Bu Blogda Ara

İSLAM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İSLAM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Haziran 2025 Perşembe

Kur’an’dan Dersler Çıkarmak -1 💫


Vahiyden Hayata Yolculuk

Kur’an, yalnızca geçmişte inmiş bir kitap değil; her çağın insanına seslenen, diriltici bir hitaptır. Onun amacı, hayatı sadece düzenlemek değil, insanı dönüştürmek ve yeryüzünde adaletin, merhametin ve bilincin taşıyıcısı kılmaktır. Kuran’dan ders çıkarmak; yüzeydeki lafzı okumak değil, o lafzın ardındaki anlam evrenine nüfuz ederek kendi iç dünyamızı, toplumsal gerçekliği ve evrensel ilkeleri yeniden görmek demektir.




1. Kur’an, Bir Hikmet Kitabıdır

Kur’an, yalnızca hukukî emirlerle sınırlı bir metin değildir. O, *“kitâbun hakîm”*dir; yani her ayeti yerli yerinde ve derin anlamlıdır (Yâsîn 36:2). Bu yüzden Kur’an’dan ders çıkarmak, onu kuru bir bilgi kaynağı değil, yaşam rehberi olarak okumayı gerektirir. Ayetler, hikâyelerle, kıssalarla, temsillerle ve evrensel ilkelerle insana kendi hâlini fark ettirir.

2. Kur’an’da Anlatılan Her Kıssa, İnsanlık Durumlarını Gösterir

Kur’an’daki kıssalar, sadece tarihten bir kesit sunmaz; insanın içsel mücadelesini, zaaflarını, yükselişini ve çöküşünü temsil eder. Âdem kıssası, insanın sınavla karşılaşmasını; Firavun kıssası, güç ve kibir sapmasını; Meryem ve İbrahim örnekleri ise teslimiyetin ve hakikate adanmışlığın simgesidir. Her bir kıssa, bugünümüzle yüzleşmemizi sağlar.

3. Kur’an, Zihin Açan Bir Derstir

Kur’an, insanı düşünmeye, akletmeye, sorgulamaya davet eder. Onun sıkça kullandığı hitap “teakkalûn, yetezekkerûn, yefkahûn” yani aklını kullananlar, hatırlayanlar, anlayanlar şeklindedir. Bu da Kur’an’dan ders çıkarmanın pasif bir kabullenme değil, aktif bir düşünsel çaba olduğunu gösterir. Kur’an, ezberlenmekten önce anlaşılmak; sesli okunmaktan önce içselleştirilmek ister.

4. Kur’an’ın Amacı Değişimdir

Kur’an’ın hedefi salt inanç bildirimleri değil, insanın davranışlarında ve toplumun yapısında köklü bir dönüşümdür. Tevhid, sadece Tanrı’nın birliğini onaylamak değil; hayatın her alanında tek otoriteyi ilahi rehberlikte tanımaktır. Şirkten sakınmak, yalnızca puta tapmamak değil; güç, gelenek, otorite, para gibi şeyleri mutlaklaştırmaktan vazgeçmektir.

5. Kur’an’dan Ders Almak, Sorumluluk Almaktır

Kur’an’ı anlayan, sadece bilgiyle donanmış olmaz; aynı zamanda sorumlulukla yükümlü hale gelir. Çünkü “Bu, kendilerine kitap verilenlerin yükümlülüğünü artırır.” (el-Müddessir 74:31). Okuyan her birey, artık gördüğünü gizleyemez, duyduğunu unutamaz, bildiğini inkâr edemez. Kur’an’dan ders alan, hayatına şahitlik yüklenmiş demektir.


---

Sonuç:

Kuran’dan ders çıkarmak, yüzeysel bir okuma değil; derinlemesine bir yüzleşme sürecidir. Bu dersler bazen kalbi yumuşatır, bazen sertçe sarsar ama daima hakikati gösterir. Çünkü Kur’an bir hitaptır: Yani çağırır, uyarır, hatırlatır. O halde onu okuyalım, anlayalım ve hayatımıza rehber kıralım. Zira en büyük kayıp, hakikatin elimize ulaştığı halde ondan nasiplenmemektir.

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

Kur’an’dan Dersler Çıkarmak -2 💫


🔹 1. Tevhid: Hayatın Merkezine Vahyi Koymak

Kur’an’da tevhid, sadece inançla ilgili bir ilke değil; yaşamın tüm boyutlarında tek kaynağa yönelmek, parçalanmış otoriteleri reddetmektir. Modern şirk biçimleriyle yüzleşme.




🔹 2. Şirk: Bölünmüş Bilinç, Çok Başlı Yaşam

 Kur’an’a göre şirk, yalnızca putperestlik değil; aklı, iradeyi ve toplumsal düzeni çok merkeze bağlama halidir. Bugünün seküler tapınakları ve şirk kültürleri.


🔹 3. Adalet: İlahi Dengenin Yeryüzündeki Temsili

Kur’an’da adalet (el-ʿadl) sadece hukuki bir kavram değil; varoluşun özü ve toplumsal barışın teminatıdır. Adaletin bireysel, sosyal ve epistemolojik boyutları.


🔹 4. Zikir: Bilinci Canlı Tutmanın Yolu

Kur’an’da zikir, tekrar edilen sözlerden çok, hakikati unutmamaktır. Zikir, bireyin varlıkla kurduğu anlamlı bağın adıdır. Vahiy-zihin-hayat ilişkisinde zikir.

🔹 5. Kıssa: Zamanlar Üstü İbret Dersleri

Kur’an kıssaları, geçmişin anlatımı değil, bugünün aynasıdır. Âdem, Musa, İbrahim, Firavun ve diğer figürler üzerinden içsel mücadele, toplum yapısı ve tarih bilinci.


🔹 6. Aklı Kullanmak: Kur’an’da Düşünce Sorumluluğu

“Hiç düşünmez misiniz?” (a-fe-lâ taʿqilûn). Kur’an’ın en çok tekrar ettiği öğüt, aklı kullanma çağrısıdır.
 Akletmenin önündeki engeller ve özgür düşüncenin inşası.


🔹 7. Nefs ve Arınma: Kur’an’ın Ruhsal Psikolojisi

 Nefs, insanın içsel cephesi. Onu terbiye etmek, vahyin en temel hedefidir. Kur’an’a göre kurtuluş, içsel denge ve arınma ile mümkündür (şems 9–10).


🔹 8. Sorumluluk ve Şahitlik: Kur’an’a Kulak Verenin Görevi

Kur’an’dan ders alanın, ona şahidlik etmesi gerekir. Şahid olmak, hakikate taraf olmak, bâtıla karşı durmak ve dili, kalbi ve eylemiyle adaletin sesi olmaktır.

"İŞİTTİK VE İTAAT ETTİK" YA RABBİ

---

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

15 Haziran 2025 Pazar

Bilimi Rehber Edinmek mi, İnancı mı? 🧭 




















🧭 Bilimi Rehber Edinmek mi, İnancı mı?

Kur’an Merkezli Bir Değerlendirme

 “İnancı değil bilimi rehber edinirsek hakkımızda daha hayırlı olur. İnancımız varsa zaten vardır.”
Bu tür ifadeler, günümüz seküler-modern düşüncesinin sıkça tekrar ettiği, fakat derinlemesine sorgulandığında kendi içinde birçok çelişki barındıran bir yaklaşımdır. Peki gerçekten bilimi rehber edinmek, inancı ikinci plana atmakla bizi daha hayırlı bir yere mi götürür? Kur’an bu konuda ne der?




---

🔬 Bilim Neyin Rehberidir?

Bilim, evrendeki düzeni, fiziksel yasaları, neden-sonuç ilişkilerini çözümlemeye çalışan bir uğraştır. Yani “nasıl” sorusuna cevap arar. Ancak şu soruya cevap vermez:
"Neden yaşıyorum? Ne için varım? Doğru nedir? Değer nedir?"

Kur’an’a göre evren bir kitaptır (ayetlerdir) ve insan, bu kitabı okuyarak Allah’ın kudretini, hikmetini anlamaya davet edilir:

 “Göklerde ve yerde nice ayetler vardır ki, insanlar onlardan yüz çevirerek geçip giderler.” (Yusuf 12:105)



Demek ki Kur’an, bilgiye karşı değil, bilginin amaçsız, rehbersiz kullanılmasına karşıdır.


---

🧠 Akıl ve Bilim Yeterli mi?

Kur’an'da akıl kullanımı teşvik edilir. Ancak bu aklın sadece gözlem ve deneyle sınırlandırılması değil, vicdanla, hakikatle, sorumlulukla birleşmesi istenir:

“Onların kalpleri vardır, ama onlarla anlamazlar. Gözleri vardır, ama onlarla görmezler. Kulakları vardır ama işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da sapkındırlar.” (A’râf 7:179)



Bu ayet, sadece duyusal ve gözlemsel bilgiye dayanan bir insanın, kalp ve bilinç yönünü ihmal ettiğini bildirir. Yani bilimsel bilgi bir yönüyle eksiktir, çünkü amaç ve sorumluluk belirlemez.


