Kayıtlar

Peygamberin görevi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

“Beyan” Kavramının Doğru Anlaşılması

Resim
  📝 Kur’an’a göre Beyan Nedir? Kur’an’ın Açıklığı ve Peygamberin Görevi Kur’an, kendisini açık ve anlaşılır bir kitap olarak tanımlar. “Mübîn” sıfatıyla anılması, metnin gizemli, muğlak veya yalnızca belirli bir zümreye anlaşılır olduğu anlamına gelmez. Aksine, Kur’an herkesin anlayabileceği bir dil ve üslupta indirilmiştir. Bu bağlamda, Allah Rasulü’nün görevi, vahyi olduğu gibi insanlara ulaştırmak ve tebliğ etmektir; yani vahyin açıklamasını yapmak veya onun dışında yeni hükümler üretmek değildir. Örneğin, Nur Suresi 54. ayet bu durumu açıkça ifade eder: Elçinin görevi yalnızca vahyi apaçık bir biçimde duyurmaktır. Benzer şekilde Hac 72, Al-i İmran 86, A’raf 105, Nur 34 gibi ayetlerde de, Kur’an’ın anlaşılır ve açıklanmış bir şekilde indirildiği vurgulanır. Bu ayetler, Peygamber’in görevinin temel amacını ortaya koyar: Allah’ın kelamını saklamadan ve değiştirmeden toplumla paylaşmak. “Beyan” Kavramının Doğru Anlaşılması Kur’an’da “beyan” kavramı, “liyubeyyine” ve “litub...

Peygamberi Tapınak Görevlisi Sananlara

Resim
Sadece Kur’an” Diyenlere Yöneltilen Sorular ve Hastalıklı Zihinler Kur’an’ı tek kaynak kabul edenlere karşı, hastalıklı zihinler hemen aynı soruları sıralamaya başlar: “Peki ritüeller nasıl yapılacak?” “Namazı nasıl kılacağız?” “Kaç rekat olacak?” Bu sorular, İslam davasının özünü kavrayamamış olanların sığ endişeleridir. Çünkü onlar dini, birkaç şekilci ibadetin usulünü öğrenmektenSadece Kur’an” Diyenlere Yöneltilen Sorular ve Hastalıklı Zihinler Kur’an’ı tek kaynak kabul edenlere karşı, hastalıklı zihinler hemen aynı soruları sıralamaya başlar: “Peki ritüeller nasıl yapılacak?” “Namazı nasıl kılacağız?” “Kaç rekat olacak?” Bu sorular, İslam davasının özünü kavrayamamış olanların sığ endişeleridir. Çünkü onlar dini, birkaç şekilci ibadetin usulünü öğrenmekten ibaret sanırlar. Oysa Nebî’nin mücadelesi bir tapınak rahibi gibi ibadetlerin teknik ayrıntılarını öğretmek değildi. Onun asli davası, zulmü ortadan kaldırmak, adaleti yeniden tesis etmek, sömüren–sömürülen dengesizliğini giderme...