Mazeretimiz Olsun Diye

 



​Mazeretimiz Olsun Diye

A‘râf Suresi’nde Susmanın ve Konuşmanın Hesabı

​Kur’an, A‘râf Suresi’nde bir belde halkının ilahi sınırlarla olan imtihanını anlatırken, toplumu üç ana gruba ayırır. Allah, İsrailoğulları’ndan bir topluluğa Cumartesi günü avlanmayı yasaklamış, ancak imtihan gereği balıklar tam da o gün bolca gelmeye başlamıştır. Sorun balıkların gelmesi değil, insanın ilahi sınırlarla oynama ve kılıf bulma zihniyetidir. Bu kırılma noktasında toplum şu üç katmana bölünür:

1. Sınırı Aşan Zalimler: Yasağı açıkça çiğneyen, hileye başvuran ve günahı hayat tarzı haline getirenler.

2. Sorumluluk Sahibi Uyaranlar: Yanlışa dur diyen, hakikati haykıran ve toplumsal bir bilinçle hareket edenler.

3. "Boşuna" Diyen Pasifler: Kötülüğe bizzat bulaşmayan ama kötülüğü engellemeye çalışanlara, "Allah’ın helâk edeceği bir kavme niçin öğüt veriyorsunuz?" diyerek umutsuzluğu ve eylemsizliği pazarlayanlar.

​Kıssanın en çarpıcı yeri, uyarı yapan grubun verdiği cevaptır: “Rabbinize karşı bir mazeretimiz olsun diye ve belki sakınırlar.” (A‘râf 164). Bu ifade, İslam’ın sorumluluk ahlâkını özetler: Kişi, sonucun değişip değişmeyeceğinden değil, sadece hakikati söyleyip söylemediğinden hesaba çekilecektir.

​Kurtuluşun Sırrı: Kimler Kurtuldu?

​A‘râf 165. ayet, insanlık tarihinin en keskin ayrımını yapar. Ayet, azap geldiğinde kimin selamete çıktığını şu şekilde netleştirir: "Kötülükten sakındıranları kurtardık; zulmedenleri ise yaptıkları fısk sebebiyle şiddetli bir azapla yakaladık."

​Burada sarsıcı olan gerçek şudur: Kur’an, kurtulanlar listesine sadece "kötülükten sakındıranları" yani uyarı yapanları dahil etmiştir. Günahı bizzat işlemeyen ama uyaranlara karşı çıkan, "sizene, boşuna uğraşıyorsunuz" diyen o üçüncü grup, kurtulanlar listesinde yer almaz. Bu tablo bize fısıldar ki; susmak bir tarafsızlık değil, zulme sessiz bir ortaklıktır. Hakikat dile gelmediği sürece, sessiz kalanlar da fırtınanın içinde kalmaya mahkûmdur.

​Zihinsel Düşüş ve "Mazeret" Ahlâkı

​Helâkın şekli (A‘râf 166) sadece fiziksel bir ceza değil, aynı zamanda ahlâkî bir aşağılanmadır. Hakikati bildiği halde onu eğip büken, konforu için susan zihinler için kullanılan "aşağılık maymunlar olun" ifadesi, insanın iradesini ve haysiyetini kaybetmesini temsil eder.

​Kur’an; sessiz kalanların, "nasıl olsa bir şey değişmez" diyenlerin veya sonuç hesabı yaparak köşesine çekilenlerin yanında değildir. Kur’an’ın tarafı; sonucu Allah’a bırakan ama mazeretini bugünden inşa edenlerin tarafıdır. Hidayet başkasının, mazeret ise bizzat senin meselendir. Bu ayetler bütünü, insanı sahte rahatlığından eden ve her an "Ben elimden geleni yaptım" diyebilecek bir mazeret biriktirmeye çağıran sarsıcı bir sorumluluk çağrısıdır.

***

Kur’an’ın Sorduğu Soru Şu Değildir⚠️

Kur’an şunu sormaz:

“Sonuç aldın mı?”

“Kaç kişi değişti?”

“Toplum düzeldi mi?”

Kur’an şunu sorar:

“Sen hakikati söyledin mi?”

Uyarı yapanlar, muhatabın değişmesini garanti etmiyor.

Sadece kendi sorumluluklarını yerine getiriyorlar.


En Çarpıcı Nokta: Kurtuluş Kriteri

A‘râf 165. ayet her şeyi netleştirir:

“Uyarılanları kurtardık; zulmedenleri ise yaptıkları fısk sebebiyle şiddetli bir azapla yakaladık.”

Dikkat:

Günahkârlar kurtulmadı ✔

Uyarıya karşı çıkanlar da kurtulmadı ✔

Sadece uyaranlar kurtuldu

Yani:

Susmak, tarafsızlık değildir.

Susmak, helâke sessiz ortaklıktır.

Bu Ayet Bugün Kime Konuşuyor?

Bugün de aynı sözleri duyuyoruz:

“Boşuna anlatıyorsun.”

“Nasıl olsa kimse değişmez.”

“Herkes böyle.”

“Fitne çıkarmayın.”

Bu sözler, A‘râf 164’teki üçüncü grubun aynısıdır.

Kur’an bu zihniyeti kurtulanlar listesine almıyor.


Mazeret Kimin İçin?

“Rabbinize karşı mazeretimiz olsun diye…”

Bu ifade şunu gösterir:

Hesap günü başkalarını değil kendini savunacaksın

“Ben elimden geleni yaptım” diyebilmenin bedeli konuşmaktır

Hakikat dile gelmeden, kimse masum kalmaz

Helâkın Şekli (A‘râf 166)

Son ayet ibretle biter:

“Yasaklanan şeyden azgınca saptıkları zaman onlara: ‘Aşağılık maymunlar olun’ dedik.”

Bu dönüşüm sadece fiziksel değildir.

Bu, ahlâkî ve zihinsel bir düşüştür.

Hakikati bildiği halde eğip büken zihnin hayvaniyetidir.


Sonuç: Kur’an’ın Tarafı Bellidir

Kur’an:

Sessiz kalanlardan yana değildir

“Boşuna” diyenlerden yana değildir

Sonuç hesabı yapanlardan yana değildir

Kur’an’ın tarafı:

Hakikati söyleyen, sonucu Allah’a bırakanlardan yanadır.

A‘râf 164 şunu söyler:

Hidayet başkasının meselesidir;

mazeret senindir.

Bu yüzden evet…

Bu ayet fena bir ayettir.

Çünkü insanı rahatından eder, sorumluluğuyla yüzleştirir.


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