Kayıtlar

günümüz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Göksel Nesnelerin Dişil İsimlendirilmesi 

Resim
Göksel Nesnelerin Dişil İsimlendirilmesi ve Kur’an’da Mecazdan Hakikate Geçiş Antik Arap toplumunda gökyüzü ve göksel cisimler, özellikle yıldızlar, sadece fiziksel varlıklar değil; derin anlamlar taşıyan, kutsal ve dişil olarak isimlendirilmiş metaforik figürlerdi. Lat, Uzza ve Menat gibi dişi isimler, bu bağlamda yalnızca putları değil, aynı zamanda göksel güçlerin simgeleri olarak toplumun inanç sisteminde yer edinmişti. Kur’an, bu anlayışı sistematik biçimde eleştirerek, insanlığın vahye dayalı hakikate yönelmesini sağlamıştır. Bu makalede, göksel nesnelerin dişil isimlendirilmesinin kültürel ve mitolojik temelleri, bu isimlerin Kur’an bağlamında nasıl ele alındığı ve “mecazdan hakikate” geçiş süreci analiz edilecektir. --- 1. Antik Toplumlarda Göksel Nesnelerin Dişil İsimlendirilmesi 1.1 Dişil Semboller ve Doğurganlık Kültü Kadim toplumlarda, özellikle Arap, Mezopotamya ve Mısır kültürlerinde gökyüzü ve onun içindeki cisimler, kadınlık, doğurganlık ve bereketle ilişkilendirilirdi....

ALTIN BUZAĞIDAN BAKARA’YA

Resim
Altın Buzağı ve Bakara Kıssaları: Ceset, Huvar ve Rasûl İzi Bağlamında Kur'anî Bir Okuma Bu çalışma, Kur’an’da geçen Altın Buzağı ( عِجْل ) ve Bakara ( بقرة ) kıssalarını anlamsal, dilsel ve sembolik boyutlarıyla karşılaştırmalı olarak inceliyor. Altın Buzağı kıssasında geçen "ceset" ( جسد ), "huvar" ( خوار ) ve "rasûl izi" ( أثر الرسول ) ifadeleriyle, Bakara kıssasındaki ineğin ayrıntılı tasviri üzerinden, metinlerin çağdaş birey ve toplumlara yönelik mesajlarını derinlemesine değerlendiriyoruz. 1. Giriş: Kur'an Kıssalarının Katmanlı Anlamları Kur’an kıssaları sadece tarihi olayları değil, insanın zihinsel ve ruhsal yolculuğunu anlatan çok katmanlı anlatılardır. Altın Buzağı ve Bakara kıssaları, yüzeysel olarak farklı görünse de, derin bir sembolik bağa sahiptir. Bu makale, bu iki kıssa arasındaki içsel ilişkiyi ve özellikle günümüz dünyasına yansıyan derslerini ortaya çıkarmayı amaçlıyor. 2. Altın Buzağı Kıssası: Cesedin Huvarı 2.1 "Ces...

Kuran’a Göre Sosyal Adalet ve Zekatın Devlet Fonksiyonu

Resim
Malda Toplumun Hakkı Vardır: Kur’an’a Göre Sosyal Adalet ve Zekâtın Devlet Fonksiyonu Giriş Kur’an, ekonomik adaleti yalnızca bireylerin vicdanına ve gönüllü ahlâkına bırakmaz; aksine bu adaletin sistematik ve kurumsal düzeyde gerçekleştirilmesini amaçlar. Kur’an’a göre bireyin mal kazancı, yalnızca kişisel çabasıyla değil, toplumun sunduğu düzen ve imkanlarla mümkündür. Bu nedenle kazanılan malda toplumun bir “hakkı” vardır. Bu hak; zekât, infak, sadaka gibi kavramlar aracılığıyla adil ve düzenli biçimde kamuya aktarılmalıdır. Bu çerçevede zekât, sadece bireysel bir ibadet değil, kamusal bir fon, sosyal güvenlik mekanizması ve devlet eliyle yürütülen bir sosyal adalet aracı olarak da değerlendirilmelidir. --- I. Kur’an’a Göre Malda Toplumun Hakkı Vardır Zâriyât Suresi 19. ayet: > “Mallarında, isteyen ve yoksun olanlar için bir hak vardı.” Bu ayet, mülkiyetin mutlak biçimde bireye ait olmadığını açıkça ortaya koyar. Malın içinde, toplumun dezavantajlı kesimlerinin bir hakkı bulunduğ...

GÜNÜMÜZ MÜŞRİKLERİ DE YANI DEĞİL Mİ⁉️ 🤔

Resim
Saff Suresi 9. ayet, sadece tarihi bir olayı anlatmaz; evrensel ve sürekli geçerli bir gerçeği bildirir: "O, müşrikler hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak üzere Peygamberini hidayetle ve hak din ile gönderen O’dur." (Saff 61:9) Bu ayet, şu temel mesajı içerir: --- 🔹 1. “Din” tek gerçeğe işaret eder: Buradaki "din", Allah’ın evrensel yasası, yani insanı fıtratıyla, adaletle, hakikatle buluşturan İslam’dır (sadece bir mezhep ya da tarihsel yapı değil). Yani Allah’ın gönderdiği ilkeler sistemi, şirk ve bâtıl temelli diğer sistemlerle çelişir. 🔹 2. Müşrikler dün de rahatsızdı, bugün de: Geçmişte müşrikler nasıl ki: Peygamber’i reddetti, Allah’ın mesajını değiştirmeye çalıştı, Dini ticarete, siyasete, kabileciliğe alet ettiyse... Bugünkü müşrik zihniyet de aynıdır. Bugün de müşrikler: Allah’ın dinine başka kaynaklar (hadis, mezhep, cemaat, gelenek, lider) katmak ister. Kitap yetmez der, başka otoriteler arar. Vahyin tekliğini bozar, parçalar. Kur’an’ın mes...

HAMD "Programı Kim Yazıyor?"

Resim
“İnsan, kendi programını (hevasını) Allah’ın programına (hamd’e) karıştırdığında şirk doğar.” Bu ifade, tevhid ile şirk arasındaki farkı derin ve ontolojik bir düzeyde tanımlar.  🧭 1. Hamd: İlahi Program ve Yaratılış Yasası Kur’an’a göre hamd sadece “övmek” değildir. Hamd, her şeyin: Varlık sebebi, İşlevsel amacı, Kendisine yüklenmiş görev, ve bu görevle Allah’a yönelmesi (fıtrî bağlılık) demektir.  "Elhamdu lillahi Rabbi’l-âlemîn" “Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a aittir.” (Fâtiha 1:2) → Yani program, düzen, yasa, amaç... hepsi O'na aittir. --- 🧠 2. Hevâ: Kendi Programını Koymak Kur’an'da hevâ, insanın arzularını mutlaklaştırması, yani kendini yasa koyucu ve yol gösterici hale getirmesi olarak betimlenir. أَفَرَأَيْتَ مَنِ ٱتَّخَذَ إِلَـٰهَهُۥ هَوَىٰهُ “Hevâsını tanrı edineni gördün mü?” ( Câsiye 45:23 ) Bu, şu anlama gelir: İnsan, Allah’ın “hamdine” göre değil, Kendi “beğenisine”, “çıkarına” ve “tasarımına” göre bir yaşam programı oluşturduğunda, → kendisini Allah y...

Bahçe Sahipleri Kıssası 🌄

Resim
"Bahçe Sahipleri Kıssası: Vahyin Işığında Medeniyet, Adalet ve Paylaşımın Kıssası"

Felah ve Nas: İçsel ve Dışsal Korunma Arayışı 🛡️

 🛡️ Felah ve Nas: İçsel ve Dışsal Korunma Arayışı 1. Felak (Kurtuluş) Suresi (Al-Falaq) Felah, "kurtuluş" ya da "refah" anlamına gelir ve genel olarak kötü etkilerden, karanlık ve tehlikelerden korunma isteğini ifade eder. Bu surede, insanın başına gelebilecek çeşitli felaketlerden korunma ve refaha ulaşma dileği dile getirilir. Ancak bu sure, daha çok kişisel ve toplumsal kötülüklerden korunmaya yönelik bir duası içerir. Kuran'daki kullanımlarına bakıldığında: Surede, "Rabbinin sığınağına" yönelme vurgusu vardır. Burada müteşâbih anlamda "Rabbin sığınağı"nın sadece fiziksel değil, manevi bir güç ve güven anlamı taşıdığı düşünülebilir. Yani insanın içsel huzura ulaşması, kalbinin huzura ermesi ve zihinsel rahatlık, fiziksel bir sığınaktan çok daha derin bir anlam taşır. Kötülüklerden, şeytani güçlerden, büyülerden ve kötü gözlerden korunmak istenmesi de, günümüz insanının psikolojik, toplumsal ve çevresel streslerden korunma ihtiyacına tekab...

Samiri ve "Rasul İzi" 👣

Resim
  👣 Samiri ve  "Rasul İzi"  Samiri ve Günümüzde "Rasul İzi" Üzerinden Yapılan Saptırmalar Kur'an'da Samiri, İsrailoğulları'nın Hz. Musa'ya karşı isyan etmesine ve doğru yoldan sapmalarına sebep olan bir figür olarak karşımıza çıkar. Samiri, halkın imanını bozan, onları yanlış bir yola sürükleyen ve bu süreçte bir tür sembolik "rasul izi" oluşturmuş bir kişidir. Peki, Samiri'nin yaptığı bu yanlışlık ve sapkınlık, günümüzde de benzer şekilde "rasul izi" üzerinden nasıl devam etmektedir? Samiri'nin Saptırma Yöntemi Samiri'nin yaptığı ilk saptırma, halkın Hz. Musa'dan ayrılıp bir tür heykel veya put inancına kaymasına sebep olmasıdır. Samiri, halkı doğru yoldan saptırırken, görünür bir "rasul izi" bırakmıştı. Hz. Musa'ya ait bir iz olduğunu iddia ettiği toprak parçası veya nesneye, halkı inandırmak ve onları doğru yoldan saptırmak amacıyla başvurmuştu. Bu, samiri’nin manevi bir iz bırakması değil, tersin...

KUR’AN’DA SAMİRİ VE BUZAĞI KISSASI 🐮

 🐮 KUR’AN’DA SAMİRİ VE BUZAĞI KISSASI – GÜNÜMÜZE YANSIMALARI Kur’an bize, hayatla ilgili her türlü örneğin çeşitli şekillerde verildiğini söylüyor. Bu örneklerin içinde en çok anlatılanlardan biri de Hz. Musa’dır. Onun hayatı birçok ayette yer alır. Ancak bu kıssalar çoğu zaman sadece tarihsel olaylar gibi anlatılır; günümüze nasıl ışık tuttuğu üzerinde durulmaz. Oysa Kur’an’daki kıssalar evrenseldir, her çağa ve her topluma hitap eder. Bu metinde Samiri ve buzağı kıssasını adım adım inceleyecek, günümüzdeki karşılıklarını sorgulayacağız. Özellikle sermaye, mal ve din ilişkisinin bu kıssada nasıl ele alındığını anlamaya çalışacağız.