayan !


🔥 4. SİZ DE GÖRDÜNÜZ AMA... GÖZLERİNİZİ KAPATTINIZ

"Andolsun Sidre’yi bir başka inişte daha gördü" (53:13) 

Vahiy tecrübesi tekrar eden, istisnai değil süreğen bir bilinç halidir.

"Siz mi Lat ve Uzza'yı gördünüz?" (53:19) 

Kur’an, putlara duyulan duygusal bağlılığı ironik bir biçimde ters yüz eder. 


“Siz onları mı gördünüz?” → Yani siz mi gerçekliği idrak ettiniz?

"Onlar sadece sizin ve atalarınızın taktığı isimlerdir." (53:23) 


"Onlar zandan başka bir şeye uymuyorlar!" (53:23)

Yani bu sure, putperestliğe hem ontolojik hem epistemolojik reddiye getirir.


🙏 5. Tüm Varlık Secdeye Gömülür (Ayetteki Kozmik Final!)

"Göklerde ve yerde kim varsa Allah’a secde eder…" (53:26) 


Son ayetle birlikte sahne büyür:
Artık sadece insanlar değil, göklerdeki melekler, hatta tüm varlık, bilinçli olarak boyun eğer.

Final:

"Rabbinin ayetleri karşısında secde etmiyorlar mı?" (53:62) 


Ve secde emri gelir. Şaşırtıcıdır: Kur’an burada bir emirle değil, bir soru ile secde ettirir.

22 Mayıs 2025 Perşembe

VAHY, İlhamdan Kitaba, Kalpten Arıya ✨

Kur’an’da vahiy kavramını teolojik, kavramsal ve bağlamsal açıdan detaylandırılmış şekilde sunuyorum. Bu çalışma üç ana başlık altında ilerleyecektir:



4 Mayıs 2025 Pazar

Mele-i A‘lâ nedir ? 📌

📌 Mele-i A‘lâ nedir?


"Mele-i a‘lâ" ifadesinin, geleneksel tefsirlerdeki "yüce melekler topluluğu" anlayışının aksine, doğrudan "vahiy" ve özellikle "Kur'an" anlamına geldiği görüşü savunulmaktadır. Bu bakış açısını detaylandırarak ve Kur’an ayetlerine dayalı bir kelime analizi yaparak yeniden ele alabiliriz.

1. Kelime Analizi:

  • Mele’ (ملأ):

    • Sözlük Anlamı: “Dolu olan, depo” anlamına gelir.

    • Kullanım Alanı: Zamanla mecaz anlam kazanarak “toplumun ileri gelenleri, reisler” için de kullanılmıştır.

    • Vahiy Bağlamı: Burada “mele-i a‘lâ” ifadesinin “yüce dolu” veya “yüce depo” anlamında, bilgi ve hikmetle dolu olan Kur’an’ı ifade ettiği ileri sürülmektedir.

  • A‘lâ (الأعلى):

    • Anlamı: “Yüce, en yüksek.”

    • Kullanım: Burada Kur’an’ın yüksek değerine ve ilahi bilgilerin yüceliğine işaret eder.

2. Kur’an Ayetleri Bağlamında Analiz:

  • Sâffât 37/8:

    • Geleneksel Yorum: Melekler arasındaki bir topluluğu ifade eder.

    • Alternatif Yorum: “Mele-i a‘lâ” burada, Allah’tan gelen vahyi veya Kur’an’ı ifade eder. Şeytanların “mele-i a‘lâ”ya müdahale etmeye çalışmaları, vahye karışma çabası olarak yorumlanır.

  • Sâd 38/69:

    • Geleneksel Yorum: Meleklerin aralarındaki tartışmayı ifade eder.

    • Alternatif Yorum: Bu tartışma, aslında Kur’an’ın içeriği ve hakikatleri üzerine müşriklerin yaptığı tartışmadır. Hz. Peygamber, Kur’an vahyedilmeden önce bu tartışmalar hakkında bilgi sahibi değildi.

3. Kur’an’ı "Mele-i A‘lâ" Olarak Yorumlamanın Delilleri:

  • Kur’an’ın Depo Niteliği:

    • En‘âm 6/38: “Biz Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.”

    • En‘âm 6/59: “Gaybın anahtarları O’nun yanındadır.”

    • Yâ-Sîn 36/12: “Her şeyi apaçık bir Kitap’ta kaydettik.”

    • Bu ayetler, Kur’an’ın her türlü bilgiyi içeren bir hazine (depo) olduğunu ifade etmektedir.

  • Hz. Peygamberin Bilgisizliği:

    • Kâf 50/22: “Sen bu bilgiden gafildin.”

    • Kasas 28/86: “Sana bu Kitap geleceğini ummuyordun.”

    • Bu ayetler, Kur’an’ın Hz. Peygamber için de bir “sürpriz” olduğunu ve bu nedenle “mele-i a‘lâ”ya dair bilgisinin olmadığını belirtir.

4. Kur’an’daki Tartışmalar ve “Mele-i A‘lâ”:

  • Müşriklerin Kur’an’a İtirazları:

    • Yûnus 10/15-16: Kur’an’ı değiştirme talepleri.

    • İsrâ 17/73-75: Kur’an’ın mesajını etkisiz kılma çabaları.

    • Nahl 16/43-44, Enbiyâ 21/7: Ehli Zikr’e (bilgi sahiplerine) başvurulması.

    • Bu ayetler, Kur’an’ın tartışma konusu olduğunu ve bir bilgi deposu niteliği taşıdığını gösterir.

5. Sonuç:

  • Geleneksel tefsirlerde “mele-i a‘lâ” ifadesi genellikle “melekler topluluğu” olarak yorumlanır. Ancak Kur’an ayetlerinin bağlamı, bu ifadenin “vahiy” veya “Kur’an” anlamına da gelebileceğini göstermektedir.

  • “Mele-i a‘lâ” ifadesinin “yüce depo” veya “yüce bilgi kaynağı” olarak Kur’an’ı tanımlaması, metnin kendisi ve ayetlerin bağlamı ile desteklenmektedir.

  • Bu yorum, Kur’an’ın kendisini bilgi ve hikmetle dolu, her türlü ihtiyaç için yüce bir kaynak olarak sunma anlayışıyla uyumludur.