Bağışlanma: Ümit ve Sorumluluk Dengesi
Kur’an Penceresinden Bağışlanma: Ümit ve Sorumluluk Dengesi
Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah, kendisini tanıtırken en çok vurguladığı sıfatların başında er-Rahmân (rahmeti her şeyi kuşatan) ve el-Gafûr (çokça bağışlayan) gelir.
Ancak Kur’an, Allah’ın bağışlamasını bir otomatik teminat olarak değil; samimi yönelişe karşılık verilen bir lütuf olarak sunar. Bu yaklaşım, mümini hem umutlu hem de sorumluluk sahibi kılar.
1. Sınırsız Rahmet ve Bağışlanma Müjdesi
Zümer Suresi 53. ayet, ilahi bağışlamanın kapsayıcılığını en açık şekilde ortaya koyar:
“De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Zümer, 39/53)
Bu ayet, Allah’ın bağışlama iradesinin sınır tanımadığını bildirir. Samimiyetle yönelen her kul için kapı açıktır. Ancak bu açıklık, sorumsuzluğa davet değil; dönüşe çağrıdır.
2. “Bağışlanmaya Değer” Bir Hayat Anlayışı
Kur’an’a göre bağışlanma, yalnızca sözlü bir talep değildir. O, insanın yönünü, niyetini ve eylemini kapsayan bütüncül bir dönüşümdür. Kur’an, bağışlanabilir bir hayatın temel ilkelerini açıkça belirler:
Tövbe ve Islah:
Pişmanlık tek başına yeterli değildir; yanlışın telafisi ve davranışın düzeltilmesi gerekir:
“Ancak tövbe edip hallerini düzeltenler ve gerçeği açıklayanlar başka; işte onların tövbesini kabul ederim.” (Bakara, 2/160)
İyilikle Kötülüğü Gidermek:
Bağışlanmayı dileyen kişi, hayatını iyiliklerle onarmakla yükümlüdür:
“Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir.” (Hûd, 11/114)
Allah’ın Sınırlarına Duyarlılık (Takva):
Bağışlanma ümidi, gevşeklik değil; bilinçli bir hassasiyet doğurmalıdır. Takva, bağışlanmanın zeminidir.
3. Korku ile Ümit Arasındaki İlahi Denge
Kur’an, mümini ne mutlak korkuya ne de sınırsız rehavete sürükler. Mümin, havf ve reca arasında bir denge içinde yaşar:
Amellerine güvenmez ama Allah’ın rahmetinden de ümidini kesmez.
Necm Suresi 32. ayet bu bilinci şöyle pekiştirir:
“…O, sizi en iyi bilendir. Öyleyse kendinizi temize çıkarmayın. O, sakınanı en iyi bilendir.” (Necm, 53/32)
Bu uyarı, bağışlanmayı garanti gören bir benlik algısını reddeder. İnsan, kendini değil; Allah’ın bilgisi ve adaleti karşısında konumunu esas almalıdır.
Sonuç
Kur’an öğretisine göre Allah’ın el-Gafûr sıfatı bir kaçış kapısı değil, bir sığınaktır. İlahi af; “Nasıl olsa bağışlanırım” diyerek sorumsuzca yaşayanlara değil, hata yapsa bile yönünü Allah’a çeviren, kendini düzeltmeye çalışan ve hayatını iman ile salih amel üzerine inşa edenlere yöneliktir.
Bağışlanma bir vaattir; ancak bu vaat, samimiyet, dönüş ve sorumluluk isteyen bir vaattir.
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder