OKURLAR❗️



​Zihninin Yazarı Kim? Okumak, İşitmek ve İtaat Üzerine Bir Bilinç Sorgulaması

​Günümüzde "okumak" eylemi, üzerine pek düşünmediğimiz, otomatik bir süreç haline geldi. Bir metni gözümüzle taramayı, bir sesi kulağımızla duymayı yeterli sanıyoruz. Oysa Kur’an’ın inşa etmeye çalıştığı "okur" profili, modern dünyanın sunduğu pasif tüketiciden çok daha derin bir noktada duruyor.

​Gelin, zihnimizin kimin tarafından inşa edildiğini sorgulayan o kritik kavramlara Kur’an merkezli bir pencereden bakalım.

​1. Okumak Masum Değildir: "Kimin Adıyla?"

​Birçok insan okumanın tarafsız bir eylem olduğunu düşünür. Oysa okunan her satır, zihne atılan bir tohumdur. Kur’an’ın ilk emri olan "Oku! Seni yaratan Rabbinin adıyla" (Alak, 96/1) ifadesi, aslında bir güvenlik filtresidir.

​Bu ayet bize şunu söyler: Neyi okursan oku, onu Yaratan'ın yasalarıyla kıyaslayarak oku. Eğer bir metin sizi fıtratınızdan koparıyor veya adaletten uzaklaştırıyorsa, o okuma eylemi sizi inşa etmez; aksine imha eder.

​2. Metnin Hamalı mı, Bilincin Sahibi mi?

​Kur’an’da okuma eylemi sadece harfleri seslendirmek değildir. Asıl mesele, okunan şeyin arkasındaki otoriteyi görmektir. Çoğu insan sorgulamak için değil, doğrulanmak için okur. Mevcut inançlarını pekiştirmek, mahallesindeki yerini sağlamlaştırmak ve "zannına" kılıf uydurmak için kitapların sayfalarında gezinir.

​Kur’an bu durumu sarsıcı bir benzetmeyle eleştirir: "Kitap yüklü merkepler" (Cum’a, 62/5). Bilgi eğer ahlaka ve bilince dönüşmüyorsa, sadece sırtta taşınan bir yüktür.

​3. "İşittik" Demek Yetmez: Anlamak ve Tartmak

​Kur’an’da "işitmek" pasif bir biyolojik olay değildir. Gerçek bir işitme; duymayı, anlamayı ve zihinsel bir süzgeçten geçirmeyi kapsar.

​Modern dünyada ses çok, ancak "söz" azdır. Her vaiz, her lider, her medya kanalı bir şeyler fısıldar. Mümince bir duruş, "Sözün en güzeline uyan" (Zümer, 39/18) bir seçicilik gerektirir. Her duyduğuna "evet" diyen değil, duyduğunu vahyin terazisinde tartan bir bilinç...

​4. İtaat: Kimin Sözü Bağlayıcı?

​İtaat, otoritenin kime teslim edildiğiyle ilgilidir. Kur’an, Allah’tan başka mercileri (din adamları, gelenekler, ideolojiler) mutlak otorite edinenleri "rabler edinmekle" suçlar (Tevbe, 9/31).

​Eğer bir metin veya bir şahsiyet, sizin için "sorgulanamaz" ve "yanılmaz" hale gelmişse, orada İslam’ın özgürleştirici tevhidi değil, zihinsel bir kölelik başlamış demektir.

​Sonuç Olarak: Kendi Zihninin Mühendisi Ol!

​Bugün hepimiz birer "okuruz". Ancak asıl soru şu: Biz metni mi okuyoruz, yoksa metin mi bizi okuyor?

  • ​Geleneğin mi okurusun, yoksa Hakikatin mi?
  • ​İşittiğin her sesi vahiy mi sanıyorsun, yoksa "Sözün en güzeli"nin peşinde misin?
  • ​İtaat ederken aklını cebine mi koyuyorsun, yoksa aklını vahiyle mi aydınlatıyorsun?

​Zihnini başkalarının inşa etmesine izin verme. Unutma; gerçek okur, okuduğuyla özgürleşen ve yalnızca Rabbinden gelene tabi olandır.



UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