SESSİZ DARBE "Ökçeler Üzerine Dönüş"



Bu Kur’an’ı Değiştir ya da Yenisiyle Gel” Diyen Zihniyet

Nebî Hayattayken Söylenenin, Vefat Sonrası İnşası

Bize bundan başka bir Kur’an getir ya da bunu değiştir.” (Yûnus 10/15)

Bu cümle, yalnızca tarihsel bir itiraz değildir. Bu cümle, vahyin otoritesine karşı insan merkezli din üretme arzusunun ilk açık ilanıdır. 

Kur’an’ın muhatap aldığı bu zihniyet, Nebî hayattayken açıktı; çünkü vahiy vardı, cevap vardı, tashih vardı. Peki aynı zihniyet, Nebî’nin vefatından sonra ne yaptı?

1. Kur’an’ı Değiştiremediler, Ama Yetkisini Parçaladılar


Kur’an açıkça korunmuştur:

Şüphesiz o zikri biz indirdik, onu mutlaka biz koruyacağız.”(Hicr 15/9)

Metne dokunamadılar. Ayetleri silemediler. Mushafı değiştiremediler. Ama Kur’an’ın tek başına hüküm koyma yetkisini dağıttılar. Ayetin yanına “ama” koydular. Kur’an’ın yanına “başka kaynaklar” eklediler. Allah’ın hükmünün yanına “beşerî açıklamaları” ortak ettiler. Böylece Kur’an okunan ama belirleyici olmayan bir metne dönüştürüldü.

2. “Yenisini Getir” Talebi, Sözlü Dinle Karşılandı


Nebî hayattayken “yenisini getir” diyenler, vefattan sonra yenisini yazmaya başladılar. Rivayetler çoğaldı. Mezhepler teşekkül etti. Fıkıh, kelam, tasavvuf adı altında Kur’an dışı normlar üretildi.

Oysa Kur’an uyarıyordu:

Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde,
“Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler.(Bakara 2/170)

Bu ayet, yalnızca müşrik Arapları değil; dini miraslaştıran her zihniyeti tarif eder.

3. Ökçeleri Üzere Geri Dönüş: Tarihsel Değil, Zihinsel Bir İrtidad

Muhammed ancak bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir.
O ölür ya da öldürülürse ökçeleriniz üzerinde geri mi döneceksiniz?”(Âl-i İmrân 3/144)

“Ökçeler üzerine dönüş”, Kur’an’a göre:
Dinden çıkmak değil sadece; Vahyin merkezden çekilmesiyle başlayan zihinsel geriye gidiştir.

Nebî varken:
Ayet hükmediyordu
Nebî ayete tabi idi
Nebî yokken:
Ayet yorumlandı
Yorum hükmetti
İşte geri dönüş budur.

4. Kur’an’a Muhatap Olmak Yerine, Kur’an’ı Konuşturmak

Kur’an muhatap ister, savunucu değil.
Cevap ister, tercüman değil.

Onlara ayetlerimiz açıkça okunduğunda,
bize kavuşmayı ummayanlar dediler ki:
‘Bundan başka bir Kur’an getir ya da bunu değiştir.’” (Yûnus 10/15)

Bugün bu söz açıkça söylenmiyor olabilir.

Ama fiilen şöyle deniyor:
“Bu ayet bugüne uymaz”
“Bu hüküm tarihsel”
“Bunu mezhep şöyle anlar”

Yani Kur’an hâlâ değiştirilmek isteniyor, sadece yöntem daha sofistike.

5. Şükredenler Kimlerdir?

Allah, şükredenleri mükâfatlandıracaktır.”
(Âl-i İmrân 3/144 – devamı)

Kur’an’da şükür:

Sözle değil
Ritüelle değil
Ayetleri muhatap almakla olur
Şükredenler:
Kur’an’ı savunmaz, ona teslim olur
Ayeti eğip bükmez, ayetin önünde eğilir
“Allah dedi mi?” sorusunu yeterli görür.

Sonuç:

Nebî hayattayken:

“Bu Kur’an’ı değiştir” dediler.

Nebî’den sonra:
Kur’an’ın yanına alternatifler inşa ettiler.

Ama Allah’ın vaadi baki kaldı. Kur’an hâlâ konuşuyor. Hâlâ çağırıyor. Hâlâ muhatap arıyor.
Ve ne mutlu, ayetleri savunma konusu değil, hesap konusu yapanlara.

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