Korku Dini mi, Güven Dini mi?
Korku Dini mi, Güven Dini mi?
Kur’an’da “İttikā”, Sığınma ve Allah İnancı Üzerine
Korku Üzerine İnşa Edilen İnanç Sorunu
Din dili uzun zamandır “korku” merkezli bir terminolojiyle sunulmaktadır. “Allah’tan kork”, “cehennemden kaç”, “azaptan sakın” gibi ifadeler, iman ile korkunun aynı zeminde buluşabileceği varsayımına dayanır. Oysa Kur’an’ın inşa ettiği Allah tasavvuru, bu korku merkezli anlayışla ciddi bir gerilim içindedir.
Zira insan psikolojisi şu yalın gerçek üzerine kuruludur: Kişi korktuğuna sığınamaz, korktuğuna güvenemez, korktuğuna iman edemez ve korktuğunu samimiyetle sevemez. Kur’an, insanı korku ile değil güvenle, kaçışla değil sığınma ile, tehdit ile değil eman ile dönüştürür.
1. İman ve Güven (Emn) İlişkisi
Kur’an iman kavramını doğrudan emniyet ve güven kökleriyle ilişkilendirir. En‘âm Suresi 82. ayette belirtildiği üzere; iman edenler için vaat edilen temel sonuç "emn" yani güvendir. Bu dilsel köken bize şunu söyler: İman, bir güven üretme sürecidir; korku ise güvensizliğin doğal bir sonucudur. Kur’an’ın inşa ettiği mümin profili, tehdit altında titreyen bir kul değil; itmi’nân (iç huzuru) ve sekîne (kalbî sükûnet) ile donanmış, korkunun yerini sükûnete bırakmış bir öznedir.
2. "İttakullâh" Kavramının Yeniden Okunması
Geleneksel dilde “Allah’tan korkun” şeklinde çevrilen "İttakullâh" ifadesi, aslında Kur’an’ın bütünselliğiyle çelişir. İttikā (وقى) kökü; korunmak, muhafaza altına almak ve zarar verici şeyden sakınmak anlamına gelir. Kur’an’da "Allah’tan korunmak" gibi absürt bir mantık yoktur. Aksine, Allah’a sığınmak ve O’na tutunmak vardır.
Eğer Allah korkulacak (kaçılacak) bir varlık olsaydı, O’ndan saklanmak gerekirdi. Oysa Kur’an, Allah’ı "yegâne sığınak" olarak tanımlar. Bu durumda ittikā; Allah’ın hukukunu korumak, O’nunla olan bağı zedelemekten sakınmak ve O’nun ilkelerini bir zırh gibi kuşanmak demektir.
3. Sığınma Mantığı: Kaçış Değil Yakınlaşma
Kur’an’daki sığınma (istiaze) mantığı çok nettir: Şeytan, kendisinden kaçılan ve uzaklaşılan bir figür iken; Allah, kendisine sığınılan ve yakınlaşılan limandır. Eğer Allah korkulacak bir varlık olsaydı, mantıksal olarak O’ndan başkasına sığınmak gerekirdi. Ancak Kur’an, Allah’tan başkasına sığınmayı "ziyan" ve "şirk" olarak tanımlar. Buradan çıkan kesin sonuç şudur: Korku kaçış üretir, iman ise sığınma üretir.
4. Allah Tasavvuru: Tehdit mi, Eman mı?
Kur’an’ın Allah’ı, rahmeti kendi üzerine yazmış (En‘âm 6:54), kullarına zulmetmeyen ve onlara karşı şefkatli olandır. Korkan bir varlığa gönül rahatlığıyla teslim olunamaz. Bu nedenle Kur’an’ın hedeflediği insan tipi; Allah’tan ürken değil, O’na yaslanan ve O’na emanet edilen insandır. Korku dili, insanı Allah’tan uzaklaştırırken; güven dili, insanı O’nun merhametine yakınlaştırır.
5. Korku Dini ve Geleneksel Ara Din
Korku dili, genellikle aracı otoriteler üretmek ve din adamlarını koruyucu statüsüne yükseltmek için kullanılan bir araçtır. Kur’an ise insanı bu prangalardan özgürleştirir. Korku üzerine kurulu bir dindarlık, Kur’an’ın değil; geleneksel, baskıcı ve aracıları merkeze alan bir anlayışın ürünüdür.
Sonuç: Allah’ı Hayatımızda Korumak
Kur’an’ın sunduğu inanç; kaçılan değil sığınılan, tehdit eden değil güven veren bir Rab tasavvurudur. Bu bağlamda "İttakullâh" çağrısı; imanı korkudan arındıran, dini özgürleştiren ve insanı Allah’a yaklaştıran bir sorumluluk bilincidir. Kur’an’ın dini, bir korku tüneli değil; eman, güven ve sığınma üzerine inşa edilmiş bir esenlik yurdudur.
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder