Allah'ı Tekleyememe Hastalığı ⚠️
Zihinsel Üçleme:
Otorite Sapması
“Andolsun ki ‘Allah üçün üçüncüsüdür’ diyenler küfre girmiştir. Oysa tek bir ilâhtan başka ilâh yoktur.” (Maide 73)
Genellikle Hristiyan teolojisine bir reddiye olarak okunan Maide 73, aslında insanlık tarihinin en büyük illüzyonuna dikkat çeker: Otoritenin Bölünmesi. Kur’an’ın şirk uyarısı sadece taş heykellere tapınmakla ilgili değildir; asıl tehlike, zihindeki "referans merkezlerinin" çoğalmasıdır.
Teslis: Sayısal Bir Sembol mü, Yetkisel Bir Sapma mı?
Kur’an’ın reddettiği "üçleme", basit bir matematik problemi değildir. Bu, tek olan ilahî iradenin yanına "vazgeçilmez" ortaklar ekleme problemidir.
Tarihsel olarak "Baba-Oğul-Kutsal Ruh" şeklinde tezahür eden bu yapı, bugün modern dini algılarda isim değiştirerek varlığını sürdürmektedir.
İsimler değişse de mantık aynı kalır: Allah + X + Y.
Modern Dindarlıkta "Gizli" Teslis Yapıları
Geleneksel yapılar, Kur’an’ın tek başına "yetersiz" olduğu imajını oluşturarak, farkında olmadan zihinsel bir üçleme inşa ederler.
1. "Allah ve Nebisi" Söylemi: Tebliğden Hükme
Kur'an'da hüküm yetkisi kayıtsız şartsız Allah'ındır (Yusuf 40). Ancak pratik dindarlıkta nebi, "ikinci otorite" konumuna yükseltilir.
- İdeal Olan: Allah (Hüküm koyucu) → Nebi (Tebliğci/Örnek).
- Sapma Olan: Allah (İlke koyucu) + Nebi (Hüküm ortağı) + Rivayet (Bağlayıcı hukuk). Nebi’ye itaati, Kur’an’dan bağımsız bir yasama kaynağına dönüştürmek, otoriteyi parçalamaktır.
2. "Kur’an ve Hadis" Denklemi: Tamamlayıcılık Yanılgısı
Kur’an kendini ayrıntılı (En'am 114) ve eksiksiz (Maide 3) olarak tanımlarken; "Hadis olmadan Kur'an anlaşılmaz" demek, dolaylı olarak şu anlama gelir:
"Allah eksik bırakmıştır (hâşâ), beşerî rivayetler onu tamamlamıştır."
Bu söylem, vahyin yetkinliğine duyulan gizli bir güvensizliktir. Kur’an’ın yanına "zorunlu bir açıklayıcı" eklemek, zihinde ikinci bir ilah inşa etmektir.
3. "Kur’an ve Sünnet" İfadesindeki "Ve" Bağlacı
Sünnet, Kur’an’ın hayata izdüşümü olan ahlaki bir duruştur. Ancak mezhepsel dinde sünnet; yazılı, kodlanmış ve Kur’an’ın üzerine "hüküm iptal etme" (nesih) yetkisi dahi verilen bir yasalar bütününe dönüşür. Bu tablo, Maide 73'ün reddettiği bölünmenin birebir kopyasıdır:
- İlahî Kelam (Allah)
- Yazılı Metin (Kur'an)
- Bağlayıcı Yasa (Sünnet/Mezhep)
Şia ve Sünni Yapılarda Ortak Mantık: Aracı Otoriteler
Biçimler değişse de "aracı" ihtiyacı baki kalır:
- Şia’da: Allah + Kur’an + Masum İmam
- Sünnilikte: Allah + Kur’an + Sahih Hadis / Mezhep İmamı
Her iki yapıda da Kur'an, bireyin doğrudan muhatap olabileceği bir kitap olmaktan çıkarılır; mutlaka bir "yorum tekelinin" süzgecine ihtiyaç duyar. Oysa Kur'an, "kendisiyle uyarılsınlar diye" (En'am 19) tüm insanlığa inmiştir.
Tevhid: Büyük Bir Cesaret Sınavı
Asıl soru, kalplerin derinliğindedir: Öğretici olarak sadece Rabbinize güvenebiliyor musunuz?
Gerçek Tevhid şunları reddetmeyi gerektirir:
- Hükümde ortaklığı,
- Kaynakta çokluğu,
- Otoritede bölünmüşlüğü.
"Sadece Allah" ve "Sadece Kur'an" diyebilmek; yüzyılların alışkanlıklarını, kutsallaştırılmış insan figürlerini ve konforlu mezhep alanlarını terk etmeyi gerektirir. "Ve" bağlacı, çoğu zaman şirkin gizlendiği en konforlu limandır.
Sonuç olarak; Allah'ın dininde hiçbir "ek", hiçbir "istisna" ve hiçbir "ikinci kaynak" asıl olanın yerini tutamaz. Tevhid, "Allah birdir" deyip geçmek değil, O'nun yanındaki tüm "ve"leri hayatımızdan ve zihnimizden ayıklama sanatıdır.
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder