Kayıtlar

kıssası etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Salih Nebimizin Portresi 🐪

Resim
  Salih kıssası bir hayvan mucizesi değil, bir uygarlık eleştirisidir. 🏛️🐫💥 🐪 1. Deve Mucizesi mi? Yoksa Sömürülen Doğanın Temsili mi? Kur’an’da "Salih’e bir deve verdik" denir. Ama dikkat: Bu "naqatullah" (Allah’ın dişi devesi) özel bir semboldür. 📖 Şu‘arâ 26/155:  "Bu bir Allah devesidir. Bırakın yeryüzünde yesin..." 👉 Deve burada: Tabiatın ortak kullanım hakkı Sömürülmemesi gereken bir kaynak Toplumun nimetleri tekelleştirmemesi gereken bir sınav olarak temsil edilir. Ama kavmi ne yaptı? 📖 Şems 91/13-14: "O en azgınları deveye saldırdı… ve onu öldürdüler." Yani: Sadece bir hayvan değil; doğaya, paylaşıma ve sınırlamaya olan saygı öldürüldü. 🧨 Bu, kapitalizme, servet tekeline, çevre felaketine yapılmış bir isyandır. --- 🏛️ 2. Salih’in Toplumu: Medeniyetin Çöküşü Kur’an’da Salih’in kavmi olan Semûd kavmi, sadece "kötü insanlar" değil; ileri bir uygarlığın sahipleridir. 📖 Şu‘arâ 26/149: "Vadilerde sanatla dağları yontanla...

KUR’AN’DA DUVARIN DİLİ 🧱

Resim
KUR’AN’DA DUVARIN DİLİ: YIKILMAYAN BİR ENGELİN ARDINDA NE VAR? (Mûsâ ve Allah’ın Rahmet Verdiği Kulun Kıssasındaki Duvarın Anlamı)  “Orada, yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. O kul, onu doğrulttu. Mûsâ: ‘İsteseydin buna karşılık bir ücret alırdın,’ dedi.” (el-Kehf, 18:77) --- 🧱 GİRİŞ: BİR DUVAR NİYE ÖNEMLİ OLSUN? Kur’an, Kehf Suresi’nde Mûsâ’nın “katımızdan kendisine rahmet verilmiş ve tarafımızdan bir bilgi öğretilmiş bir kul” ile yaptığı yolculuktan söz eder. Bu gizemli kul, Mûsâ’ya bazı olaylar üzerinden sabır ve anlayış dersi verir. Olaylardan biri de, yıkılmak üzere olan bir duvarın ücretsiz şekilde onarılmasıdır. Peki bu basit görünen duvar ne anlatır? --- 🔍 DUVAR = BİRİKİM, KORUMA VE VİCDAN Bu “duvar”, sadece fiziksel bir yapı değildir. Altında iki yetim çocuğa ait bir hazin (define) gizlidir. “Rahmet verilen kul”, bu duvarı yıkılmasın diye doğrultur. Çünkü duvar yıkılırsa, define açığa çıkacak ama çocuklar henüz buna hazır değildir. Bu olay, Kur’an’ın şu derin ilkesi...

Yunus ve Balkabağı 🐬

Resim
Yunus ve Balkabağı: Kur’ân’dan Çağrışımlar ve Derin Temsiller Kur’ân’da Hz. Yûnus’un kıssası kısa ama son derece yoğun sembollerle doludur. Özellikle Sâffât 139–148 ve Kalem 48–50 ayetlerinde bu kıssa geçer. Bu anlatımda geçen “balkabağı” (ya da Arapça ifadesiyle "yaqtīn") detayı, zahirde basit gibi görünse de, temsilî ve sembolik olarak birçok çağrışım taşır. Aşağıda bu kıssayı, Kur’ân’daki ifadelerle ve çağrışımlarıyla birlikte anlamaya çalışalım: --- 🌊 1. Kaçış ve Tevhid: Yunus’un Balıkla Yüzleşmesi “Balık sahibi (Yûnus) öfkeyle gitmişti ve kendisini sıkıntıya düşürmeyeceğimizi sanmıştı...” (Enbiyâ 21:87) Yûnus, halkının tepkisine dayanamayarak görev yerinden uzaklaşır. Bu kaçış, bir peygamber için hata sayılır. Kur’ân, Yunus’un bu hatayı fark edişini balığın karnındaki tevbe sahnesiyle anlatır: “Karanlıklar içinde, ‘Senden başka ilâh yoktur. Sen yücesin. Gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum’ diye nida etti.” (el-Enbiyâ 21:87) Bu dua, tevhidin özüdür. Yunus, karanlı...

