Şirkin Gölgesinde Kalan Vahiy



​📢Şirkin Gölgesinde Kalan Vahiy

“Dini Allah’a has kılın!” (Zümer 2–3) Bu, Kur’an’ın en temel, en kapsayıcı ve en kritik çağrısıdır. Kelimeleri apaçık olan bu emir, inanan kişiden dinin kaynağını, hüküm koyucusunu ve tek otoritesini yalnızca Allah olarak kabul etmesini ister. Ancak, günümüz İslam algısında, bu temel çağrı ne yazık ki ciddi bir sapmayla karşı karşıyadır.

​İnsanlar, Allah’ın Nebisine indirdiği vahyi -yani Kur’an’ı- bir kenara bırakarak veya ona ikinci bir rol vererek, dini Allah’a değil, O’nun Nebisine has kılıyorlar. Bu durum, farkında olmadan, Nebi’yi tebliğ makamından çıkarıp hüküm ve din koyucusu makamına yükselten, yeni bir şirk türünün kapısını aralamaktadır.

​📜 Allah’ın Apaçık Kelamına Karşı: "Kur’an Yetmez" İddiası

​Kur’an, kendisini tanımlarken herhangi bir eksiklik veya kapalılık bırakmaz. Ayetler bu konuda kesindir:

  • “Biz açıklayalım diye indirdik.” (en-Nahl 44)
  • “Ayetleri apaçık kıldık.”
  • “Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.”

​Buna rağmen, bir kısım çevreler çıkıp, “Kur’an yetmez,” “Resul açıklasın,” ve hatta “Dini o tamamlar” gibi iddialarla ortaya atılırlar.

​Allah’ın, “açıklama görevi bize aittir” dediği ve apaçık kıldığı bir Kitap için “yetmez” demek, açıkça Allah’ın kelamını hükümsüzleştirmektir. Bu tavır, vahyin kendisini gölgelemek, onun mutlak otoritesini sarsmak ve dolaylı olarak hüküm koyucuyu Allah’tan başka bir makama taşımaktır.

​🚫 Dini Şahsa Endekslemek: Yeni Bir Şirk Türü

​Allah, Kitap gönderiyor, kendisini “Hüküm yalnız Allah’ındır” diye tanıtıyor ve dini kendisine has kılınmasını emrediyor. Bu temel prensiplere rağmen, “Hayır, din Nebi’nindir, o olmadan din olmaz” gibi bir bakış açısı, bilinçli ya da bilinçsiz olarak, şu tehlikeli sonucu doğurur:

Kur’an’ı gölgeleyen, dini şahsa endeksleyen yeni bir şirk türü üretmek.


​Resul’ün (elçi) görevi netti: Tebliğ, Beyan ve Aktarma. O, dinin sahibi değil, en güvenilir ve en sadık elçisiydi. Ne var ki, bugün insanlar tebliğ edeni dinin sahibi yapmış, kaynağın ta kendisi olan Kitap’ı ise bir dipnota çevirmiştir. Bu durum, Allah’ın Kitap’taki otoritesini ve yeterliliğini fiilen reddetmek anlamına gelir.

​🚪 Haklısınız, Kalplerde ve Gözlerde Perde Var!

​Allah’ın kelamı, bu reddiyeci tavrın sebebini asırlar önce bildirmiştir:

​“Kalplerinde kılıf, kulaklarında ağırlık, gözlerinde perde vardır.” (Yunus 57, el-En‘âm 25, Fussilet 5)


​Bu manevi engeller yüzünden, Kitab’ın dili ve üslubu onlarla konuşamaz. Kur’an’ın ayetleri ile doğrudan temas kuramazlar. Siz: “Ayet böyle söylüyor,” dersiniz; o ise, dönüp başka bir söz, bir rivayet nakleder. Ayete kulak veremez, çünkü kulağı ağırlıklıdır. Mesaj kalbine ulaşmaz, çünkü kalp kılıflıdır.

​✅ Sonuç: Din Yalnızca Allah’ındır!

​Bütün meselenin özü tek bir cümlede saklıdır: Din Allah’ındır!

​Din, bir kişinin, bir mezhebin, bir otoritenin veya bir geleneğin malı değildir. O, Allah’ın dinidir. Kaynağı sadece Kitap’tır (Kur’an).

​Dini Allah’a has kılın (Nebe 2, ez-Zümer 2–3). Çünkü:

  • Hüküm yalnız O’nundur.
  • Ayetleri açıklayan O’dur.
  • Dini belirleyen O’dur.
  • Vahyin tek ölçüsü O’dur.

​Nebiyi “din kurucusu” yapıp Allah’ın Kitabını değersizleştirenler, şunu bilsinler: Perdelerle ve kılıflarla sağlıklı bir din algısı inşa edilemez.

Din, yalnızca ve yalnızca Allah’a has kılındığında dindir.


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