Neye "Akif" Oluyoruz?
ʿÂkifûn
- karşısında durmak
- zihnen bağlanmak
- sürekli yönelmek
- terk edememek
İki Elin Ürettiği Putlar: Kime ve Neye "Akif" Oluyoruz?
İnsanlık tarihi boyunca "put" denilince akla hep aynı görüntü geldi: Tozlu raflarda duran veya tapınakları süsleyen taştan heykeller. Ancak Kur’an-ı Kerim’in putperestliğe (şirk) getirdiği eleştiri, bu görselin çok daha ötesindedir. Kur’an bize şunu fısıldar: Mesele taşın varlığı değil, insanın o nesne karşısındaki eğilişidir.
Gelin, "iki elin ürettiği" putları ve modern dünyada farkında olmadan içine düştüğümüz yanlış "akiflik" halini mercek altına alalım.
1. Esnâm: Kendi Ürettiğine Esir Olmak
Kur’an’da putlar için kullanılan “esnâm” kelimesi, ontolojik bir uyarı taşır. Bu kelime, doğada kendiliğinden var olanı değil; insanın iki eliyle (emeğiyle, aklıyla, kurgusuyla) şekillendirdiği şeyleri ifade eder.
Hz. İbrahim’in kavmine yönelttiği o sarsıcı soru bugün hala yankılanıyor:
“Kendi ellerinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?” (Sâffât, 95)
Burada sözü edilen "iki el", sadece fiziksel bir işçilik değildir. O iki el; Akıl + Emek, Tasarım + Uygulama, Gelenek + Yorumdur. İnsan, kendi zihninden veya emeğinden çıkanı bir "araç" olmaktan çıkarıp "amaç" haline getirdiği an, kendi modern putunu yontmaya başlamış demektir.
2. "Akif Olmak": Zihnin Kimin Huzurunda?
Kur’an’ın şirki tanımlarken kullandığı en kilit kavramlardan biri **“akif olmak”**tır (ʿâkifûn). Hz. İbrahim, putların önünde eğilenlere "Siz onlara akif olduğunuz bu temsiller nedir?" (Enbiyâ, 52) diye sorarken aslında bir bağımlılığı deşifre ediyordu.
Akiflik nedir?
- Bir şeye zihnen çakılıp kalmaktır.
- Onu terk etmeyi hayal bile edememektir.
- Hayatın tüm akışını ona göre hizalamaktır.
Kur’an’ın tevhidi, akifliğin yalnızca Allah’a olacağını söyler. Allah’ın yanında; bir sisteme, bir lidere veya bir ideolojiye bu denli sıkı sıkıya bağlanmak, zihinsel bir putperestliktir.
3. Modern Putlar: Dokunulmaz Kılınan Her Şey
Şirk, çoğu zaman Allah’ı inkâr etmek değildir; O’na ortak koşmaktır. Günümüzde "iki elin ürettiği" esnâm; bazen bir mezhep yorumu, bazen bir liderin mutlak sözü, bazen de "atalardan kalma" sorgulanmayan bir gelenektir.
Yusuf Suresi 106. ayet bu durumu şöyle özetler:
"Onların çoğu Allah’a iman ederler; ama şirk koşmadan iman etmezler."
Bu, "ortaklı bir iman" modelidir. Allah vardır ama hayattaki son kararı o vermez. Son karar; gelenekte, otoritede veya nefsin ürettiği kurallardadır.
4. İbrahimî Tavır: Nesneyi Değil, Dokunulmazlığı Yıkmak
Hz. İbrahim’in putları kırması bir yıkım değil, bir bilinç inşasıydı. Putları kırıp baltayı en büyüğüne asarak, "Sorun bakalım konuşabiliyorlarsa" dediğinde, aslında şunu gösteriyordu:
- Cevap veremeyen otorite olamaz.
- İnsanı özgürleştirmeyen, sadece kısıtlayan yapılar ilah olamaz.
- Put kırmak; taşı parçalamak değil, zihindeki dokunulmazlık zırhını parçalamaktır.
Kimin Sözü Seni Bağlar?
Tevhid, bir özgürlük ilanıdır. İnsanın kendi elleriyle (aklıyla, kurgusuyla, geleneğiyle) ürettiği hiçbir yapı, Allah’ın hükmünün önüne geçemez.
Bugün kendimize şu dürüst soruları sormalıyız:
- Ben kimin karşısında "akif" duruyorum?
- Sorgulayamadığım, terk edemediğim hangi "iki el ürünü" putlarım var?
