Bu Blogda Ara

kölelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kölelik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2025 Pazartesi

AHZAP SURESİ "toplanmış ordular"💢



🔥 1. Zıhar uygulamasının yıkılışı ve sembolik kölelik

“Allah, bir adamın içinde iki kalp yaratmamıştır.” (Ahzâb 33:4)

Bu ayetle başlanan konu aslında insan bilincinde "çifte aidiyet", "çifte kişilik" gibi içsel parçalanmışlıkların Allah katında geçerli olmadığını vurgular. Ayetin devamında ise bir Arap örfü olan zıhar (eşe "sen artık annem gibisin" diyerek onu boş saymak) uygulaması iptal edilir. Ama bu yalnızca bir aile hukuku konusu değildir. İnsanın, kadını hem arzunun nesnesi hem de annelik kutsiyetinin arkasına gizleyerek kendini merkezde tutma kurnazlığı deşifre edilir.

Buradaki asıl şaşırtıcı olan şudur:

Allah, senin zihinsel ikili düzenini, çıkarcı sembol oyunlarını iptal ediyor. "Kadın" üzerinden oynadığın bilinç manipülasyonları hükmünü yitiriyor.


🧠 2. Nebi'nin hanımları ≠ sıradan kadınlar

"Ey Nebi’nin hanımları! Siz diğer kadınlar gibi değilsiniz." (33:32)

Bu ifade sadece bir uyarı değil; aynı zamanda şunu söyler:

Bir kişi peygamberle evli olmakla, bilinçsel ve tarihsel sorumluluk katmanına girmiştir.

Burada bireysel kadın kimliği, tarihî bilinç ve temsilî figür olma sorumluluğuyla çatışır. Bu, modern anlamda birey-otorite çatışmasının çok kadim bir izdüşümüdür. Bu ayet aynı zamanda şunu sorgulatır:

Birey, kolektif bir temsile dâhil olduğunda kendine ait neyi koruyabilir?


🪖 3. Hendek Savaşı: Dış kuşatma iç çözülme

Ahzâb Suresi’nin ismi "toplanmış ordular" anlamına gelir. Dışarıdan büyük bir ordu tehdidi vardır ama ayetler, asıl dikkati dışarı değil içeriye çeker:

“İşte orada, müminler imtihana çekildi ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsıldılar.” (33:11)
“İçinizde öyleleri vardı ki, ‘Eğer Medine’ye dönsek, üst olan mutlaka aşağı olanı oradan sürecek’ diyorlardı.” (33:13)

Şaşırtıcı olan şu:

Kur’an, düşmanı dışarıda değil, içerideki çöküşlerde, korkuda, ihanet hazırlığında ve liderlik zaaflarında arıyor.

Yani:

Toplumlar, dışarıdan kuşatılmadan önce içeriden çözülür.


📜 4. Evlatlık hukuku yıkılıyor: Zeyd vakası

“Muhammed, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir...” (33:40)

Peygamber’in evlatlığı Zeyd’in boşadığı hanımı Zeyneb’le evlenmesi, devrimsel bir hukukî ve sembolik dönüşümdür. Evlatlık, Arap örfünde öz evlat gibi kabul ediliyordu. Kur’an bu örfü kökünden kaldırıyor. Ama neden?

Çünkü:

Sahte baba-oğul ilişkileri üzerinden kurulan aidiyet yapaydır. Allah, aidiyetleri nesep ya da statüye değil, hakikate dayandırır.

Bu olayda ilginç olan:

  • Zeyd: ilk Müslümanlardan, kölelikten azat edilmiş biri

  • Zeyd eşi: asil soylu bir kadın

  • Bu evlilik: sınıf, örf, ahlak ve statü duvarlarını yıkıyor.


🕊️ 5. "Selâm" Peygamber'in evine girerken değil, çıkarken

“Yemek için çağrıldığınızda girin... Yediğinizde dağılın... Peygamber’i rahatsız etmeyin. Allah Resûlü’ne soru sorarken perde arkasından konuşun.” (33:53)

Bu ayet, misafirlik adabını değil, mahremiyetin ve peygamberin bireysel sınırlarının kutsallığını ilan eder. Peygamber, sosyal ilişki içinde erişilebilir bir figür değildir. O bir elçidir; Allah ile insanlar arasına perde olarak konmuş bir "vasıta"dır ama herkesin rahatça dokunabileceği bir figür değildir.

Ve daha da ilginç olan:

“Bir peygamberin hanımlarını nikâhlamak sizden hiçbir zaman caiz değildir.”

Burada zaman dışı bir emir verilir. Yani:

Peygamber’in hanımları ölümünden sonra bile "sıradan" bir kadın değildir.


💔 6. İnsanlık emaneti yüklendi ve cahillik yaptı!

“Biz emaneti göklere, yere ve dağlara sunduk; onlar bunu yüklenmekten çekindiler... Ama insan onu yüklendi. O çok zalim, çok cahildir.” (33:72)

İşte burası sarsıcı:

Kur’an’ın en insana dönük sert tanımı budur:

  • Zalûmen (çok zalim)

  • Cehûlen (çok cahil)

Bu "emanet", nedir? Pek çok müfessir, bu emaneti:

  • Akıl

  • Özgür irade

  • Vahyi taşıma kapasitesi
    olarak yorumlamıştır.

Ama burada asıl şaşırtıcı olan:

İnsan, potansiyel olarak dağın bile taşımak istemediği bir bilinç yükünü aldı ve henüz onu taşıyacak olgunlukta değil.


🔚 Bonus Şaşkınlık:

“Muhammed yalnızca bir resûldür…” (33:40)

Bu ayetle bir tür "kişiselleştirilmiş peygamberlik" kırılır. Vahyin öznesi "Muhammed" değil, elçilik görevidir. İnsanı merkeze alan zihin, burada tökezler:

Peygamberliği şahısla değil, görevle tanımlayan bir bilinç inşa edilir.

4 Mayıs 2025 Pazar

KÖLELİK VE İSLAM 📜

📜 KÖLELİK VE İSLAM


KÖLELİK VE İSLAM: TARİHSEL ARKA PLAN

İslam dini geldiği dönemde, Arabistan coğrafyasında ve dünyanın birçok yerinde kölelik müessesesi yaygındı. Köleler; satın alma, miras, baskınla kaçırma, harp esirlerinin köleleştirilmesi ve köle bağışı gibi yollarla edinilirdi. Ancak İslam, köleliğin kaldırılmasına yönelik tedricî bir metot izlemiştir (Enfal/67, Muhammed/4).

MA MELEKET EYMANÜHÜM: ANLAM VE KAPSAM

Kur'an'da geçen "ما ملكت ايمانهم (ma meleket eymanühüm)" ifadesi genelde "cariyeler" olarak anlaşılmıştır. Ancak bu ifade, "sözleşmelerinin sahip oldukları" anlamına gelmekte ve belirli koşullar çerçevesinde himaye altında olan kadınları işaret etmektedir. Bu bağlamda, ifade edilen kişiler "kamunun himayesi altında olanlar"dır.


MA MELEKET EYMANÜHÜM VE NİKÂH MESELESİ

İslam dini, nikâhsız cinsel ilişkiyi zina; nikâhsız ve gönülsüz ilişkiyi ise tecavüz olarak kabul eder. "Ma meleket eymanühüm" ifadesiyle anlatılan kadınlarla cinsel ilişki, ancak belirli koşullarla ve nikâh ile mümkündür (Nisa/24, Nur/33). Bu durum, kadının himaye altında olmasına rağmen onurunun ve haklarının korunması içindir.

📖 “Ma Meleket Eymânukum” İfadesinin Geçtiği Ayetler

  1. Nisâ Suresi 3. Ayet
    Yetim kızlarla evlenme konusunda adalet sağlanamayacağından korkulursa, ikişer, üçer, dörder kadınla evlenilmesi; adalet sağlanamayacağından korkulursa bir kadınla veya “ma meleket eymânukum” ile yetinilmesi önerilir.

  2. Nisâ Suresi 24. Ayet
    Evli kadınların haram kılındığı, ancak “ma meleket eymânukum”un bu hüküm dışında tutulduğu belirtilir.

  3. Nisâ Suresi 25. Ayet
    Hür mümin kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyenlerin, “ma meleket eymânukum” olan mümin cariyelerle evlenebileceği ifade edilir.

  4. Nisâ Suresi 36. Ayet
    Allah’a ibadet edilmesi ve “ma meleket eymânukum”a iyi davranılması emredilir.

  5. Nûr Suresi 31. Ayet
    Kadınların ziynetlerini kimlere gösterebileceği belirtilirken, “ma meleket eymânuhunne” ifadesi kullanılır.

  6. Nûr Suresi 33. Ayet
    Evlenmeye gücü yetmeyenlerin iffetlerini korumaları, “ma meleket eymânukum” olanlarla ilgili hükümler yer alır.

  7. Nûr Suresi 58. Ayet
    “Ma meleket eymânukum” olanların, belirli vakitlerde izin alarak girmeleri gerektiği belirtilir.

  8. Mü’minûn Suresi 6. Ayet
    Müminlerin iffetlerini korudukları, sadece eşleri ve “ma meleket eymânukum” ile ilişkide bulundukları ifade edilir.

  9. Meâric Suresi 30. Ayet
    Benzer şekilde, müminlerin iffetlerini korudukları, sadece eşleri ve “ma meleket eymânukum” ile ilişkide bulundukları belirtilir.

  10. Ahzâb Suresi 50. Ayet
    Peygamber’e helal kılınan kadınlar arasında “ma meleket eymânuke” ifadesi geçer.

  11. Ahzâb Suresi 52. Ayet
    Peygamber’in evlenmesi haram kılınan kadınlar arasında “ma meleket eymânuke” ifadesi yer alır.

  12. Ahzâb Suresi 55. Ayet
    Peygamber’in eşlerinin, “ma meleket eymânuhunne” karşısında tesettür zorunluluğundan muaf tutulduğu belirtilir.

Bu ayetlerde geçen “ma meleket eymânukum” ifadesi, tarihsel bağlamda kölelik ve cariyelik müessesesiyle ilişkilendirilmiştir. Ancak, bu kavramın günümüzde nasıl anlaşılması gerektiği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Bazı yorumcular, bu ifadenin sadece köleleri değil, aynı zamanda belirli sözleşmelerle himaye altına alınan kişileri de kapsadığını belirtmektedirler.

Ayrıca, “ma meleket eymânukum” ifadesinin geçtiği ayetlerde, bu kişilerle olan ilişkilerde adalet, iffet ve sorumluluk gibi kavramların ön plana çıktığı görülmektedir. Bu da, İslam'ın kölelik kurumunu tamamen ortadan kaldırmayı hedefleyen tedrici bir yaklaşım benimsediğini göstermektedir.

 DEĞERLENDİRME

Kur’an, "ma meleket eymanühüm" ifadesiyle, tarihi bir gerçeği tedricî olarak kaldırmaya yönelmiş ve kadınların haklarını garanti altına almayı hedeflemiştir. Bu ifade, kişinin malı gibi sahip olduğu kadınları değil, belirli koşullar çerçevesinde kamunun himayesi altındaki kadınları işaret etmektedir.