Bu Blogda Ara

Nuh etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nuh etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Haziran 2025 Pazartesi

KISSALAR 🌀


KISSALAR 🌀


·  PEYGAMBER İSİMLERİ NE ANLAMDADIR? 📩

·  PEYGAMBER SORULARI ? 🗣

·  Peygamber Rüyaları 👁

 

KAMER SURESİ "Ayın yarılması"



Kamer Suresi (54. Sure), Kur’an’da kıyamet vurgusunu en dramatik biçimde veren, tarihi kıssalarla gelecek uyarılarını iç içe dokuyan bir suredir. 


🌕 1. Kıyametin Gelişini Ay’ın Yarılmasıyla Başlatması (Ayet 1)

"Saat yaklaştı ve ay yarıldı."

Bu ayet, Kur’an’daki en çarpıcı kozmik olaylardan biriyle başlar. Burada geçen "ay yarıldı" ifadesi:

  • Zamanın yarılmasını, yani tarihin ikiye bölünmesini (vahiy öncesi ve sonrası çağlar) sembolize eder.

  • Ay, geceyi aydınlatan, ama ışığını başkasından (güneşten) alan bir varlıktır. Bu, tarihte hakikatin parıltısını taşıyan ama kaynağı olmayan medeniyetlere benzer. Ayın yarılması, onların çöküşünü de ima eder.

🧠 Şaşırtıcı Yorum: "Ay", bir ümmeti veya uygarlığı temsil ediyor olabilir: Parlayan ama ışığı ödünç alan bir güç. Yarılması, hakikatten kopan bir medeniyetin dağılmasıdır.


🌀 2. “Andolsun ki öğüt için Kur’an'ı kolaylaştırdık…” (4 kez tekrar)

Bu ayet (17, 22, 32, 40) her kıssa sonunda tekrar edilir:

"Andolsun, biz Kur’an’ı öğüt için kolaylaştırdık; öğüt alan yok mu?"

Bu tekrar, sadece ritmik değil, varoluşsal bir çağrıdır. Her helak olmuş kavim örneğinde şu mesaj verilir:

🔁 "Dönüşüm fırsatı her nesilde tekrar edilir. Kur’an, o fırsattır."

🧠 Şaşırtıcı Yorum: Bu tekrar, bir spiral gibi zamanın katmanlar hâlinde aynı sınavlarla insanı yüzleştirdiğini ima eder. Tarih tekerrür etmez, tekerrür eden insanın kalbidir.


🏜️ 3. Semûd’a gönderilen "gözle görülebilen bir mucize": Dişi Deve (Ayet 27)

"Onlara, 'Bu dişi deve, bir ibrettir.' dedik."

Ama insanlar mucizeyi öldürmeye yeltenir. Burada bir ironi var:

  • "Gözle görülen mucize", onları ikna etmez, öfkelendirir.

  • Yani sorun bilgi değil, niyettir. Kalpleri kilitli olanlar, gerçekle yüzleşince saldırganlaşır.

🧠 Şaşırtıcı Yorum: Mucizeyi öldürmek, gerçeği susturma arzusudur. Her çağda, hakikat karşısında en çok öfke duyanlar, ona en uzak olanlardır.


🌊 4. Nuh’un Gemisi: “Gözlerimizin önünde akıp giden” (Ayet 14)

"Biz onu gözetimimiz altında, bir ödül olarak akıttık."

Burada gemi, sadece fiziksel bir araç değil, bir bilinç ve iman gemisidir. Onu inşa etmek, tanrısal programa teslimiyeti temsil eder.

🧠 Şaşırtıcı Yorum: Gemiyi yüzdüren su değil, ilahi gözetimdir. Senin içindeki gemiyi de ahlak, sabır ve tefekkür yüzdürebilir. Yani gemi, kişinin hakikatle inşa ettiği içsel bir kurtuluş aracıdır.


🔥 5. Kavimlerin Yok Oluşu: “Bir çığlık, bir yıldırım, taş yağmuru”

Kamer suresi boyunca, Ad, Semûd, Lût ve Firavun kavimlerinin yok oluşu tek bir cümleyle özetlenir:

"Bir çığlık, onları yerle bir etti."
"Bir yıldırım çarptı."
"Üzerlerine taş yağdırdık."

Bu felaketler, sadece doğal afetler değil; insanın içsel çöküşünün dışa yansımasıdır.

🧠 Şaşırtıcı Yorum: Gerçek kıyamet, kalpte başlar. Zihin helak olursa, şehir zaten çöker. Kamer suresi, ahlakî çürümenin önce içte başladığını, sonra toplumsal felaketle bittiğini gösterir.


💠 "Kadirden yoksun ettiler…" (Ayet 24)

"Allah’ı gereğince takdir edemediler."

Bu ifade Kamer’de geçmiş kavimlerin ortak suçudur. Allah’ı tanımamak değil, yanlış tanımaktır. Onların en büyük hatası Allah’ı bir zalim gibi görmek ya da kişisel arzulara alet etmektir.

🧠 Şaşırtıcı Yorum: Allah'ı yanlış tanımak, tüm ahlaki sapkınlıkların köküdür. Bugün de çoğu inanç krizi, yaratıcıyı karanlıkla özdeşleştirmekten kaynaklanır.

11 Haziran 2025 Çarşamba

NUH SURESİ "topyekûn yozlaşmış bir sistemin dönüşemezliği"

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

1 Haziran 2025 Pazar

Boğulan Bir Bağ: Nûh ve Oğlu Üzerine



Kur’an, insanlık tarihinin dönüm noktalarından biri olan tufan hadisesini anlatırken, yalnızca bir doğal felaketi değil, bir inanç ve aidiyet sınavını da gözler önüne serer. Bu kıssanın en dokunaklı anı, hiç şüphesiz Hz. Nûh’un oğluna yönelik son çığlığıyla çerçevelenen dramatik sahnedir:

> "Nûh, oğlu için seslendi: 'Yavrucuğum, bizimle bin, inkârcılarla birlikte olma!' O ise, 'Ben bir dağa sığınırım, beni sudan korur' dedi. Nûh dedi ki: 'Bugün Allah’ın merhamet ettikleri dışında hiç kimse için koruyucu yoktur.' Aralarına dalga girdi ve o da boğulanlardan oldu."
(Hûd, 11/42–43)



18 Mayıs 2025 Pazar

Tufan İçimizden Taşar: Nûh’un Gemisi ⛵



Nûh’un Gemisi ve Tandırın Kaynaması: Kur’ân’da Temsilî Bir Kıssa Okuması

Kur’ân’da Nûh kıssası, sadece tarihî bir anlatı değil, insanlık için evrensel bir yasa (sünnetullah) olarak sunulmuştur. Bu anlatı, müteşâbih (temsilî) yönleriyle bireyin, toplumun ve medeniyetin hakikatle kurduğu ilişkiyi yeniden düşünmeye çağırır. Özellikle “gemi yapımı” ve “tandırın kaynaması” gibi ifadeler, yüzeyde görünenin ötesinde derin sembolik anlamlar taşır. Bu çalışma, Nûh kıssasını bu çerçevede, Kur’ân’daki ifadelerin içsel bütünlüğü üzerinden çözümlemeyi amaçlamaktadır.



2 Mayıs 2025 Cuma

NUH KAVMİNİN PUTLARI VE HİNDUİZM 🗿

 🗿 NUH KAVMİNİN PUTLARI VE HİNDUİZM


Kur’an’da Nûh’un kavminin putları olarak isimlendirilen beş varlık şunlardır:


> “Ve dediler ki: Tanrılarınızı bırakmayın; Ved'den, Süva'dan, Yeğûs'tan, Ye’ûk'tan ve Nesr'den de vazgeçmeyin!”

(Nûh Suresi, 71:23)


Bu isimlerin Kur’an’daki tek geçişi burasıdır. Ancak Arap dili bağlamında ve tarihsel kaynaklar çerçevesinde bu kelimeleri anlamlandırmak mümkündür. Şimdi kelime kelime inceleyelim:

---


1. Ved (وَدٌّ)


Kök: و د د (w-d-d) — sevmek, dostluk, içten bağlılık.


Anlam: "Sevgi", "dostluk", "sevilen".


Değerlendirme: Ved ismi, sevgiye ve dostluğa dayalı bir kavramın ilahlaştırılmasıdır. Belki de insanlar Ved aracılığıyla "aşk", "merhamet", "yakınlık" gibi olumlu duyguları kutsallaştırmışlardır.


---


2. Suvâ (سُوَاعٌ)


Kök: Belirsizdir ancak muhtemelen س و ع (s-w-ʿ) kökünden gelir.


Anlam: Şekil, suret, kadın figürü anlamları yüklenmiştir.


Değerlendirme: Bazı rivayetlerde Suvâ'nın bir kadın formunda tasvir edildiği geçer. Bu da kadınlık, güzellik veya doğurganlığın sembolize edilip kutsallaştırıldığını düşündürür.


---


3. Yeğûs (يَغُوثُ)


Kök: غ و ث (gh-w-th) — yardım etmek, kurtarmak, imdat etmek.


Anlam: “Yardım eden”, “kurtarıcı”.


Değerlendirme: Bu put, zorda kalındığında yardım eden, felaketten kurtaran bir figür olarak ilahlaştırılmış olabilir. Bugünkü "medet umma" zihniyetiyle paralellik gösterir.


---


4. Ye’ûk (يَعُوقُ)


Kök: ع و ق (ʿ-w-q) — engellemek, alıkoymak, ayırmak.


Anlam: "Engelleyen", "ayıran", "önüne geçen".


Değerlendirme: İlginç biçimde bu isim, olumsuz bir çağrışım taşır gibi görünse de, savaş tanrısı ya da gücüyle başkalarını engelleyen bir figür olabilir. Belki de düşmanı engelleyen, koruyan bir ilahî varlık anlayışı vardır.


---


5. Nesr (نَسْرٌ)


Kök: ن س ر (n-s-r) — kartal, kuş anlamına gelir.


Anlam: "Kartal", "yırtıcı kuş".


Değerlendirme: Güç, yüksekten bakış, ihtişam gibi anlamlarla bağlantılıdır. Belki de doğayı veya gökleri temsil eden bir figürdür. Ayrıca "güç ve zafer" sembolü olabilir.



---


Genel Değerlendirme:


Nûh’un kavminin putları, doğrudan duygular, doğal güçler, yardım ve kurtuluş beklentisi, güzellik, güç, ve koruyuculuk gibi soyut kavramlara yöneliktir. Bu isimler, Kur’an’ın şirk olarak nitelendirdiği tutumun temelinde, insanın kendi zaaf ve ihtiyaçlarını dışsallaştırarak ve kişiselleştirerek kutsallaştırması olduğunu gösterir.


Bu tür yaklaşımlar bugün bile modern idolleştirme biçimlerinde kendini gösterir: sevgi, yardım, güç, doğa vb. değerler tanrılaştırılmadan ama kutsanarak merkezi bir yere oturtulabilir.


GÜNCEL PUTÇULUĞUN DEVAMI HİNDU ÖĞRETİSİ İLE KARŞILAŞTIRMA 


Nûh’un kavminin putları ve Hindu tanrıçaları arasında kelime ve şekil üzerinden yapılacak bir karşılaştırma, hem kültürel hem de sembolik anlamda ilginç bağlantılar ortaya çıkarabilir. Ancak bu tür bir karşılaştırma, hem tarihi bağlamları hem de dini öğretileri göz önünde bulundurmayı gerektirir. Yine de, bu kavramları genel anlamlarıyla birleştirebiliriz.


1. Ved (Ve'd) – Lakşmi


Ve'd (Ved): Anlamı "sevgi" ve "dostluk" olan bu put, insanların dostluk, sevgi ve bağlılık gibi insana özgü duygularını simgeler.


Lakşmi: Hinduizm’de güzellik, bolluk, bereket ve sevgi tanrıçasıdır. Lakşmi, aynı zamanda insanlar için iyilik ve refah sağlayan bir figürdür.


Bağlantı: Ved ve Lakşmi arasındaki benzerlik, sevgi ve bolluk temaları etrafında şekillenir. Lakşmi, insanlara maddi ve manevi refah sunarken, Ved ise sevgi ve dostluğu yücelten bir kavramdır. Her ikisi de insanların ihtiyaçlarını karşılayan ve yaşamı daha kolaylaştıran figürlerdir.



2. Süva (Süva) – Durga


Süva: Hinduizm’deki bazı kaynaklarda, Süva (ya da Suwâ) genellikle doğurganlık ve güzellik ile ilişkilendirilmiştir. Arapçadaki kökeni ve anlamı itibarıyla, insanın güzellik ve doğurganlık gibi özellikleri temsil eder.


Durga: Hinduizm’deki Durga, genellikle savaşçı bir tanrıça, güç ve koruma simgesidir. Ancak Durga, aynı zamanda doğurganlık ve bereketle de ilişkilidir. Özellikle doğanın gücünü ve hayatın korunmasını simgeler.


Bağlantı: Süva ve Durga arasında benzerlik, doğurganlık ve kadınsı güç temalarına dayalıdır. Durga’nın savaşçı kimliği de göz önünde bulundurulursa, her iki figür de güçlü bir dişi figür ve doğanın düzenini sağlayan bir varlık olarak düşünülebilir. Süva, özellikle estetik ve doğurganlık ile özdeşleşirken, Durga ise savaşçı ve koruyucu bir tanrıça olarak bu temaları daha güçlü bir biçimde içerir.



