RECEP "Allah’ın Ayı” Söylemi❗️
RECEP “Allah’ın Ayı” Söylemi ve Kur’an’daki Nesî Sapması
İslam düşüncesinde zaman, bir bilinç inşası için araçtır; ancak tarihsel süreçte belirli zaman dilimlerinin (Recep ayı örneğinde olduğu gibi) Kur’an dışı referanslarla kutsallaştırılması, vahyin "zaman tasarrufu" ilkeleriyle çelişmektedir.
Bu makale; Recep ayına atfedilen "Allah’ın ayı" nitelemesinin Kur’anî bir temeli olmadığını, aksine bu tür yaklaşımların Tevbe Suresi’nde "küfürde ileri gitmek" olarak tanımlanan nesî (zamanı kaydırma/manipüle etme) zihniyetinin modern bir tezahürü olduğunu analiz eder.
1. Haram Ayların Hukuku: Keyfiyet Değil İlahî Belirleme
Kur’an, evrendeki zaman akışını ve bu akış içindeki "dokunulmaz" (haram) dilimleri net bir otorite ile sınırlar:
“Şüphesiz Allah katında ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru din budur...” (Tevbe 9:36)
Vahyin Çizdiği Sınırlar:
- İlahî Belirleme: Ayların sayısı ve niteliği beşerî takdirin değil, yaratılış yasasının (fıtratın) bir parçasıdır.
- Hiyerarşisizlik: Ayet, haram ayları bir "blok" olarak zikreder; biri diğerinden daha "ilahî" veya daha "üstün" olarak ayrıştırılmamıştır.
- Zulmün Yasaklanması: "O aylarda kendinize zulmetmeyin" emri, kutsiyetin zamanın kendisine değil, o zaman diliminde insanın sergileyeceği barışçıl eyleme ait olduğunu gösterir.
2. Nesî Kavramı: Ayetle Tanımlanan Bir Müdahale Biçimi
Cahiliye zihniyeti, haram ayların yerini değiştirerek veya bazı ayları kendi çıkarlarına göre kutsallaştırıp bazılarını sıradanlaştırarak ilahî takvime müdahale ediyordu. Kur’an bu durumu şöyle tanımlar:
“Nesî (ayların yerini değiştirmek/ertelemek), ancak küfürde bir artıştır. Bununla kâfirler saptırılır...” (Tevbe 9:37)
Zihinsel Nesî Nedir?
Nesî sadece takvimdeki bir kaydırma değil, aynı zamanda anlam kaydırmasıdır. Bir ayı (Recep) diğer haram aylardan koparıp ona "Allah’ın ayı" gibi özel bir statü vermek, Allah’ın "dosdoğru din" olarak nitelediği dengeye müdahaledir. Ayın takvimdeki yeri değişmese bile, zihinlerdeki "anlam ve değer" hiyerarşisi değiştirilerek nesî suçu işlenmektedir.
3. Recep Ayı ve Kur’an: Sessizliğin Anlamı
Kur’an-ı Kerim’de:
- İsimsizlik: Recep ayının ismi geçmez.
- Vasıfsızlık: Hiçbir ay için "Allah’ın ayı" (Şehrullah) tamlaması kullanılmaz; zira tüm zaman Allah’ındır.
- Ritüelsizlik: Bu aya özel bir namaz, oruç veya sevap katsayısı vahiyle bildirilmemiştir.
Buna rağmen, geleneğin bu aya özel bir kutsiyet atfetmesi, vahyin boş bıraktığı alanı kültürel tortularla doldurma çabasıdır. Bu durum, "din adına dinde olmayan" bir kutsallık hiyerarşisi üretmektir.
4. “Allah Adına” Konuşmak: Yetki Gasbı ve İftira
Kur’an, Allah’a isnat edilerek söylenen temelsiz sözleri "en büyük zulüm" olarak niteler:
“Yalan uydurarak Allah’a iftira edenden daha zalim kim olabilir?” (En‘âm 6:21)
Recep ayına "Allah’ın ayı" demek, Allah’ın kullanmadığı bir sıfatı O’na yakıştırmaktır. Bu, sadece bir isimlendirme değil, aynı zamanda dini kontrol etme ve kitleleri belirli zaman dilimlerine hapsederek asıl sorumluluk olan "sürekli bilinçten" uzaklaştırma riskini taşır.
5. Sonuç: Bilincin Kutsiyeti mi, Zamanın Kutsiyeti mi?
Recep ayının etrafında örülen geleneksel kutsiyet duvarları, Kur’an’ın inşa etmek istediği "tek tip ilahî hukuk" anlayışına aykırıdır.
- Zaman değil, eylem: Kur’an’da zaman, içine doldurulan salih amel ile değer kazanır.
- Eşitlik: Allah katında tüm zamanlar O’nun mülküdür.
- Tevhidî Uyarı: "Hüküm yalnızca Allah’ındır" (Yusuf 12:40). İnsanların aylara unvan dağıtması, Allah’ın hükmüne ortak olma girişimidir.
Netice itibariyle; Recep ayını "Allah’ın ayı" ilan etmek, vahiyle tamamlanmış dini gelenekle genişletme çabasıdır ve bu çaba Kur’anî perspektifte bir "sapma" olarak kodlanmıştır. Müslüman’ın görevi, ayları kutsallaştırmak değil, her ayı Allah’ın huzurundaymış gibi "bilinçle" yaşamaktır.
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder