Bu Blogda Ara

kaynağı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kaynağı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Haziran 2025 Perşembe

KURANA GÖRE KİTAP NEDİR? 📖




📖 Kur’an ve Kitap: Vahyin İki Yüzü, Bilincin İki Katmanı


Vahyin Derin Yapısı

Kur’an, sadece bir “metin” değil; insanlıkla Allah arasındaki çok katmanlı bir iletişimin, hem tarihsel hem de evrensel boyutlarını içeren canlı bir bilinç sistemidir. Bu sistemi anlamanın temel yollarından biri, Kur’an’ın sıkça kullandığı iki anahtar kavramı – el-Kitâb ve el-Kur’ân – derinlemesine kavramaktır.

Bu iki kelime ilk bakışta eş anlamlı gibi görünse de, Kur’an bağlamında aralarında çok temel ve işlevsel farklar vardır. Bu fark, yalnızca semantik değil; vahyin mahiyeti, kaynağı, işlevi ve bilinçle olan ilişkisi açısından da belirleyicidir.


---

1. Kitap (el-Kitâb): Zaman Üstü Hakikat ve İnsanlık Hafızası

“Kitap”, Arapça “ketebe” kökünden gelir ve yazmak, kaydetmek, sabitlemek anlamı taşır. Kur’an’da geçen el-Kitâb, sadece Kur’an metnini değil, Allah katındaki ezelî bilgi kaynağını, başka bir deyişle hakikatin levhasını (levh-i mahfûz) ifade eder.

 وَإِنَّهُۥ فِىٓ أُمِّ ٱلْكِتَـٰبِ لَدَيْنَا لَعَلِىٌّ حَكِيمٌۭ
“Şüphesiz o (Kur’an), katımızda ana kitapta yer almakta, yüce ve hikmet doludur.”
(Zuhruf 43:4)


Bu bağlamda, “kitap” sadece indirilen bir metin değil, bütün insanlık tarihinin ilkesel özeti, kolektif hafızası ve doğru ile yanlışı ayıran evrensel bir kod sistemidir.

Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed (s) gibi peygamberlerin hayatı, yalnızca birer olay değil; insanlık tarihine yön veren “ayet”lerdir. Eğer bu insanlar yaşamamış olsaydı, kitapta yer almazlardı. Bu ifade, kitabın yalnızca Allah katından gelen bir levha değil; yaşanmışlıkla yazılmış bir gerçeklik olduğunu da ima eder.

 وَاذْكُرْ فِى ٱلْكِتَـٰبِ نُوحًا – “Kitapta Nuh’u an.”
(Meryem 19:41)


Bu ifade, vahyin zamanla etkileşim içinde olduğunu, “kitap”ın yaşanmış hakikati içerdiğini gösterir. “Kitap” burada bir hafıza mekânıdır; insanlık deneyiminin kayıtlandığı bilinç düzlemidir.


---

2. Kur’an: Zaman İçinde Açılan Sesli Mesaj

“Kur’an” kelimesi “kara’e” (ق-ر-ء) kökünden gelir ve “okumak, toplamak, seslendirmek” anlamlarına gelir. Kur’an, el-Kitâb’tan indirilen, zaman içinde açılan, sesli ve canlı bir iletişim biçimidir. Kur’an vahyi, sabit ve ezelî olan kitabın, insan zamanına sesli bir hitap olarak girmesidir.

 إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًۭا عَرَبِيًّۭا لَّعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
“Biz onu akl edesiniz diye Arapça bir Kur’an yaptık.”
(Zuhruf 43:3)



Bu ayet, Kur’an’ın sonradan “yapıldığını”, yani bir kaynaktan (el-Kitâb’tan) aktarıldığını gösterir. Kur’an, kitabın sadece okunan, işitilen ve muhataba ulaşan yüzüdür.


---

3. Kur’an = Ses; Kitap = Bilgi Hafızası

Bu iki kavram, vahyin iki yüzünü temsil eder:

Kavram Anlam Fonksiyonu

el-Kitâb Yazılmış, sabitlenmiş, zaman üstü bilgi Hakikatin özü, ilahi yasa, ilke
el-Kur’ân Okunan, indirilen, sesli mesaj İnsanla konuşan ilahi hitap


Bu fark, tıpkı bir müzik notasının bestelenmiş hali ile sahnede çalınmış hali arasındaki fark gibidir. “Kitap”, bütünün mimarisidir; Kur’an ise onun sahnelenmiş sesidir.


---

4. Mübîn: Açıklığın İki Katmanı

Kur’an’da hem kitap hem Kur’an için aynı sıfat kullanılır: mübîn (apaçık)

Kitâbun mubîn: İlahi plan açıktır.

Kur’anun mubîn: Mesaj açık bir şekilde iletilmiştir.


قُرْآنًا عَرَبِيًّا مُّبِينًا
“Apaçık bir Arapça Kur’an olarak.”
(Yusuf 12:2)

وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ
“Apaçık Kitap hakkı için!”
(Zuhruf 43:2)



Bu, vahyin hem kaynağının hem de sunumunun berrak olduğunu gösterir. Kur’an, kitabın örtüsüz yüzüdür.


---

5. Vahiy: İndirme Değil Açığa Çıkarma Süreci

Kur’an’da “inzâl – indirildi” ifadesi, aslında önceden var olan bir hakikatin bilinç düzeyine taşınmasını anlatır. Yani vahiy bir “icat” değil, bir “keşif”tir. Bu keşif süreci hem evrenin doğal yasalarında hem insanlık tarihinde hem de bireyin vicdanında paralel bir şekilde işler.


---

6. Kur’an = Tarih Değil, Tarihten Ayıklanmış Hakikat

Kur’an, tarih kitabı değildir ama tarihin hakikatlerini ilahi yasalara göre damıtarak anlatır. Kur’an’daki kıssalar, belirli peygamberlerin çağlarındaki mücadelelerini anlatsa da, esas mesaj “sünnetullah” – Allah’ın değişmeyen yasaları üzerine kuruludur.

 لَقَدْ كَانَ فِى قَصَصِهِمْ عِبْرَةٌ لِّأُو۟لِى ٱلْأَلْبَٰبِ
“Kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır.”
(Yusuf 12:111)


Bu, “kitap”ın işlevini teyit eder: Bilginin tarihsel değil, ilkesel olarak korunması.


---

Sonuç: Kitap Yaşanandır, Kur’an Duyurulandır

Kur’an, kitap değildir.
Kur’an, kitabın zaman içinde açılmasıdır.


Kur’an, Allah’ın evrensel yasalarını (el-Kitâb) zaman içinde sesli bir dile dönüştürmesidir. Kitap yaşanmıştır, Kur’an okunandır. Kitap kolektif bilinçtir, Kur’an o bilinci harekete geçiren çağrıdır.

Bu bilinçle yaklaşıldığında, Kur’an sadece okunacak değil; yaşanacak, yaşanmışlıktan alınacak, yaşanarak yeniden yazılacak bir metindir.


---

18 Haziran 2012 Pazartesi

DİNDE HADİS SORUNU 🛐

🛐 DİNDE HADİS SORUNU

Hadislerin Yazımı Tartışmasına Yeni Bir Perspektif

Peygamber sonrası dönemde gündeme gelen “hadislerin yazımı” meselesi, genellikle “Peygamber hadislerin yazılmasını yasakladı mı, teşvik etti mi?” şeklindeki sorular etrafında tartışılmıştır. Oysa bu tartışma, meselenin asıl yönünü göz ardı etmektedir. Sorulması gereken esas soru şudur: Hadislerin yazıya geçirilmesi, Allah’ın istediği bir şey midir? Bu soru, hadis yazımını yalnızca tarihsel bir mesele olmaktan çıkarır ve teolojik bir bağlama oturtur.

1. Kur’an’ın Yazımı Allah’ın Açık Emriyle Olmuştur

Kur’an’ın yazıya geçirilmesi doğrudan Allah’ın emriyle gerçekleşmiş bir süreçtir. Birçok ayet, bu gerçeği ortaya koyar:

  • “Sana okutacağız, unutmayacaksın.” (A’lâ, 87/6)

  • “Kâfirler dediler ki: ‘Kur’an ona tek seferde indirilseydi ya!’ Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böylece parça parça indirdik.” (Furkan, 25/32)

  • “Bu, ayetleri sağlamlaştırılmış ve sonra açıklanmış bir kitaptır.” (Hûd, 11/1)

Ayrıca, Kur’an’ın korunacağının bizzat Allah tarafından garanti altına alındığı bildirilmiştir:

“Şüphesiz o zikri biz indirdik ve elbette onu koruyacak olan da biziz.” (Hicr, 15/9)

Dolayısıyla Kur’an’ın hem indirilişi hem yazımı hem de korunması Allah’ın doğrudan kontrolündedir.

2. Hadislerin Yazımı İçin Benzer Bir İlahi Yönlendirme Var mı?

Hadislerin yazıya geçirilmesine dair Kur’an’da hiçbir yönlendirme bulunmamaktadır. Aynı şekilde hadislerin yazılması gerektiği yönünde Peygamber’den gelen kesin ve kapsamlı bir emir de yoktur. Elbette bazı bireysel uygulamalar vardır; ancak bunlar, hadis yazımının ilahî onayla gerçekleştiğini göstermeye yetmez.

Bu noktada temel soru yeniden hatırlanmalıdır:
Kur’an gibi bir dinî metin için yazım Allah’ın emriyle gerçekleşmişken, hadislerin yazımı için benzer bir ilahî plan söz konusu mudur?

Eğer hadisler, Kur’an gibi İslam’ın asli bir parçasıysa, neden benzer bir koruma süreci işletilmemiştir?

3. Peygamber Döneminde Hadis Yazımı Konusunda Rivayetler

Peygamber döneminde hadislerin yazılmasına dair bazı rivayetler mevcuttur:

  • Ebu Şah’ın talebi üzerine Peygamber’in ona hutbesini yazdırdığı rivayet edilir.

  • Abdullah b. Amr b. el-Âs, “es-Sahîfe” adlı bir hadis defteri tutmuştur.

  • Peygamber’in “Benden Kur’an dışında bir şey yazmayın” dediği; ama bazı durumlarda yazmaya izin verdiği rivayetleri de vardır.

Bu rivayetler, hadis yazımına karşı mutlak bir yasağın olmadığını, ancak bu konudaki yaklaşımın seçici ve ihtiyatlı olduğunu göstermektedir. Bazı sahabiler bireysel olarak hadisleri yazıya geçirmiş; fakat bu, yazımın kurumsal ve sistematik hale gelmesi için yeterli görülmemiştir.

4. Sahabe ve Tâbiîn Döneminde Hadis Yazımı

Peygamber sonrası dönemde sahabiler arasında hadis yazımına karşı farklı tutumlar sergilenmiştir. Bazı sahabiler hadisleri sözlü olarak aktarmayı tercih etmiş, bazılarıysa yazılı kayıtlar tutmuştur. Örnekler:

  • Ebu Hureyre’nin hadisleri yazdırdığına dair rivayetler mevcuttur.

  • İbn Abbas’ın yazılı metinlerle çalıştığı bilinir.

  • Tâbiîn dönemi âlimlerinden Atâ b. Ebî Rebâh’ın yazılı hadis sahifeleri vardır.

Bu örnekler, hadis yazımının bireysel inisiyatiflerle sürdürüldüğünü; ama bu sürecin vahiy gibi ilahî bir yönlendirme ile değil, insanî çabalarla yürütüldüğünü ortaya koymaktadır.

5. Peygamber’in İnsanlarla Olan İletişimi ve Hitabeti

Kur’an’ın tanıklığına göre Peygamber, insanlar üzerinde etkili bir konuşmacıdır. Onlarla sürekli temas halindedir ve söyledikleri dikkatle dinlenmektedir. Ayet şöyle der:

“Ey iman edenler! Peygamber’in evlerine izinsiz girmeyin. Ona bir şey sormak için beklerken konuşmaya dalmayın…” (Ahzâb, 33/53)

Peygamber’in bu derece sözü dinlenir ve etkili biri olması, sözlerinin yazıya geçirilmesinin doğal bir sonuç olduğuna işaret eder. Ancak bu yazım faaliyeti ilahî bir planın parçası değil, sahabenin gayretinin ürünüdür.

6. Sonradan Ortaya Çıkan Tahrif ve Uydurma Hadisler

Zamanla hadisler arasında sapmalar meydana gelmiş; sahte rivayetler, ideolojik ve siyasi amaçlarla uydurulmuştur. Bu durum, hadislerin yazıya geçirilmesinde ilahî bir koruma mekanizmasının bulunmadığını teyit eder. Kur’an’ın korunmasına dair Allah’ın vaadi, hadisler için geçerli değildir. Bu da aradaki farkı net bir şekilde ortaya koyar.


Sonuç

“Hadisler yazıldı mı?” sorusu önemlidir; ancak daha temel olan şudur: Hadislerin yazımı, Allah’ın planı dahilinde midir? Kur’an’ın yazımı, korunması ve iletimi tamamen Allah’ın kontrolünde gerçekleşmişken; hadislerin yazımı, insanlar tarafından, belli dönemlerde ve farklı amaçlarla yürütülmüştür.

Bu nedenle, hadislerin dinin ikinci temel kaynağı olarak Kur’an ile aynı seviyede konumlandırılması, Kur’an’ın kendi içindeki öğretileriyle çelişmektedir. Hadisler değerli bir tarihsel ve kültürel mirastır; ancak onların yazımı ve aktarımı ilahî değil, beşerî bir sürecin ürünüdür.