Eyyûb Nebî Kıssası: Sabır, İmtihan ve İnsanın Direnci Üzerine Bir Tefekkür

Resim
1. Giriş Kur’an kıssaları, hakikatin sembollerle anlatıldığı, insanın içsel yolculuğuna dair işaretlerle doludur. Bu kıssalardan biri de Eyyûb Nebî'nin kıssasıdır. Sadece hastalıkla değil, mal, evlat ve eşle sınanmış bir insanın, derin bir sabır ve tevekkülle Rabbine yönelişi anlatılır. Bu kıssa; musibetin mahiyetine, sabrın anlamına ve insanın sınırlarının nerede başlayıp nerede bittiğine dair derin bir tefekkür alanı sunar. Eyyûb ismi Arapça'da "çokça dönüş yapan, tekrar tekrar Rabbine yönelen" anlamına gelir ki bu, kıssanın ruhunu özetler niteliktedir.

Mûsâ ve Yol Arkadaşı Kıssası 🌊

Resim
Mûsâ ve Yol Arkadaşı Kıssası Kur’an’da Kehf Suresi 60–82. ayetler arasında geçer. Bu anlatı, genellikle “Mûsâ ile Hızır” olarak bilinse de Kur’an bu ismi vermez; sadece “kulun kullarından bir kul” (18:65) olarak tanıtır. Bu anlatı, mecazî ve temsîlî yapısıyla klasik peygamber kıssalarından ayrılır. "Kutan çerçevesi" ifadesinden Kur’an’ın kendi bütünlüğü ve kavramsal sistematiği içerisinde anlamlandırmayı anlıyorsak (örneğin "yalnız Kur’an" yaklaşımıyla, mecaz-temsil eksenli okumalar), bu kıssa şu şekilde değerlendirilebilir:

SÜLEYMAN NEBİNİN CİNLERİ 👑

Resim
👑 SÜLEYMAN NEBİNİN CİNLERİ Kur'an’da özellikle Süleyman kıssasında cinler, onun için çalışıyorlar: Kaleler yapıyorlar, Heykeller işliyorlar, Havuzlar, kazanlar imal ediyorlar. Bu da şunu gösteriyor: Cinler burada teknik becerileri yüksek, dışarıdan (yabancı kültürlerden) gelen ustalar. 1. Kur'an'da "cin" kelimesi, temel anlamı itibariyle " örtülü, gizli, göz önünde olmayan " demektir. Yani bizim toplumumuza aşina olmadığımız, tanımadığımız insanlar. 2. Süleyman'a boyun eğdirilen cinler, teknik işlerde çalışıyorlar. Eğer cinler sadece metafizik varlıklar olsaydı, neden inşaat ustalığı, metal işçiliği, zanaatkârlık gibi işlerle uğraşsınlar? Burada, yabancı ustaların, uzman işçi sınıflarının kastedilmesi çok doğal gözüküyor. 3. Zanaat ve yabancılık birleşince: Farklı kültürden gelen, Teknik bilgi sahibi, Halk arasında "görünmeyen işleri" yapan uzman kişiler (örneğin ustalar, sanatçılar, mühendisler) anlamı çıkıyor. --- Şimdi bunu Neml 38-40...