Bu Blogda Ara

meryem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
meryem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Haziran 2025 Perşembe

AYN HARFİ "idrak ve anlayış" عَ





"Ayn" Harfi: Görmenin Sesi mi, Körlüğün Derinliği mi?

“Ayn” Arapça’da göz anlamına gelir. Aynı zamanda kaynak, öz, zuhur, zihin, casus, hatta altın/gümüş cevheri anlamlarına da gelir. Yani bu harf:

Görmeyi başlatan bir kapı ve Derinlikleri açan bir delik gibi...

Ayn, görmeyi başlatan bir kapı gibidir; hakikatin ilk ışığını içine alan bir aralık. Aynı zamanda derinlikleri açan bir delik gibidir; görünenin altına inmeyi zorunlu kılar. Bir bakıma, Ayn sadece bir optik organı değil, aynı zamanda idrakin ve içsel görüşün de anahtarını temsil eder.


Kur’an’da “Ayn” Harfini Taşıyan Anahtar Kavramlar:

  1. ‘Ayn (عَيْن) – Göz
  2. ‘Ilm (عِلْم) – Bilgi
  3. ‘Adl (عَدْل) – Adalet
  4. ‘Azâb (عَذَاب) – Azap
  5. ‘Aynun câriya (عَيْنٌ جَارِيَة) – Akıp giden kaynak

Hepsi görmeye, bilinçlenmeye ya da anlamaya dair. Ancak işin çarpıcı yanı şu:

“Görmek” bu harf ile başlar, ama “görmemek” de…

Özellikle ‘Aynun câriya kavramı, cennetlerdeki akıp giden kaynakları ifade ederken, fiziksel bir su akışının ötesinde manevi bir akışı, ilahi lütfun sürekli tezahürünü de sembolize eder. Bu da "göz"ün aynı zamanda "kaynak" anlamını nasıl derinlemesine taşıdığını gösteren güçlü bir örnektir.


Ayn Harfinin Sûre Başındaki Tekil Kullanımı:

Meryem Suresi (19:1):

Kāf-Hā-Yā-‘Ayn-Ṣād

Ayn harfi burada kelime değil, bir işaret gibi durur. Sanki “Bak! Gözünü aç!” diyen bir zihinsel dürtü. Bu sûre ne anlatır? Meryem’in doğum sancısı, sesini duyan bir melek (ya da ruh), yere düşen hurma… Tüm olay bir gözlemin doğumunu andırır.

Ve ilginçtir ki bu sûre, en baştan itibaren:

Sessizlik,

İç ses,

Gözyaşı,

Tanrısal “görünmeyen müdahale” üzerine kuruludur.

Meryem Suresi’ndeki Zekeriya’nın işaret diliyle konuşması, Meryem’in susması gibi detaylar, gerçek görmenin sadece gözlerle değil, aynı zamanda içsel bir dinleme ve sessiz bir idrakle de gerçekleştiğini gösterir. Ayn harfi burada, fiziksel gözün ötesinde bir sezgisel idrakin ve ilahi işaretleri okuyabilme yeteneğinin sembolü olarak yorumlanabilir.

Ayn, burada bir çift yönlü ayna gibi: Sen mi görüyorsun, yoksa seni mi izliyorlar?

Bu bağlamda, "Seni mi izliyorlar?" sorusu, Kur'an'da "Allah size basîr'dir (görendir)" gibi ayetlerle desteklenir. Bu, sadece fiziksel bir gözlemden ziyade, her an ve her yerde mevcut olan ilahi bir şuurun varlığına dikkat çeker. "İnsan gözle bakar, Allah kalbe bakar" ifadesi ise Ayn harfinin temsil ettiği yüzeydeki görme ile içsel idrak arasındaki farkı vurgulamak için mükemmel bir bağlam sunar.


Biçimsel Olarak "Ayn" Harfi:

Harfin çizimi bir göz küresine benzer.

Ortası boştur: Görülen her şey aslında eksik bir algıdır.

Harf, sesi “boğazın derininden” çıkarır. Yani göz ile ilgili olan bu harf, boğazdan doğar. Sanki Kur’an der ki:

"Gerçek görme, duymakla ve söylemekle başlar."

Bu durum, aynı zamanda sessizliğin ve derin dinlemenin önemine de işaret eder; çünkü gerçek idrak, çoğu zaman sessiz bir içselleşmeyle başlar.


Kur’an’ın Derin Vurgusu:

“Onların kalpleri vardır, ama anlamazlar; gözleri vardır, ama görmezler.” (A’râf 179)

Bu “görmeyen göz” harfiyle başlayan ‘ayn kelimesinin ironisidir. Yani Kur’an, ayn harfini sadece “görmek” için değil, kendini kandıran bilincin gözünü açmak için kullanır. "Ayn" harfi burada, sadece bir organı değil, farkındalığın kendisini sembolize eder. Bu ayet, "kalpleri vardır ama anlamazlar" ifadesiyle, Ayn'ın sadece dışa dönük bir görüş değil, aynı zamanda içsel bir idrak ve anlayış gerektirdiğini vurgular.


Kısaca:

Ayn, bakış değil, farkındalıktır. Ayn, surette değil, derinlikte çalışır. Ve her “göz” açık sanılsa da aslında içsel bir perdeyle örtülüdür.

18 Haziran 2025 Çarşamba

ALİ İMRAN SURESİ "ayıklama planı" 🌪️












🌪️ 1. Savaş'ın kaybı bir ‘ceza’ değil, bir ‘arındırma’

"Allah, içinizden iman edenleri ayırıp ortaya çıkarmak ve sabredenleri belirginleştirmek için böyle yaptı."
(Âl-i İmrân 3:140–142)

🔎 Şaşırtıcı nokta: Savaşın yenilgisi Allah’ın bir gazabı değil, ayıklama planıdır. Kaybedenler değil, ayıklananlar kazançlı çıkmıştır. Zorluklar, iman iddiasının doğruluğunu test etmek içindir.


🧬 2. Hz. Meryem’in doğumu dua ile planlanmıştı

"Onu doğurunca dedi ki: 'Rabbim! Onu kız doğurdum.' Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilmektedir... ‘Ben onu Meryem diye adlandırdım.'"
(Âl-i İmrân 3:36)

🔎 Şaşırtıcı nokta: Kadın olduğu için “daha az değerli” sanılan bir bebek, aslında Allah’ın doğrudan desteklediği bir “proje”dir. Ve bu, kadın üzerinden gelen bir kurtarıcı planın ilk adımıdır.


🧠 3. Kitap ehlinden bazıları gerçeği gördü ve sakladı

"Kitap ehlinden bir grup, Allah’ın kitabını okudukları halde, onu bilmedikleri gibi gösterirler."
(Âl-i İmrân 3:78)

🔎 Şaşırtıcı nokta: Dinî bilgiyi elinde tutanlar, bilinçli olarak metni çarpıtabiliyorlar. Allah, bu manipülasyonu doğrudan ifşa eder. Yani sadece “kitaba sahip olmak” yetmez, onu dürüstçe okumak gerekir.


📚 4. Kur’an’da açık ve örtük ayetler bir sınav aracıdır

"Onda hem muhkem (açık) ayetler vardır ki kitabın esasıdır, hem de müteşabih (örtük, benzeşen) ayetler..."
(Âl-i İmrân 3:7)

🔎 Şaşırtıcı nokta: Kur’an’da açık hükümler kadar, yorumlanması zor ayetler de kasıtlı olarak bulunur. Neden? “Kalbi eğri olanlar” bunların peşine düşer. Bu, bir bilinç testidir!


🧩 5. İnsanlar dua ederken en çok ‘sebât’ istemelidir

"Rabbimiz! Kalplerimizi eğriltme… Bize katından bir rahmet ver."
(Âl-i İmrân 3:8)

🔎 Şaşırtıcı nokta: Bilgiden sonra sapma mümkündür. Bu yüzden en büyük dua: “Saptırılmamak” için Allah’tan istikamet dilemektir. En çok sapmayı yaşayanlar, en çok bilgisi olanlardır.


🕊️ 6. İslam’ın özü: Teslimiyet + Denge

"Kim İslam’dan başka bir din ararsa ondan kabul edilmeyecektir."
(Âl-i İmrân 3:85)

🔎 Şaşırtıcı nokta: Buradaki “İslam” bir sistemin adı değil, Allah’a tam teslimiyetin adıdır. Bu ayet, tüm elçilerin aynı mesajı getirdiğini ve hakikatin evrenselliğini ilan eder.


🛡️ 7. Savaş bile adaletli olmalı

"Bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe itmesin..."
(Âl-i İmrân 3:8, bağlantılı olarak Maide 8)

🔎 Şaşırtıcı nokta: Düşmanla bile savaşta adalet sınırı çiziliyor. Duygularla değil, ilkelerle hareket etme emri var.


👑 8. Hz. İsa’nın doğumu Hz. Âdem gibidir

"Allah katında İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Onu topraktan yarattı, sonra 'ol' dedi, o da oldu."
(Âl-i İmrân 3:59)

🔎 Şaşırtıcı nokta: Mucizevi doğum Tanrılaştırma sebebi değil, Allah’ın yaratma kudretinin delilidir. İsa da, Âdem gibi bir emirle yaratılmıştır. Doğaüstülük, ilahlık anlamına gelmez.


17 Haziran 2025 Salı

MERYEM SURESİ “bilinç dönüşüm evreleri ”


Meryem Suresi, klasik anlatıların ötesinde, simgelerle örülü, psikolojik ve bilinçsel boyutlar taşıyan, derin bir varoluş anlatısıdır


🪷 1. “Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd” (19:1) – Bilinç Kapısının Şifresi

Surenin başındaki hurûf-u mukattaa, sadece ses değil, bilinç çözülmesinin sembolleridir.

  • Kâf: Kudretin kaynağı – varoluşun özü.

  • : Hâl, iç halin ilahi sesle teması.

  • : Yakarış, çağrı, bir arzu.

  • Ayn: Görüş – iç göz, sezgi.

  • Sâd: Sabır, sır, sadâkat.

Yani bu beş harf, Hz. Zekeriyya’nın duası gibi, bir bilinç uyanışının içsel formülüdür. Her harf bir psikolojik eşik.


👶 2. Zekeriyya'nın Duası – Biçimsizlikten Umuda (19:2–11)

Yaşlılık = Umudun bittiği yer değil; benliğin kabuğunun çatladığı yerdir.
“Kemiklerim zayıfladı, başım bembeyaz parladı” (19:4) derken aslında fizik değil, içsel çözülmeden sonra gelen doğurganlıktan bahseder.

  • Hz. Yahyâ: Doğaüstü değil; inkârın ortasında yeniden doğan içsel ses.

  • Ve ona “ismi daha önce kimseye verilmemiştir” denmesi: yepyeni bir bilinç türü!


🪻 3. Meryem – Yalnızlık, Doğum ve Bilinç Devrimi (19:16–36)

Meryem’in yalnızlığı toplumdan değil, benlikten soyutlanma hâlidir.

“Ruhumuzu gönderdik… ona düzgün bir insan şeklinde göründü” (19:17)
Cebrail bir melek değil, insan bilincine gelen sezgi ışığıdır.

“Keşke bundan önce ölseydim…” (19:23)
İçsel doğumun sancısıdır bu. Bu doğum, fiziksel değil bilinçsel devrimdir.
İsa’nın “beşikte konuşması”, çocukken bilinçle konuşan bir zuhur bilincidir:
“Ben Allah’ın kuluyum… bana kitap verdi” (19:30)
Yani o doğuştan, bilinçle konuşan iç hakikattir.


🕯️ 4. Ateş, Azap, Rahmet – Tüm Bunlar Nerede Oluyor?

Cehennem, dışsal değil.

“İçinizden hiç kimse yoktur ki oraya uğramasın.” (19:71)
Cehennemden geçmek = benliğin erimesi, arınma süreci.

Ama dikkat:

“Sonra biz takvâ sahiplerini kurtarırız.”
Kurtuluş, dıştan değil, niyetten ve içtenlikten gelir.


📜 5. Süreçsel Peygamberlik – Devrimsel Bir Hat

Meryem Suresi, kronolojik değil, bilinçsel bir gelişim çizgisidir:

  1. Zekeriyya – Yakaran bilinç

  2. Meryem – Arınan rahim

  3. İsa – Konuşan hakikat

  4. İbrahim – Putları kıran tevhid

  5. Musa – Korkularla yüzleşen özgürlük

  6. İsmail – Sözün adamı

  7. İdris – Bilincin katına yükseliş

Bu isimler, bir bireyin bilinç dönüşüm evreleri gibi sıralanır.


😲 Sure Neden Meryem Adını Taşır?

Çünkü Meryem, saf rahimdir. Rahim, bilinçte hakikatin ilk doğduğu yerdir.
Ve Kur’an’da adıyla anılan tek kadın, çünkü bu isim bir tür değil, bir aşamadır.
Meryem, benliksiz bir "hiçlik" halinden, ilahi sesi doğuran “rahim bilince” geçiştir.

30 Mayıs 2025 Cuma

Meryem Suresi dramatik ve anlam örgüsü


Meryem Suresi, Kur’an’daki en yoğun duygusal ve kavramsal derinliğe sahip surelerden biridir. Sadece Meryem değil, birçok peygamberin kıssası yer alır ve bunlar şaşırtıcı bir şiirsel, dramatik ve anlam örgüsüyle sunulur.



8 Mayıs 2025 Perşembe

İSA NEBİNİN DOĞUM VAKTİ 🕔

🕔 İSA NEBİNİN DOĞUM VAKTİ


Kur’ân-ı Kerîm’de, Hz. Meryem’in doğum sancısı sırasında hurma dalını sallaması ve üzerine taze hurmaların dökülmesi emredilir. Bu olay, hem ilahi bir mucizeyi hem de dönemin mevsimsel koşullarını yansıtır.

🌴 Hurmanın Olgunlaşma Süreci

Hurma meyvesi, çiçeklenmeden itibaren birkaç aşamadan geçerek olgunlaşır:

  1. Hababuk: Döllenmeden sonraki ilk evredir; meyve küçük ve acıdır.

  2. Balah: Meyve büyür, rengi yeşildir ve tadı hâlâ acıdır.

  3. Büsr: Meyve yavaş yavaş tatlanmaya başlar; rengi değişir.

  4. Rutab: Meyve yumuşar ve tatlılaşır; tam olgunluk evresidir.

Bu evreler genellikle Temmuz ortalarından Ağustos ortalarına kadar sürer.

📅 Hurmanın Hasat Zamanı

Hurma meyvesi, türüne ve yetiştiği bölgeye bağlı olarak genellikle Eylül ve Ekim aylarında hasat edilir. 

📖 Kur’an’da Hurma ve Doğum Zamanı

Kur’an’da, Hz. Meryem’in doğum sancısı sırasında hurma dalını sallaması ve üzerine taze hurmaların dökülmesi emredilir:

“Hurma dalını kendine doğru silkele ki, üzerine taze, olgun hurmalar dökülsün.”
— Meryem, 19:25

Bu ayet, Hz. İsa’nın doğumunun, hurmaların olgunlaştığı Temmuz sonu ile Ekim başı arasındaki dönemde gerçekleştiğini ima eder.

Kur’an’daki anlatım, hem ilahi bir mucizeyi hem de dönemin mevsimsel koşullarını yansıtır. Hurma meyvesinin olgunlaşma dönemine dair bilgiler, Hz. İsa’nın doğum zamanının yaz sonu ile sonbahar başı arasında olduğunu düşündürmektedir.

    4 Mayıs 2025 Pazar

    KONUŞMAMA ORUCU 😖

    😖 KONUŞMAMA ORUCU

     

    Kur’an’da oruç ibadeti genellikle yeme-içme ve cinsellikten uzak durma anlamında ele alınsa da, bazı kıssalarda "konuşmama" şeklinde bir suskunluk orucuna da yer verilir. Bu çalışma, Hz. Meryem (Meryem, 19:26) ve Hz. Zekeriya (Meryem, 19:10; Âl-i İmrân, 3:41) kıssalarındaki “konuşmama orucu”nu Kur’an bağlamında kavramsal, işlevsel ve simgesel boyutlarıyla ele almakta, bunun ilahi iletişim, içsel tefekkür ve toplumsal bir tutum olarak ne anlam ifade ettiğine bakalım.

     

    ---

    1. Giriş: Oruç Kavramı ve Çeşitliliği

    Kur’an’da oruç ibadeti genel olarak “savm” (صَوْم) ve “sıyâm” (صِيَام) kavramlarıyla ifade edilir (bkz. Bakara, 2:183-187). Ancak orucun sadece bedensel açlıkla sınırlı bir ibadet olmadığı, farklı bağlamlarda farklı biçimlerde tezahür ettiği de görülür. Bu bağlamda, konuşmama orucu (savm/sukut) da Kur’an’da özel ve dikkat çekici bir biçimde yer alır.


    ---

    2. Zekeriya’nın Konuşmama Orucu

    Hz. Zekeriya, yaşlılık döneminde çocuk sahibi olacağı müjdesini alır. Bu olağanüstü durum karşısında bir işaret ister ve Rabbinden aldığı işaret şu olur:

    > "Dedi ki: ‘Rabbim, bana bir işaret ver.’ (Allah) dedi ki: ‘Senin işaretin, sapasağlam olduğun halde üç gün insanlarla konuşmamandır.’" (Âl-i İmrân, 3:41; ayrıca bkz. Meryem, 19:10)



    Zekeriya’nın konuşmaması, fiziksel bir hastalık sonucu değil, ilahi bir işaret sonucu bilinçli bir suskunluktur. Bu durum bir tür "oruç" olarak sunulur. Zekeriya, kavmini sessizlik içinde tesbih etmeye ve Allah’ı yüceltmeye çağırır:

    > "Sabah akşam Rabbini çokça an." (Âl-i İmrân, 3:41)



    Bu ayet, konuşmama orucunun aslında bir tefekkür, içsel yoğunlaşma ve ilahi sürece teslimiyet hali olduğunu gösterir.


    ---

    3. Meryem’in Konuşmama Orucu

    Hz. Meryem, oğlunu (İsa’yı) mucizevi bir biçimde dünyaya getirdikten sonra, topluma açıklama yapmayacağını, sadece işaret edeceğini belirtir. Bu durum Kur’an’da şöyle anlatılır:

    > "Eğer bir insan görürsen de ki: 'Ben Rahmân'a oruç adadım, bu yüzden bugün hiçbir insanla konuşmayacağım.'" (Meryem, 19:26)



    Burada geçen “oruç” (savm), doğrudan konuşmama ile ilişkilendirilmiştir. Bu ayet, orucun sadece bedensel değil, aynı zamanda sözsel ve zihinsel bir uzaklaşma biçimi de olabileceğini gösterir. Meryem’in suskunluğu bir protesto, bir koruma ve bir teslimiyet hâlidir. Konuşmama tercihi, İsa’nın doğumu gibi mucizevi bir olayın açıklamasını Allah’ın kendisinin yapmasına bırakmak anlamına gelir.


    ---

    4. Konuşmama Orucu: Anlam ve İşlev

    Kur’an’daki bu iki örnek, konuşmama orucunun şu işlevleri olduğunu gösterir:

    İlahi müdahalenin alanını açmak: Zekeriya da Meryem de kendi durumlarını açıklamayıp susarak, açıklamayı Allah’a bırakırlar. Bu, bir tür tevhidî duruştur.

    Tefekkür ve içsel yoğunlaşma: Konuşmama, kişinin düşünsel ve ruhsal dünyasına dönerek Allah ile olan bağını güçlendirmesi için bir fırsattır.

    Toplumsal iffet ve vakar: Meryem örneğinde görüldüğü üzere, toplum karşısında iffetli ve vakar dolu bir duruş sergilemenin bir yolu da suskunluktur.

    İletişimin sembolik askıya alınışı: Zekeriya’nın durumu, olağan iletişimin kesilmesiyle birlikte olağanüstü bir sürecin başladığını gösterir.



    ---

    5. Sonuç

    Konuşmama orucu, Kur’an’da sınırlı bağlamda geçse de derin anlamlar taşır. Hz. Meryem ve Hz. Zekeriya örnekleri, orucun yalnızca bedensel değil, aynı zamanda sözsel, zihinsel ve tefekküre dayalı bir yönü olduğunu ortaya koyar. Bu oruç biçimi, bireyin ilahi sürece katılımını bilinçli bir şekilde sessizlikle ifade etmesidir. Bu yönüyle, Kur’an’daki konuşmama orucu kavramı, orucun özündeki "nefsanî arzulara karşı direnme" ilkesinin sessel bir tezahürü olarak değerlendirilebilir.


    ---


    KONUŞMAMA 2 Psikolojik Perspektif 😖

    😖 KONUŞMAMA 2 Psikolojik Perspektif

    ---

    1. Psikolojik Perspektif: Sessizliğin Zihinsel Arınma İşlevi

    Modern psikolojiye göre, konuşmama ve sessizlik, bireyin içsel dünyasıyla yüzleşmesini kolaylaştırır. Sürekli konuşmak, zihni dışa bağlar; sessizlik ise farkındalığı içe çeker. Özellikle “mindfulness” (bilinçli farkındalık) temelli terapilerde, sessizlik uygulamaları zihinsel arınma amacıyla önerilir.

    Meryem örneğinde görülen konuşmama, doğum gibi fiziksel ve ruhsal olarak sarsıcı bir olaydan sonra travma sonrası içsel düzeni yeniden kurma girişimi olarak da yorumlanabilir.

    Zekeriya örneği ise, beklenmedik bir mucize karşısında “düşünmeden konuşma” refleksini baskılamak ve tepkisel değil bilinçli bir duruş sergilemek açısından değerlidir.


    Psikolojik çıkarım: Sessizlik, duygusal dengeyi yeniden kurmak için kullanılan doğal bir savunma ve uyum mekanizmasıdır.


    ---

    2. Nörolojik Perspektif: Dilin Askıya Alınması ve Beyin Dinlenmesi

    Nörolojik açıdan konuşmak, beynin prefrontal korteks, Broca ve Wernicke alanlarını etkin şekilde kullanmasını gerektirir. Ancak konuşma kesildiğinde, bu merkezlerin yükü azalır ve beyin, varsayılan mod ağı (default mode network) denen sistemle kendilik farkındalığına geçer.

    Sessizlik dönemlerinde beyin, dış dünyadan ziyade içsel düşünce, geçmiş anılar, benlik ve anlam arayışı gibi süreçleri işler.

    Meryem ve Zekeriya gibi peygamberî figürlerin, böyle bir suskunluk sürecinde ilahi mesajı içselleştirmeye daha hazır hâle gelmeleri mümkündür.


    Nörolojik çıkarım: Konuşmama, beynin tefekkür ve yüksek bilişsel farkındalık moduna geçmesini kolaylaştırır.


    ---

    3. Bilinç Kuramları: Sessizlik ve Öznel Farkındalık

    Bilinç felsefesi açısından sessizlik, sadece dışsal bir eylemsizlik değil, öznel deneyimin yoğunlaşmasıdır. Konuştuğumuzda, anlam dışarı akar; sustuğumuzda, anlam içeri çöker.

    Meryem’in susması, onun sadece toplumla değil, kendisiyle de yüzleştiği, benliğini ilahi mesajla hizaladığı bir bilinç sürecidir.

    Bu durum, "içsel tanıklık" olarak bilinen metabilişsel bir konumlanmaya işaret eder.


    Örneğin, Jean-Paul Sartre ve Martin Heidegger gibi filozoflar, sessizliği “varoluşun yankısı” olarak tanımlar. Meryem ve Zekeriya'nın suskunluğu, işte bu yankıyı dinlemeye benzer.

    Felsefi çıkarım: Sessizlik, insanın kendi varoluşunu duyumsadığı bir farkındalık alanı açar.


    ---

    4. Modern Terapötik Uygulamalar: “Sessizlik Detoksu”

    Günümüzde birçok terapist ve eğitimci, “konuşmama inzivası” gibi pratiklerle bireylere içsel durgunluk kazandırmaya çalışır. Budist gelenekteki Vipassana meditasyonları, günlerce konuşmadan kalmayı esas alır ve bu süre zarfında zihinsel berraklık ve şefkat geliştiği gözlemlenir.

    Kur’an’daki konuşmama orucu da bu anlamda bir “nübüvvet temelli sessizlik detoksu” olarak görülebilir: Allah’ın kelâmını içte yankılatan, dış kelimeleri susturan bir ruhsal hizalanma.


    ---

    Sonuç: Kur’anî Sessizlik, Zihinsel Tevhiddir

    Kur’an’da geçen konuşmama orucu, modern psikoloji ve nörobilimle uyumlu olarak:

    Ruhsal dengeyi sağlar,

    Düşünsel derinliği artırır,

    Benlik farkındalığını yükseltir,

    İlahi kelâmın yankısını netleştirir.


    Bu yönüyle Kur’an’daki sessizlik, sadece bir davranış değil, zihinsel ve ontolojik bir tevhid pratiği olarak anlaşılabilir: Sözün sahibi Allah’tır; kul susarak bunu kabul eder.


    ---