Salâtta Ne Dediğini Bilmek
Salâtta Ne Dediğini Bilmek
Bir Bilinç İnşası
Geleneksel alışkanlıkların gölgesinde kalan "namaz", bugün çoğu zaman Kur’an’ın yüklediği anlamdan koparılmış, mekanik bir bedensel harekete indirgenmiştir.
Oysa Kur’an’ın bizden istediği bir "ritüel icrası" değil; salâtın ikame edilmesi, yani bilincin ayağa kaldırılmasıdır.
1. Salât: Bir Hareket Bütünü Değil, Bir Varoluş Biçimi
Salât; sadece eğilip kalkmak değil; nusuk (yöneliş), tesbih (Allah’ı merkeze alma), dua (bilinçli hitap) ve Kur’an (vahiy ile yüzleşme) eylemlerinin vaktinde buluşmasıdır.
Kur’an "kılmak" değil, "ikame etmek" (ayağa kaldırmak) tabirini kullanır. Bu, salâtın hayatın içinde işlevsel ve canlı tutulması gerektiğinin ilanıdır.
2. Abdest: Zihinsel Bir Arınma Kapısı
Abdesti sadece fiziksel bir temizlik olarak görmek, onun sembolik dilini ıskalamaktır. Su olmayınca, bu arınma teyemmüm ile de yapılır.
3. Zamanın Vahiyle Bölünmesi
Salâtın vakitli oluşu, insanın kendi rutinini Allah’ın çağrısıyla bölmesidir. Bu, hayatın akışına ibadeti uydurmak değil; hayatı vahiyle disipline etmektir. Vakit, kulun kendi dünyasından çıkıp Yaratıcı'nın huzurunda durma disiplinidir.
4. Salâtın Ruhu: Kur’an ile Yüzleşmek
Salât, kulun konuştuğu değil, aslında Allah’ın konuştuğu ve kulun dinlediği bir buluşmadır.
"Şüphesiz sabah Kur’an’ı şahitlidir." (İsrâ, 78)
Eğer salâtın içinde vahiyle bir yüzleşme yoksa, o eylem bir "iç dökme" ritüeline dönüşür. Fatiha ile açılan kapı, Kur’an’ın diğer ayetleriyle bir inşa sürecine dönüşmelidir. Fatiha sonrası elimize Kuranı alıp bizzat okumalı ve anlamını öğrenmeliyiz.
5. Temel Şart: "Ne Dediğini Bilmek"
Nisâ Suresi 43. ayetteki "Ne dediğinizi bilinceye kadar..." uyarısı, sadece sarhoşlukla sınırlı bir teknik bilgi değildir; bir bilinç eşiğidir.
Anlamadan okumak, salâtı yerine getirmek değil, içini boşaltmaktır.
- İdrak edilmeyen bir hitap, dönüştürücü bir güç taşımaz.
6. Nusuk ve Gelenek Arasındaki Uçurum
İbrahim Peygamber’den beri süregelen ibadet biçimleri (nusuklar) korunmuş olsa da, bugün asıl sorun bu şekillerin içindeki anlamın yitirilmiş olmasıdır. Şekil kalmış, ancak o şekli ayakta tutacak olan ruh (bilinç) terk edilmiştir.
7. Vahiyden Kopuk Bir Salât Mümkün mü?
Salâtın sadece "bağlılık" olduğunu iddia edip vahiy okumasını dışlayanlar, şu sorulara cevap vermelidir:
- Vahiy yoksa neyi dinliyorsunuz?
- Neye şahitlik ediyorsunuz?
- Kiminle sözleşiyorsunuz? Vahiyden kopuk bir salât, kökü olmayan bir ağaç gibidir; meyve vermesi beklenemez.
Sonuç: Salât mı, İkame mi?
Eğer salât; hazırlığıyla zihni temizlemiyor, vaktiyle hayatı düzenlemiyor ve vahiyle bilinci ayağa kaldırmıyorsa, o salât icra edilmiş ama ikame edilmemiş demektir. Kur’an’ın hedefi, sadece eğilip kalkan bedenler değil; okuduğu vahyin bilinciyle ayağa kalkan insanlardır.
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder