Kayıtlar

ölçü etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Şuayb Nebimizin Portresi ⚖️

Resim
📜 ŞUAYB NEBİ: TARTIYI DÜZELTEN NEBİMİZ 💠 Şaşırtıcı Gerçek: Şuayb, sadece bir peygamber değil, aynı zamanda ekonomik adaleti sağlamakla görevlendirilmiş bir toplumsal reformcudur. Kur’an’da onun mesajı, haksız kazanç, ölçü ve tartıda eksiltme, ekonomik düzenin bozulması gibi evrensel ilkelere odaklanır. Bu yönüyle kapitalist çıkar sistemlerinin ilk muhaliflerinden biri sayılabilir. ⚖️ Ticaretin Ahlâkı – Ölçü ve Tartı Teması “Ölçüyü tam yapın, eksik tartmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların eşyalarını eksik vermeyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak dolaşmayın.” (Şu'arâ 26:181–183) Bu ayetlerde Şuayb’ın kavmine söylediği sözler sadece o günün pazarıyla sınırlı değildir. Bugünün enflasyon oyunları, stokçuluk, tağşiş (hileli üretim), vergi kaçırma gibi haksız ekonomik davranışlar da bu çerçevede şirk sayılabilir. 🛑 “Mal Tanrısı”na Tapınan Bir Toplum Medyen ve Eyke halkı, ticareti tanrılaştırmış, kazanmayı ahlâkın önüne koymuştu. Şuayb onlara:  “Benim size getirdiğim değerler, s...

RAD SURESİ "geri çevirme, cevap verme"

Resim
1. Sûre adının anlamı ve teması: "Rad" (Geri Çevirme, Cevap Verme) Sûrenin adı “Rad” (Geri Çevirme, İbretle Cevap Verme) anlamına gelir. Bu, Allah’ın ayetlere ve peygamberin çağrısına verilen inkarcı tepkilere karşı, Allah’ın kudretiyle “geri çevirmesi” veya “cevap vermesi”dir. Sûre, özellikle inkarcıların Allah’ın azabından kaçamayacağını güçlü bir şekilde vurgular. Rad kelimesi ve gök gürültüsü: Kur’an’da özellikle Rad Suresi 13:13 . ayette şöyle geçer: "Ve göklerden yıldırımlar çakar, onu (gök gürültüsünü) Allah dilerse korkutmak için yapar. Melekler ondan Allah'a dua ederler ve onlar da korkarlar." Burada “rad” kelimesi “gök gürültüsü” anlamında kullanılmıştır. Yani: "Rad" kelimesi hem genel anlamda "geri çevirme, cevap verme" hem de doğrudan “gök gürültüsü” anlamına gelir. Rad Suresi adını, içinde geçen ve gök gürültüsünü temsil eden bu “rad” kelimesinden alır. 2. Allah’ın kudreti ve denge (Mizan) kavramı (13:8-9) ...

TALAK SURESİ "evlilik sonrası hukuk" 🧭

Resim
🌌 Talâk Suresi: Zihin Açan Bir Perspektif Talâk Suresi ilk bakışta “boşanma kuralları” içeriyor gibi görünür; ama yüzeyin altına indiğimizde bu sure, “hayatın dağılma anlarında ilahî dengeyi nasıl koruyacağımızı” öğreten bir bilinç manifestosudur. Gel, birkaç katmanda şaşır: 🔹 1. Boşanma mı dedin? Hayır, bu "bilincin çözülme anı"! "Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman, onları iddet süreleri içinde boşayın..." (65:1) Bu ayet aslında sadece evliliğin değil, her türlü ilişkinin, bağın ve bağlanmanın çözülme sürecinin de nasıl “fıtrî ölçüyle” yapılacağını anlatır. İddet süresi = Bilincin kendini toparlama süresi Boşanmayı ilân etme = Kararın zamana yayılması, fevrilikten arındırılması Kadını evinden çıkarmama = Bağların hemen koparılmaması, sürecin “şahitliğe” açık şekilde yaşanması Bu, her “yıkım anının” bir “arınma ve yeniden yapılanma” fırsatı olduğunu hatırlatır. 🔹 2. Takva: Her çözülüşte yol gösteren pusula “Kim Allah’tan ko...

MUTAFFİFİN SURESİ "Ölçüleriyle Oynayanlar"

Resim
🌌 Mutaffifîn Suresi: Ölçüleriyle Oynayanlar, Zihinleriyle de Oynar mı? (Mutaffifîn Suresi, 83. sure — “Tartıyı eksik yapanlar” üzerine) 😲 Şaşırtıcı Yorum 1: “Mutaffifîn” sadece ticarette değil, hakikatte de hile yapanlar olabilir mi? وَيْلٌ لِلْمُطَفِّفِينَ "Yazıklar olsun ölçü ve tartıda hile yapanlara!" (83:1) Buradaki "mutaffifîn", yalnızca fiziksel alışverişte tartıyı eksik yapan değil, anlam tartılarında , hakikat ölçülerinde , adalet terazisinde hile yapanlara da işaret eder olabilir. 🔎 Yani bu sure, sadece pazarcıya değil: İnsanlara sevgisini eksik verenlere Kendine fazla, başkasına az hak görenlere Kendi lehine her şeyi “ağır”, başkasına gelince “hafif” tartanlara da sesleniyor. 🔁 Şaşırtıcı Yorum 2: Ölçü tartıyı bozanlar, zamanın terazisini de bozar mı? الَّذِينَ إِذَا اكْتَالُوا عَلَى النَّاسِ يَسْتَوْفُونَ "İnsanlardan kendilerine bir şey ölçüp alacak olsalar, tam alırlar." (83:2) وَإِذَا كَالُوهُمْ أَوْ وَزَنُو...

ALA SURESİ " ayağını yere basarak yükselmek"

Resim
Bu sure “yüce olanı” anlatıyor ama  yerden başlıyor . Çünkü Kur’an’da yücelik,  ayağını yere basarak yükselmektir . 🌌 A’lâ Suresi: Yüceliğin Ardında Gizlenen Tersyüz 🎯 “Rabbinin adını tesbih et — O ki, yarattı ve düzenledi …” (87:1–2) “A’lâ” = en yüce. Ama bu sure “en yüce” olanın, en aşağıdan nasıl bir dönüşümle görünür kılındığını anlatıyor olabilir mi? 1. Yaratmak değil, “takdîr etmek” esas! خَلَقَ فَسَوَّىٰ “Yarattı, sonra ölçü koydu/düzenledi.” Kelime: سَوَّىٰ (sevvâ) → düzlemek, simetrileştirmek, hizaya koymak. Yani kaotik bir yaratım değil; harmonize bir varoluş anlatılıyor. ⤷ Tıpkı kainat gibi. ⤷ Tıpkı bilinç gibi. 2. “O, otlağı çıkarır… sonra onu kapkara bir çerçöpe çevirir.” (87:4–5) Bu ayet çoğu kez doğanın döngüsü gibi okunur. Ama bir de şöyle düşün: “Bilgi” otlak gibidir. Herkes için yeşildir. Ama sindirilmeden alınan bilgi, çöp olur. Kararmış ve ölü hale gelir. Bu yüzden belki de A’lâ olanın adını tesbih etmek gerekir: Çünkü ...

Allahı gereği gibi takdir etmek ?

Resim
GEREĞİ GİBİ TAKDİR EDEMEDİLER:  ‘ALÂMETLER SAHİBİ ALLAH’ Bu makalede, Kur’an’da geçen  “ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî”  (Allah’ı gereği gibi takdir edemediler) ifadesi bağlamında, Allah’ın “ alâmetler sahibi ” olması kavramsal olarak ele alınacaktır.  Özellikle ilahi ayetlerin (alâmetlerin) evrendeki, tarihteki ve vahiydeki yansımaları; insanın bu alâmetleri okuyamaması ya da çarpıtması üzerinden, Allah’ın hakkıyla tanınamaması problemi analiz edilecektir.  Vahiyde geçen çeşitli “ayet” ve “alâmet” kullanımları ile bu sembolik sistemin nasıl bir anlam taşıdığı tartışılacaktır. --- 1. Giriş: Takdir ve Tanıma Sorunu Kur’an’ın birçok yerinde insanın, Allah’ı gereği gibi tanımadığına, gücünü ve iradesini doğru biçimde kavrayamadığına dikkat çekilir: “Allah’ı hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, üstündür.”  (Zümer, 39/67) Buradaki “takdir” (kadr), sadece "saygı göstermek" değil, aynı zamanda değerini bilmek, ölçüsünü anlamak, yaratıcıya yara...