3. Yeğûs (Yeğûs) – Saraswati


Yeğûs: Yeğûs, yardım ve kurtuluş temaları ile ilişkilendirilir. Zor durumdaki insanlara yardım eden ve kurtaran bir figürdür.


Saraswati: Saraswati, bilgelik, müzik, sanatlar ve öğrenme tanrıçasıdır. İnsanlara doğruyu bulma, bilgiyi edinme ve ruhsal kurtuluş açısından rehberlik eder.


Bağlantı: Yeğûs ve Saraswati arasındaki ilişki, her ikisinin de insanlara yardım etme ve onları kurtarma temasına dayanmaktadır. Saraswati, bilgiyi ve bilgelik yoluyla kurtuluşu sunarken, Yeğûs da bireyleri zorluklardan kurtaran bir figür olarak görülebilir. Ancak Saraswati'nin temaları daha çok bilgi ve içsel rehberlik etrafında şekillenir.



4. Ye'ûk (Ye'ûk) – Kali


Ye'ûk: Engelleyen, savaş gücü veya güçlü bir engelleyici olarak tasvir edilir. Bu figür, güçlü bir koruyucu ve bazen de engelleyici bir varlık olarak öne çıkar.


Kali: Kali, Hinduzminin yıkıcı, koruyucu ve ölüm tanrıçasıdır. Yıkım ve yeniden doğuş ile ilişkilidir. Kali, dünya düzenini sağlamak adına güçlü bir figürdür ve bazen şiddetle ilişkilendirilse de, aslında kozmik düzeni sağlamak için engelleyici bir güç işlevi görür.


Bağlantı: Ye'ûk ve Kali arasındaki ilişki, her iki figürün de güçlü ve koruyucu olmalarından kaynaklanır. Ye'ûk, düşmanları engelleyen bir figürken, Kali de dünyanın kötü güçlerine karşı yıkıcı bir rol oynar ve kozmik düzeni sağlamak için engelleri ortadan kaldırır. Her iki figür de şiddet ve güç ile ilişkilidir, ancak Kali daha çok kozmik bir yeniden doğuşu ifade eder.



5. Nesr (Nesr) – Parvati


Nesr: Zafer ve güç simgesidir. İnsanlara zafer ve kudret sağlar, aynı zamanda yüksekten bakış, güç ve hâkimiyet ile ilişkilidir.


Parvati: Parvati, güç, zafer ve bütünlük ile ilişkilendirilen bir tanrıçadır. Ayrıca, Shiva'nın eşi olarak, hem doğurganlık hem de güç simgeler.


Bağlantı: Nesr ve Parvati arasındaki ilişki, güç, zafer ve hâkimiyet üzerine kuruludur. Nesr, zaferi ve gücü simgelerken, Parvati de bu temalarla birlikte, kozmik düzeni sağlayan ve tüm varlıkları yücelten bir figürdür. Hem doğanın gücü hem de yüce zafer üzerine odaklanmışlardır.



Genel Değerlendirme


Nûh’un kavminin putları ve Hindu tanrıçaları arasında yapılan bu karşılaştırma, özellikle soyut kavramların ilahlaştırılması ve güç, koruma, doğurganlık ve zafer gibi temaların benzer şekilde işlenmesinin altını çizer. Hinduizm’deki tanrıçalar genellikle çok yönlüdür, güç ve doğurganlık gibi temalar, hem koruma hem de yaratıcı yıkım ile ilişkili olabilir. Nûh’un kavminin putları da insanların temel ihtiyaçları ve duygusal istekleriyle özdeşleşen figürler olarak, insan deneyimlerinin fiziksel ve manevi yönlerini sembolize etmektedir.


NUH KAÇ YIL YAŞADI ? 🔍

 

🔍 NUH KAÇ YIL YAŞADI ?

Nuh Nebi’nin Kavminin Arasında Kalma Süresi ve Uzun Ömür Vurgusu

 Ankebut Suresi 14. ayette Arapça olarak şöyle geçer:


 وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا نُوحًا إِلَىٰ قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلَّا خَمْسِينَ عَامًا فَأَخَذَهُمُ ٱلطُّوفَانُ وَهُمْ ظَٰلِمُونَ


Bu ayetin anlamı:

 "Andolsun, Nuh’u kavmine gönderdik. O da onların arasında, bin yılın elli yılı eksiği kadar kaldı. Sonunda onları tufan yakaladı; çünkü onlar zalim kimselerdi."

Şimdi bu ayetin içindeki sayı ve zaman kavramlarını kelime kelime inceleyelim:


1. أَلْفَ (elfe)

Bin demektir.

Rakam olarak: 1000


2. سَنَةٍ (senetin)

Yıl anlamına gelir.

Genellikle zorluk ve çile ile geçen uzun yıllar için kullanılır.


3. إِلَّا (illâ)

Hariç, dışında, eksik anlamındadır.

Burada "istisna ediliyor" yani: "1000 yıl hariç 50 yıl" yani 1000 yıl - 50 yıl = 950 yıl



4. خَمْسِينَ (hamsîne)

Elli demektir.

Rakam olarak: 50



5. عَامًا (‘âmen)

Bu da yıl anlamına gelir.

Ancak genellikle refah, huzur içinde geçen yıl anlamında kullanılır.


Kur’an’da Hz. Nuh’un kavminin içinde geçirdiği süre şöyle ifade edilir:

 “Andolsun, biz Nuh’u kavmine gönderdik. O, aralarında bin yıldan elli yıl eksik kaldı...”(Ankebut, 29/14)

Bu ayette geçen “bin yıldan elli yıl eksik ” ifadesi, sadece kronolojik bir bilgi değil, aynı zamanda sabrın, istikrarın ve ilahi mesajı tebliğ etme azminin sembolüdür. Burada asıl vurgu, zamanın çokluğundan ziyade Hz. Nuh’un bu süre boyunca kesintisiz mücadele vermesi üzerinedir.

Bu uzun ömür, peygamberlerin ümmetlerine olan merhametinin, sabrının ve Allah’ın lütfuyla desteklenen yaşantısının bir simgesi olabilir.

---


2. Yahudilerin Uzun Yaşama Arzusu ve Niyetin Değeri

Kur’an, Yahudilerin uzun yaşama arzularını şöyle bildirir:

 “(Ey Muhammed!) De ki: Eğer Allah katında ahiret yurdu, insanlardan başkasına ait olarak sadece size mahsussa, eğer doğru kimselerseniz ölümü temenni edin.”(Bakara, 2/94)

 “Fakat ellerinin önceden yapıp gönderdikleri (günahlar) yüzünden onu asla temenni etmezler. Allah, zalimleri hakkıyla bilendir.”(Bakara, 2/95)


 “Andolsun, onları insanların hayatı en çok seveni olarak bulursun. Müşriklerden bile daha hırslıdırlar. Onlardan her biri, bin yıl yaşamak ister; oysa uzun ömür, onu azaptan uzaklaştırmaz. Allah onların yapmakta olduklarını görendir.”(Bakara, 2/96)


Bu ayetler, Yahudilerin ve bazı diğer toplulukların uzun yaşamı arzuladıklarını, fakat bu arzunun takva veya kulluk gayesiyle değil, dünyaya bağlılık ve azaptan kaçınma niyetiyle olduğunu gösterir.

---

3. Karşılaştırmalı Yorum


Hz. Nuh’un uzun yaşamı, bir tebliğ ve sabır imtihanı, ilahi göreve adanmışlık örneğidir.


Yahudilerin uzun yaşama arzusu ise, dünyevî zevkler, kaçış psikolojisi ve ölüm korkusunun bir sonucudur.


Aynı “uzun ömür” motifi, niyet ve kullanım amacı bakımından tamamen zıt yönlerde gelişmiştir.

---

4. Niyetin Değerini Gösteren Mesaj


Kur’an’daki bu iki yaklaşım, önemli bir hakikati açığa çıkarır:

Zamanın çokluğu değil, onun nasıl değerlendirildiği önemlidir.


Hz. Nuh, uzun ömrünü imanla, mücadeleyle, sabırla değerlendirmiştir.

Yahudiler ise, uzun ömrü azaptan kaçmak ve dünyaya daha fazla bağlanmak için istemişlerdir.


---

Sonuç

Nuh nebi uzun süre kavminin içinde yaşamış, bunun 50 yılı tufan sonrası olduğudur.

Kur’an’da verilen bu örnekler, zamanın kendisinden çok, zamanın içeriğini, yani neye adandığını ön plana çıkarır.

Bu bakış açısıyla, insanın Allah’a yakınlığı; kaç yıl yaşadığından çok, o yaşamı ne uğruna harcadığı ile ölçülür.