Modern Dünyanın "Aptallaştırma" Düzeni
Firavun Ölmedi: Modern Dünyanın "Aptallaştırma" Düzeni
Kur’an’daki Firavun hikâyesini sadece binlerce yıl önce yaşanmış bir taht kavgası sanıyorsak, yanılıyoruz. Kur’an’da Firavun bir isim değil, bir yöntemdir. İnsan zihnini ele geçirme biçiminin adıdır.
Peki, bir diktatör koca bir halkı nasıl tek bir parmağında oynatır? Baskıyla mı? Kırbaçla mı? Hayır. Kur’an bu sırrı tek bir kelimeyle açıklıyor: İstakhaf.
"Halkını istakhaf etti, onlar da ona itaat ettiler." (Zuhruf Suresi, 54)
İstakhaf: Zekâyı Değil, "Ağırlığı" Yok Etmek
"İstakhaf" kelimesi, Arapça’da hafiflik anlamına gelen h-f-f kökünden gelir. Firavun halkını aptal yapmadı; onları hafifleştirdi. Peki, bir insan nasıl hafifleşir?
- Hakikati duyar ama bedel ödemek istemez.
- Yanlışı görür ama "huzurum bozulmasın" der.
- Zulmü bilir ama "herkes yapıyor" diyerek normalleştirir.
İşte modern dünyanın en büyük sorunu bu: Zihinsel hafiflik. İnsanlar artık çok şey biliyor ama bildiklerinin ağırlığını taşıyamıyorlar. Sorumluluktan kaçan, konforuna dokunmayan her bilgi, insanı daha da hafifletir ve yönetilmeye hazır hale getirir.
Algı Sihirbazları: Sosyal Medyadan Ekranlara
Firavun’un yanında hep sihirbazlar vardı. Kur’an’da sihirbazlar, eşyanın tabiatını değiştiren değil, algıyı yöneten profesyonellerdir.
"Onların ipleri, büyüleri sayesinde (Musa’ya) koşuyormuş gibi göründü." (Tâhâ, 66)
Aslında ipler yerinde duruyordu, değişen tek şey izleyicinin bakış açısıydı. Bugünün sihirbazları ise reklamcılar, algı mühendisleri, manipülatif kanaat önderleri ve dini pazarlayanlardır. Gerçeği bir şova dönüştürür, sizi bir sloganla büyüleyip düşünmekten alıkoyarlar.
Kural basit: Eğer bir şey sizi çok hayran bırakıyor ama hiçbir sorumluluk yüklemiyorsa, muhtemelen bir "sihir" etkisindesinizdir.
Ayet mi, Gösteri mi?
Musa’nın getirdiği şey bir şov değildi; bir Ayet’ti.
- Sihir hayranlık uyandırır, insanı pasifize eder.
- Ayet ise sarsar, taraf olmaya zorlar ve vicdana yük bindirir.
Sihirbazlar Musa’nın karşısında neden secdeye kapandılar biliyor musunuz? Çünkü şunu anladılar: "Biz insanları hafifletip uçuruyoruz, bu adam ise onları hakikatin ağırlığıyla yere basmaya çağırıyor."
Kelimelerin İçinin Boşaltılması
Bugün "İstakhaf" düzeni kavramlarımızı çaldı.
- İtaat dedikleri şey; sorgusuz sualsiz biat oldu.
- Özgürlük dedikleri; sınırsız bir sorumsuzluk haline geldi.
- Din ise; hayatın içindeki adaleti savunmak değil, sadece ritüellere sıkışmış bir teselli kutusu yapıldı.
Kelimeler var ama ağırlıkları yok. Sloganlar çok ama eylem yok.
Sonuç: Musa’yı Beklemeyi Bırakın
Firavun’u ayakta tutan şey kendi gücü değil, halkın hafifliğidir. Kur’an bize şunu fısıldıyor: Firavun’dan kurtulmak için bir kurtarıcı bekleme; önce kendi zihnindeki ağırlığı geri kazan.
Eğer düşünmek size yük gelmiyorsa, hakikatin bedelini ödemeye hazırsanız ve konforunuzu adalete feda edebiliyorsanız; Firavun sizin üzerinizde asla iktidar kuramaz.
Firavun ancak biz hafiflersek devleşir.
İstakhaf Kelimesinin Harf Yapısı (Hurûfî – Kavramsal Okuma)
Şimdi kelimeyi harf bilinciyle okuyalım (şekilci hurûfîlik değil, Kur’an içi anlam):
ا س ت خ ف
ا (elif): başlangıç, diklik, öz
س (sin): akış, süreç, süreklilik
ت (te): yönelme, dönüşüm
خ (ha): iç boşluk, gevşeme
ف (fe): ayrışma, kopuş
Kavramsal okuma:
İstakhaf =
Özü olan bir bilinci, süreç içinde içten boşaltarak, ağırlığından koparmak
Yani:
İnsan hâlâ konuşur
Hâlâ inanır
Hâlâ slogan atar
Ama ağırlığı yoktur.
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder