Bu Blogda Ara

Zümer 4 tefsir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Zümer 4 tefsir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mayıs 2025 Pazar

SEÇMEDİ ! Şefaat İnancının Yıkımı 🎖

🎖SEÇMEDİ ! Şefaat İnancının Yıkımı


ZÜMER 4. AYET BAĞLAMINDA ŞEFAAT İNANCINDAKİ “İZİN” ALGISININ TEVHİD MERKEZLİ ELEŞTİRİSİ


Kur’an’ın temel ilkesi olan tevhid (birlik), yalnızca Allah’ın zatında değil, hükümranlık, tasarruf ve şefaat gibi alanlarda da hiçbir ortağı olmamasını gerektirir. Buna rağmen, tarih boyunca çeşitli dini anlayışlar Allah’a yakın addedilen bazı kulların “aracı” ya da “şefaatçi” olarak rol üstlenebileceğini savunmuştur. Bu anlayış, Kur’an’da geçen "Allah’ın izin verdiği kimseler" ifadesiyle meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Bu makale, Zümer Suresi 4. ayetin anlatım üslubunu merkez alarak, bu “izin” algısının aslında Kur’an’ın tevhid anlayışıyla çeliştiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.


1. Zümer 4. Ayetin Anlatım Üslubu: Retorik Reddiye


Zümer 4. ayet şöyledir:


> “Eğer Allah bir çocuk edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi. Ama o, yücedir! O, bir olan ve her şeye egemen olan Allah’tır.”




Bu ayette, müşriklerin Allah’a çocuk isnadı (melekleri veya İsa’yı evlat edinmesi gibi) farazi olarak kabul edilip, ardından bu iddianın mantıksal zemini çökertilmektedir. Kur’an, böylece çok katmanlı bir reddiye kurar:


“Dileseydi seçerdi” diyerek, Allah’ın iradesinin sınırsızlığı ve mutlaklığı vurgulanır.


“Ama seçmedi” anlamında “Subhânahu” (yücedir) ifadesiyle, Allah’a bu tür isnatların yakıştırılamayacağı belirtilir.


Ardından gelen “el-Vâhid el-Kahhâr” sıfatları, O’nun birlik ve mutlak egemenliğini yeniden teyit eder.



Bu yapı, sadece çocuk isnadı değil, Allah’a ortak koşulan tüm aracılık düşüncelerine karşı retorik bir tokat işlevi görür.


2. Şefaat Ayetlerindeki “İzin” İfadesi


Kur’an’da geçen bazı ayetlerde, Allah’ın “izin verdiği” kimselerin şefaat edebileceği ifade edilir (örneğin: Bakara 255, Tâhâ 109, Sebe’ 23). Bu ayetler genellikle şöyle anlaşılır:

Allah bazılarına ayrıcalık tanımıştır, onlar Allah’ın nezdinde “yakın kullar”dır ve başkalarına şefaat edebilirler.


Ancak bu anlayışta ciddi bir sorun vardır:

Bu, Allah’ın hükümranlığında bir ikincil merci oluşturmakta ve tevhidi zedelemektedir.

Oysa aynı ayetlerde geçen “izin” ifadesi aslında aracılığı değil, aracılığın imkânsızlığını anlatmak için kullanılır.


> “Allah’ın izni olmadan kim şefaat edebilir?” (Bakara 2:255)

Bu ifade, izin verilmiş birini onaylamak değil, hiç kimsenin izin alamayacağını vurgulamak için bir retorik sorudur.




3. Zümer 4’ün Işığında “İzin”in Yorumu: Neden İzin Vermedi?


Zümer 4. ayetin mantığı şu şekildedir:


Eğer çocuk edinecek olsaydı, seçerdi.


Ama seçmedi. Çünkü bu, O’nun yüceliğiyle çelişir.



Bu mantığı şefaat bağlamına uyarladığımızda ortaya şu çıkar:


Eğer Allah, bazı kullarına aracılık izni verecek olsaydı, bunu zaten dilediğine verirdi.


Ama vermedi. Çünkü bu, O’nun mutlak birliğine ve egemenliğine aykırıdır.



Dolayısıyla "izin" meselesi, potansiyel bir ayrıcalık değil, asla gerçekleşmemiş ve gerçekleşmeyecek olan bir imkânın retorik çürütülmesidir.


4. Sonuç: Şefaatte Tevhid Üslubu ve Retoriği


Zümer 4. ayet, yalnızca çocuk isnadı bağlamında değil, tüm “ayrıcalıklı aracı” inançlarına karşı bir tevhid manifestosu gibidir. Kur’an’daki “izin” ifadeleri de, şefaatin sınırlı bir ayrıcalık değil, yok hükmünde bir iddia olduğunu vurgulamak içindir. Bu nedenle Kur’anî bağlamda şefaat, ancak Allah’ın bizzat gerçekleştireceği bir merhamet tecellisi olarak anlaşılabilir; aracı kişiler üzerinden değil.



---