- Hayatımın belirleyicisi yalnızca Allah mı, yoksa "Allah + başkaları" mı?
Unutmayın; Hüküm yalnızca Allah’ındır. Ve O’nun hükmünün olduğu bir gönülde, insan yapımı hiçbir otoriteye yer yoktur.
Modern Dünyada Şirkin Görünmez Yüzleri: Zihinsel Putlar ve Yeni "Akiflik" Alanları
Yukarıdaki bölümde, putun sadece bir taş parçası değil, insanın "iki eliyle ürettiği" ve karşısında "akif" olduğu her türlü değer olduğunu konuşmuştuk.
Peki, antik dönemlerdeki heykellerin yerini bugün neler aldı? Şirk, modern dünyada kendine nasıl bir maske buldu?
Bugün putlar artık tapınaklarda değil; ekranlarda, kitaplarda, ideolojilerde ve "dokunulmaz" kabul ettiğimiz sosyal kabullerde yaşıyor. İşte modern insanın farkında olmadan "akif" olduğu yeni merkezler:
1. İdeolojik Fanatizm: "Kutsal" İzmler
Modern insan, bir ideolojiye veya siyasi görüşe bağlandığında, bazen bu görüşü vahyin ve mutlak hakikatin üzerine çıkarır. Eğer bir fikir; hatasız kabul ediliyor, ayetlerle çelişse dahi savunuluyor ve hayatın yegane ölçüsü haline getiriliyorsa, o ideoloji artık bir "esnâm" (insan yapımı put) haline gelmiştir.
Soru: İnandığım fikirler Kur’an’ın adaletiyle çeliştiğinde, hangisini terk edebiliyorum?
2. Kişi Kültü ve "Lider" Putu
İnsanın en büyük zaaflarından biri, bir faniyi "kutsallaştırmaktır". Bir lideri, bir hocayı veya bir figürü "hata yapmaz" görmek, onun sözünü mutlak hakikat kabul etmek modern bir akiflik biçimidir. Kur'an, peygamberlerin dahi "beşer" (insan) olduğunun altını çizerken, bizler bugün kendi ellerimizle "eleştirilemez" insanlar üretiyoruz.
3. "Atalar Dini"nin Modern Yüzü: Sosyal Onay
Kur’an’ın en çok eleştirdiği zihin yapısı: "Biz atalarımızı bu yol üzere bulduk" (Zuhruf, 23) diyen muhafazakârlıktır. Bugün bu durum, "El alem ne der?" putuna dönüşmüş durumda. Allah’ın rızasından ziyade toplumun onayını, moda akımlarını veya çevre baskısını merkeze alarak yaşamak, Allah’ın yanında başka otoriteleri ortak koşmaktır.
4. Konfor ve Tüketim Putu: "Nefsi İlah Edinmek"
Furkan Suresi 43. ayet sarsıcı bir soru sorar: "Kendi arzusunu (hevasını) ilah edineni gördün mü?" Modern dünyada tüketim hırsı, daha fazla konfor arayışı ve bitmek bilmeyen "istekler", insanı Allah’a kul olmaktan çıkarıp nefsinin kölesi haline getirebilir. Eğer bir alışkanlık veya bir yaşam tarzı bizi Allah’ın emirlerinden alıkoyuyorsa, orada sessiz bir put yükseliyor demektir.
5. Put Kırmak: Zihinsel Bir Kurtuluş
Hz. İbrahim'in baltası, bugün bizim eleştirel aklımız ve tefekkürümüzdür. Putları kırmak;
- Sorgulanamaz denen yapıları sorgulamakla,
- Allah’tan başka kimsenin mutlak otorite olmadığını haykırmakla,
- Kendi ellerimizle (aklımızla) ürettiğimiz yorumları dinin aslı gibi görmekten vazgeçmekle mümkündür.
Sonuç: Tevhid Özgürleştirir
Şirk insanı kendi ürettiklerine köle ederken, Tevhid sadece Allah’a bağlayarak tüm dünyadan özgürleştirir. Allah’a "akif" olan bir gönül, hiçbir insani otoritenin önünde tamahla eğilmez.
Kendimize Not:
İki elimizle yonttuğumuz "hatasız" yapılarımızdan, "eleştirilemez" liderlerimizden ve "vazgeçilemez" alışkanlıklarımızdan arınmadıkça, tam manasıyla Tevhid'e ulaşmak mümkün olmayacaktır.
"Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O’nundur. Din de daima O’na aittir. Öyleyken Allah’tan başkasından mı korkuyorsunuz?" (Nahl, 52)
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder