Bu Blogda Ara

Üzerine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Üzerine etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Haziran 2025 Perşembe

Kuranda Kavram Çiftlerinin Sistematik Analizi 📘

📘 Kur’an’da Kavram Çiftlerinin Sistematik Analizi

1. Giriş: Kavram Çifti Nedir?

Kur’an’da anlamlar çoğu zaman karşıtlar, zıtlar veya tamamlayıcı çiftler üzerinden inşa edilir. Bu çiftler, hem eğitici (didaktik) hem de ontolojik (varlıksal) bir işlev görür.

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

29 Mayıs 2025 Perşembe

İnsana Verilen Sorumluluk, Zulmün Kaynağı ve İlahi Adalet 🌍


Gazze’de yaşanan zulüm, insanlık vicdanını derinden yaralarken; birçok kişi bu acının hesabını adeta Allah’a sorarcasına, “Neden izin veriyor?” diye sorguluyor. Oysa Kur’an, zulmün doğrudan insan eliyle işlendiğini, Allah’ın adaleti ve rahmeti gereği zulmü asla onaylamadığını açıkça bildirir. Bu bağlamda Kur’an’da şu iki temel mesaj vurgulanır:

  1. Yeryüzünde zulmü işleyen insandır.

  2. Allah insanı yeryüzünde adaletle hükmetmekle sorumlu tutmuştur.

Aşağıda bu çelişkiyi ortaya koyan, zulmün failiyle ilahi adaletin yeri arasındaki farkı açıklayan ayet temelli bir çalışma yapalım.



Kur’an’da İmtihanın Anatomisi: Korku, Açlık ve Sabır Üzerine

Bakara Suresi 155. Ayet:

وَلَنَبْلُوَنَّكُم بِشَيْءٍ مِّنَ ٱلْخَوْفِ وَٱلْجُوعِ وَنَقْصٍۢ مِّنَ ٱلْأَمْوَٰلِ وَٱلْأَنفُسِ وَٱلثَّمَرَٰتِ ۗ وَبَشِّرِ ٱلصَّـٰبِرِينَ

Meali (Diyanet):
"Andolsun, sizi biraz korku, açlık, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile deneriz. Sabredenleri müjdele."



















4 Mayıs 2025 Pazar

Çene Üstü Secde: Gururun Yere Döküldüğü An 🙇‍♂️



🙇‍♂️ Çene Üstü Secde: Gururun Yere Döküldüğü An

Çenesi Üzerine Secdeye Kapanmak: Gururun, Sözün ve Benliğin Çöküşü


Kur’an’da geçen “çenesi üzerine secdeye kapanmak” ifadesi (يَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ سُجَّدًا), sadece bir beden hareketini anlatmaz; bu ifade, hakikat karşısında insanın zihinsel, duygusal ve ahlâkî olarak yıkıldığı bir hâli, bir “mahviyet anı”nı tasvir eder. Özellikle el-İsrâ 107-109 ayetlerinde bu ifade, kendilerine daha önce bilgi verilmiş kişilerin Kur’an’ı duyduklarında verdikleri tepkiyi anlatır:


“Onlara Kur’an okunduğunda, çeneleri üzerine secdeye kapanırlar... ve bu onların huşûunu artırır.”


1. Çene: Gururun Yüzdeki İfadesi

Arapça’da “ذَقَن” (zaqan) yani çene, sadece bir anatomi terimi değildir; yüzün yukarıda tutulduğu, insanın kendini “yüce” görme eğilimini yansıtan bölgedir. Çene yukarı kalktıkça, insan kibirli görünür; aşağı indikçe mahviyet başlar.


Bu bağlamda “çenesi üzerine secdeye kapanmak”, mecazî olarak gururun yerle bir olması, insanın yüzünü –ve dolayısıyla benliğini– yere koymasıdır. Bu, yalnızca başın yere değmesi değil, benlik iddiasının çöküşüdür. Kur’an’ın birçok yerinde kibirlenenlerin “başlarını yukarı kaldırarak hakikatten yüz çevirdikleri” anlatılır (örneğin: Sâd 6, Münafikûn 5). Burada ise bunun tam tersi bir manzara vardır: Gurur kırılmış, yüz yere inmiştir.


2. Çene: Sözün Çıkış Noktası

Çene aynı zamanda konuşmanın, iddianın, yorumun başladığı noktadır. İnsan konuşarak düşüncesini ortaya koyar, kimliğini inşa eder, hatta kendini savunur. Fakat Kur’an’ın tanımladığı bu secde hâlinde insan, artık konuşmaz. Ayette, onların ağlayarak secde ettikleri ve bu hâlin huşûlarını artırdığı belirtilir.


Bu, sözün tükendiği, insanın artık konuşma iddiasını bıraktığı, susarak teslim olduğu bir andır. Yani bu secde, kelamdan eyleme, yorumdan suskunluğa, konuşmadan dinlemeye geçiştir. Bu yönüyle “çenesi üzerine secdeye kapanmak”, sözün secdesidir.


3. Secde: Yalnızca Bedenin Değil, Benliğin Eğilmesi

Kur’an’da secde, ruhsal bir eğilmedir. Sadece alın değil, benlik de yere konmalıdır. Çene, bu noktada hem gururun hem sözün hem de insan iddiasının simgesidir. Onun yere değmesi, insanın kendini bütünüyle ilahi kelama bırakmasıdır.


Bu nedenle, “çenesi üzerine secdeye kapanmak” ifadesi:


Gururun yere indirilmesi,


Sözün susturulması,


Benliğin ilahi kelam karşısında çözülmesi,


Vahyin önünde tam bir teslimiyetle erime anlamına gelir.


Sonuç: Susarak Eğilmek, Ağlayarak Dinlemek

Kur’an’da bu ifade, herhangi bir ibadet hareketinden öte bir ruhsal dönüşüm sahnesidir. İnsan, kendi kelamını susturmuş, yüzünü –yani benliğini– yere koymuştur. Artık ne savunma vardır, ne kibir. Geriye sadece sessizlik, gözyaşı ve huşû kalmıştır.


Bu, hakikatin karşısında “çene tutamamak” değil, çenesini yere koyarak susmayı öğrenmektir. Vahiy karşısında konuşmanın değil, dinlemenin secdesidir bu.



---