Bu Blogda Ara

iftira etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
iftira etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Haziran 2012 Pazartesi

Kur’an yetmez diyen İFTİRACILAR!



Mezhepler, dindeki tek kaynağı Kur’an kabul etmek yerine Kitap, sünnet, icma ve kıyas gibi farklı kaynakları öne sürerler. Zamanla ise mezhepleri aşan yeni anlayışlar ortaya çıktı. Bu anlayışlar, “tek kaynak Kur’an” fikrine karşı çıkarak, Kur’an’ın yanında “damıtılmış sünnet” anlayışını yaymaya çalışıyorlar. Ne yazık ki bu durum, insanları “Allah katında makbul olan İslam”dan uzaklaştırma riski taşıyor. Peki, bu damıtılmış sünnet anlayışını kimin yorumuna göre benimseyeceğiz? Ali’nin mi, Veli’nin mi? Yoksa oylama mı yapacağız? En çok oy alan mı doğru kabul edilecek?




“Kur’an yetmez” diyenlerin aslında Kur’an’a olan inançları tam değildir. Onların inancı, bilerek ya da bilmeyerek şirk koşmaya meyleder. Bu kişiler, İslam’ı bilerek ya da farkında olmadan yozlaştırmak için “iman etmiş” gibi görünebilirler. Kısaca, dışarıdan bakıldığında iyi niyetli görünebilirler, ancak gerçek niyetleri farklıdır. Bu durumun başını ise, dinin tek sahibiymiş gibi davranan ve bazen yüzünüze karşı bile yalan söylemekten çekinmeyen kişiler çekmektedir. Bu tür insanların pişkinlik içinde saygı beklemesi ise ne yazık ki toplumda kabul görüyor. Toplum bu tür yalancılara itibar ettiği sürece, bu saygı da devam edecektir.

Bazı kişiler televizyon programlarında bir saatte onlarca yanlış bilgi verir ve “hoca” sıfatıyla anılırlar. Ancak bu, gerçek bir hocanın yapması gereken bir davranış değildir. Bu tür sahte hocalar, yalancılıkta üstlerine yoktur. Eğer birileri böyle kişileri bir yalan makinesine bağlasaydı, makine anında iflas ederdi.

Ne yazık ki, tarih boyunca yalancıların ve uydurmacıların sayısı hiç azalmadı. Ne kadar çok yalan söylersen, ne kadar çok yanlış bilgi üretirsen, toplumda o kadar saygınlık kazanıyorsun. Ancak Allah katında durum çok farklıdır; böyle kişiler “çukur” birer insan haline gelir ve lanetlenirler.

“Yalnız Kur’an yeterlidir” diyenler, aslında “yalnız İncil yetmez” diyen, “yalnız Tevrat yeterli değildir” diyen kitap ehlinin varisleridir. Onlar dinlerini tahrif ettiler, biz de bu tür tahrifat girişimlerine karşı dikkatli olmalıyız.

Fakat unutmamız gereken önemli bir gerçek var: Kur’an, Allah tarafından koruma altına alınmıştır. Bu koruma, sürekli olarak açık ve erişilebilir durumdadır. Her zaman Allah’ın rahmeti, Kur’an’ın önünde perdeyi kaldırır. Ancak bu rahmeti engellemek için, kimi kişiler sürekli perde örmeye çalışmaktadır.

Dinde dört kaynak olduğu iddiası kim tarafından ortaya konduysa, bugün bu durumun sonuçları ortadadır. Sefalet, zulüm, çarpıklık, yalan ve dolan gibi sorunlar bu yapının içinde yaygındır. Bu anlayış yüzünden insanlar İslam’dan soğumaktadır. Yabancıların durumu bir yana, “dinin sahipliği”ne soyunan dört kaynakçılar bile Müslümanları zorluklara sürüklemektedir.

Dört kaynaklı (çok ilahlı) bir din anlayışıyla huzura kavuşmak mümkün değildir. Eğer yeryüzünde Allah’tan başka ilahlar olsaydı, bu kaos daha da büyürdü. Ne yazık ki pek çok “ilah” uydurulmuş ve insanlar bu uydurulmuş ilahlara tapmaları için yönlendirilmiştir. Dini bozarak, insanları derin bir çıkmaza sürükleyen bu anlayışa karşı herkes dikkatli olmalıdır.

Bazıları, Allah’ın nurunu söndürmeye çalışsa da, Allah’ın nurunu kimse söndüremez. Kur’an, kıyamete kadar bozulmadan kalacak güçlü bir rehberdir. Kur’an’ın önünde ne kadar engel koyarsanız koyun, bunlar yıkılacaktır.

Bazı uydurmacılar, Kur’an ayetlerini kendi çıkarlarına göre çarpıtarak, ayetlerden parçalar alıp anlamını değiştirmektedir. Bu durum, insanları Allah ile Resulü arasında ayrılık koymaya yönlendirir ki bu çok tehlikelidir.

Örneğin, Haşr Suresi 7. ayet sadece “Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!” olarak okunmamalıdır. Bu ayetin tamamı ve bağlamı şu şekildedir:

“Allah'ın o ülkelerin halklarından elçisine ganimet bıraktığı şeyler Allah'ın ve elçisinindir. Yani akrabalara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara verilmelidir ki zenginleriniz arasında tekelleşmesin. Elçinin size verdiğini alın; ancak onun size vermediğinden uzak durun. Allah'ı dinleyin. Allah'ın cezalandırması çetindir.” (Haşr, 59/7)

Bu tür ayetler, bağlamı içinde ve dikkatle okunmalıdır.

“Allah’a ve Resulüne itaat edin” şeklindeki ayetlerde de durum benzerdir. Bu ifadeyi, Kur’an + sünnet + hadis gibi çok kaynaklı bir yapı olarak görmek yerine, Kur’an’ın çağrısı ve peygamberin de vahiyye uygun olarak rehberliği olarak anlamak gerekir.

Kur’an, tüm insanlığa, inananlarına ve inanmayanlarına yönelik bir davettir. Özellikle Yahudi ve Hristiyanlara seslenirken, “Allah’a ve Resulüne itaat edin” çağrısı, onların da Peygambere ve onun getirdiği vahye inanmalarını hedefler.

4 kaynaklı din anlayışından Müslümanlar neden uzaklaşsın ki? Elbette 4 kaynaklı din anlayışına sahip diğer dinler de kendi içlerinde sorunlarla mücadele ediyor. Ancak bizim işaret ettiğimiz, Kur’an’dan başka kaynakları kutsallaştırmak ve dini karışık hale getirmektir.

Allah’a inanan ve Peygamberle gelen Kitaba sıkı sıkıya sarılan, yani “La ilahe illallah” diyenler, asıl doğru yoldadır. Diğerleri ise yanlış anlaşılmalar ve uydurmalar içindedir.

“Yalnız Kur’an yeterlidir” diyenleri haksız yere kafirlikle suçlamak, büyük bir yanlıştır. Bu suçlamalar, çoğu zaman asılsız dayanaklara dayanır. Peygamberimiz, kendisine isnad edilen bu tür yalanlardan uzaktır ve insanları aydınlığa çağırmıştır.

Ey Müslüman, kendine gel ve gerçeklere sarıl. Yalanlara kapılma. Sahte otoritelerin oyunlarına gelme.

Şimdi vakit, vahye teslim olma zamanıdır. Allah’ın sözü, üstüne söz konulmaz. İnsanları Allah’tan başkalarıyla korkutmaya çalışanlara, efsanelerle ürkütenlere aldanma.

Kur’an’a teslim olmuş, hayatını sadece Kur’an’a göre yaşamaya çalışan insanlar çoğalmaktadır. Bu, birilerini rahatsız etmekte, otoritelerini sarsmaktadır. Bu yüzden Kur’an hep ikinci planda tutulmak istenmektedir.

Ancak Allah’ın rahmetiyle kurak topraklar yeşermektedir. İsimsiz, Allah dostu olanlara korku yoktur. Kitaba sıkı sıkıya sarılın; çünkü Allah her zaman onların yanındadır.


---