Kayıtlar

etmek etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Modern Dünyanın "Aptallaştırma" Düzeni

Resim
​Firavun Ölmedi: Modern Dünyanın "Aptallaştırma" Düzeni ​Kur’an’daki Firavun hikâyesini sadece binlerce yıl önce yaşanmış bir taht kavgası sanıyorsak, yanılıyoruz. Kur’an’da Firavun bir isim değil, bir yöntemdir. İnsan zihnini ele geçirme biçiminin adıdır. ​Peki, bir diktatör koca bir halkı nasıl tek bir parmağında oynatır? Baskıyla mı? Kırbaçla mı? Hayır. Kur’an bu sırrı tek bir kelimeyle açıklıyor: İstakhaf. ​ "Halkını istakhaf etti, onlar da ona itaat ettiler." (Zuhruf Suresi, 54) ​İstakhaf: Zekâyı Değil, "Ağırlığı" Yok Etmek ​"İstakhaf" kelimesi, Arapça’da hafiflik anlamına gelen h-f-f kökünden gelir. Firavun halkını aptal yapmadı; onları hafifleştirdi. Peki, bir insan nasıl hafifleşir? ​Hakikati duyar ama bedel ödemek istemez. ​Yanlışı görür ama "huzurum bozulmasın" der. ​Zulmü bilir ama "herkes yapıyor" diyerek normalleştirir. ​İşte modern dünyanın en büyük sorunu bu: Zihinsel hafiflik. İnsanlar artık...

Allahı gereği gibi takdir etmek ?

Resim
GEREĞİ GİBİ TAKDİR EDEMEDİLER:  ‘ALÂMETLER SAHİBİ ALLAH’ Bu makalede, Kur’an’da geçen  “ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî”  (Allah’ı gereği gibi takdir edemediler) ifadesi bağlamında, Allah’ın “ alâmetler sahibi ” olması kavramsal olarak ele alınacaktır.  Özellikle ilahi ayetlerin (alâmetlerin) evrendeki, tarihteki ve vahiydeki yansımaları; insanın bu alâmetleri okuyamaması ya da çarpıtması üzerinden, Allah’ın hakkıyla tanınamaması problemi analiz edilecektir.  Vahiyde geçen çeşitli “ayet” ve “alâmet” kullanımları ile bu sembolik sistemin nasıl bir anlam taşıdığı tartışılacaktır. --- 1. Giriş: Takdir ve Tanıma Sorunu Kur’an’ın birçok yerinde insanın, Allah’ı gereği gibi tanımadığına, gücünü ve iradesini doğru biçimde kavrayamadığına dikkat çekilir: “Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, üstündür.”  (Zümer, 39/67) Buradaki “takdir” (kadr), sadece "saygı göstermek" değil, aynı zamanda değerini bilmek, ölçüsünü anlamak, yaratıcıya yara...

Tedebbür: Kur’an’la Derinlikli Yolculuk 🔦

Resim
🔦 Tedebbür: Kur’an’la Derinlikli Yolculuk “Sana indirdiğimiz bu kitap kutludur; ayetlerini tedebbür etsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar.” (Sâd 29) “Şu Kur’an’ı iyice tedebbür etmezler mi? Yoksa atalarına gelmeyen bir şey mi geldi onlara?” (Mü’minûn 68) “Kur’an’ı tedebbür etmiyorlar mı? Eğer Allah’tan başkası tarafından olsaydı, içinde birçok çelişki bulurlardı.” (Nisâ 82) “Onlar Kur’an’ı tedebbür etmiyorlar mı? Yoksa kalplerinin üzerinde kilitler mi var?” (Muhammed 24) Tedebbür’ün Anlamı Bu ayetlerde geçen “يتدبرون” (yetedebberûn) ve “يدبروا” (yüdebbirû) fiilleri, “tedebbür” kökünden türemiştir. Tedebbür, yalnızca yüzeysel okumayı değil; ayetlerin arkasındaki hikmetleri, derinlikleri ve sonuçları düşünerek kavramayı ifade eder. Kök anlamı itibarıyla “tedebbür”, “dübür” (arka, son, gerisinde olan şey) kelimesinden gelir. Yani bir olayın veya sözün sadece ön yüzüne değil, ardına, sonucuna, kökenine bakmak demektir. Bu, yüzeysel bakışı aşarak derinliğe inmeyi, sebep-...