---

📖 Kur’an’a Göre Rehberlik: Bilgi + İnanç

Kur’an, insanın yolculuğunda bir "rehber" (huden) olarak tanımlanır:

“Bu, kendisinde şüphe olmayan bir kitaptır. Mutlak anlamda muttakîler (sorumluluk bilinciyle yaşayanlar) için rehberdir.” (Bakara 2:2)



Burada rehberlik sadece bilgilendirme değil, yaşamın yönünü belirleme anlamındadır. Bilim insanı aydınlatabilir; ama niçin yaşadığını, neyin doğru olduğunu, neyin ahlaken meşru olduğunu söyleyemez.


---

⚖️ Bilim ve İnanç Zıt Kutuplar Değildir

“Bilimi rehber edinmek” ile “inancı rehber edinmek” sanki birbirinin alternatifiymiş gibi sunuluyor. Oysa Kur’an'a göre hakikate ulaşmak için hem akıl, hem kalp, hem de vahiy gereklidir:

“De ki: Gözlerinizi göğe çevirin; yaratılışta bir bozukluk görebiliyor musunuz?” (Mülk 67:3)
“Allah size Kitap'ı ve hikmeti indirdi ki, aklınızı kullanasınız.” (Bakara 2:231)



Kur’an, insanı göğe bakmaya da, aklını kullanmaya da, sorumluluk yüklenmeye de çağırır.


---
💣 Atomun Keşfi: Bilim Mi, Rehbersizlik Mi?

Atomun yapısının keşfi, insanlık tarihi açısından büyük bir bilimsel başarıydı. Bu keşif sayesinde enerji üretimi, tıpta tanı yöntemleri, malzeme bilimi gibi alanlarda devrim niteliğinde ilerlemeler yaşandı. Fakat bu nötr bilimsel bilgi, kısa sürede atom bombasına dönüştürüldü ve Hiroşima ile Nagazaki’de yüz binlerce masumun katline sebep oldu.

Bu durum şunu gösterir:

Bilgi tek başına kurtarıcı değildir. Bilgiye yön veren bir bilinç, bir değer sistemi olmazsa o bilgi felakete dönüşebilir.



Kur’an tam da bu noktada uyarır:

 “Onlar bilgiyi miras aldılar ama onu eğip bükerek kullandılar.” (Cum'a 62:5 benzeri bağlamda)



Ve yine:

“İnsan kendini yeterli gördüğünde azgınlaşır.” (Alak 96:6-7)



Atomu çözmek ilimdir;
Ama onu bombaya dönüştürmek, ahlâki bir tercihtir.
Ve işte tam burada bilim susar, inanç ya da hevâ konuşur.


---

🔚 Bilim Nötrdür, Kullanımı Değildir

Atomun parçalanması bir keşifti. Ama bu keşfi yıkmak için mi, yaşatmak için mi kullanacağımıza bilim karar vermez. O karar, insanın iç dünyasında verilir. Kur’an ise insanın iç dünyasını saflaştırmak, sorumluluk yüklemek, adalet ve merhamet ilkeleriyle donatmak için gönderilmiştir.

“Biz ona iki yolu da gösterdik: ya şükredici olur ya da inkârcı.” (Beled 90:10)



O hâlde bilim “nasıl” sorusunu cevaplar.
Ama “ne için, ne pahasına, kimin yararına” soruları ancak inanç, ahlâk ve ilahi rehberlik ile cevap bulur.


🧩 Sonuç: Bilimi Yüceltmek Yetmez, Bilgiyi Yönetecek Değer Lazım

Bilim bize nükleer enerjiyi verir; ama bu enerjiyi şehir mi kurmak için, bomba mı yapmak için kullanacağımızı bilim değil, değerler ve inanç belirler.
İnanç ise insanın sadece ötesini değil, şimdisini de yöneten bir bilinç sistemidir.

Bilim aracımızdır, inanç ise rotamızdır.
Sadece araca güvenmekle değil, doğru rotaya sahip olmakla da “daha hayırlı”ya ulaşılır.


---



12 Haziran 2025 Perşembe

İnce Derilere Yazılan Kuran, Ne Anlatıyor? 📜



UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz


📜 "İnce Derilere Yazılan Kur’an": Ne Anlatıyor?

Kur’an’da doğrudan “ince deri” (rakka/رقّ) ifadesi yalnızca Tekvîr Suresi 23. ayette geçen şu pasajda yer alır:

> "Katibin şahitliğinde, çok değerli bir elçinin getirdiği, saygı duyulan, güvenilen, itaat edilen bir elçidir. Ve o, apaçık bir ufukta onu gördü. Ve o, gayb hakkında cimri değildir. Ve o, kovulmuş bir şeytanın sözü değildir. Hâlâ nereye gidiyorsunuz? Bu, âlemler için yalnızca bir öğüttür. Sizden doğru yolda olmak isteyenler için. Siz, ancak âlemlerin Rabbi olan Allah’ın dilemesiyle istersiniz."
(Tekvîr 19–29)



Ayrıca ilgili bir başka ayette şunu görüyoruz:

> "O levhalar ki, tertemizdir. Yüksek tutulmuş ve tertemiz olan sayfalardadır. Değerli, arındırılmış yazıcıların ellerindedir."
(Abese 13–16)



🧾 Kur’an’da "Suhuf" ve Yazılılık Teması

Kur’an’da vahyin yazıya geçirilmiş olması, onun kalıcılığı ve güvenilirliği açısından çok önemlidir. "Suhuf" (sayfalar) ve "kitâb" (yazılı belge) kavramları, vahyin yazılı olarak korunmasını ve aktarılmasını temsil eder.

> "Gerçekten bu, önceki sahifelerde de vardı: İbrahim ve Musa'nın sahifelerinde." (A'lâ 18–19)



🐑 “İnce Deri” Ne Anlatıyor?

Tarihi kaynaklarda (Kur’an dışı ama tarihsel bilgi olarak), Kur’an ayetlerinin ilk dönemlerde ince derilere (rakka), parşömene, hurma yapraklarına, taşlara veya kemik parçalarına yazıldığı anlatılır. Bu, vahyin sözle olduğu kadar yazıyla da korunduğunun göstergesidir.

Kur’an buna doğrudan değinmez; ama Kur’an’ın metinsel kimliği, yazılı olma, okunma, öğüt olma ve korunma özellikleriyle birlikte düşünülmelidir:

> "Hiç kuşkusuz, Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik ve biz koruyacağız." (Hicr 9)



📌 Yani “ince deri” ifadesi, Kur’an’ın yazıya geçirilmişliğini ve metinsel niteliğini simgeler. Bu da Kur’an’ın, yalnızca sözlü bir gelenek değil, bilinçli şekilde yazıya geçirilen ilahi mesaj olduğunu ortaya koyar.


---

🔄 Bu Bilgi, Hadislerle İlişkilendirilebilir mi?

Evet. Bu noktada kritik olan şudur:
Hadisler çoğunlukla yüzyıllar sonra sözlü aktarımla derlenmişken, Kur’an başından itibaren yazılmış ve korunmuş bir metindir. İşte bu yüzden:

✅ Kur’an, “ince deri” gibi imgelerle metinsel, sabit ve korunmuş bir hakikati temsil ederken,
❌ Uydurma hadisler sözlü gelenekte oluşmuş, sonradan yazıya geçirilmiş, değişken ve yorumlara açık ürünlerdir.

11 Haziran 2025 Çarşamba

Allah’ın Açıklamadıklarından Din Üretmek: Sınırı Aşmak”


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

Kur’an’da Ders ve İbret: Düşünen Kalplere Mesaj

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

6 Haziran 2025 Cuma

Kuran’da İbrahim’in Arayışı ve Dinin Ahlâkî Sınırları

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz


Dinin Şekillenişi: Tecrübe, Arayış ve İlahi Tashih — İbrahim Kıssası Bağlamında Bir Okuma



Dinî pratikler çoğu zaman gökten doğrudan inen kesin emirler olarak görülür. Oysa Kur’anî perspektifte dinî şekillenmenin, insanın bilinçli arayışına, kültürel geçmişine ve ahlâkî sezgilerine dayalı bir süreç olduğu görülür. İlahi hitap bu sürece ya tanıklık eder, doğrular ya da reddeder. Nitekim İbrahim’in oğlunu kurban etme rüyası da bu bağlamda ele alındığında, insanın kendi anlayışıyla geliştirdiği bir ibadet formunun, ilahi hitap tarafından tashih edilmesini içeren örnek bir vaka olarak öne çıkar.




İbadet Usulleri: İlahi mi, İnsanî mi?

Kur’an'da salât, oruç, kurban gibi ibadet biçimlerinin detayları genellikle insan tecrübesi üzerinden oluşur. Ayetlerde çoğu zaman sadece ilke (örneğin, takva, sabır, yardımlaşma) belirtilir; biçim ise tarihsel süreçte insanların arayışıyla şekillenir. Bu bağlamda insanlık, Allah’a yakınlaşma arzusu ile çeşitli yollar denemiştir: kurbanlar sunmuş, inzivaya çekilmiş, oruçlar tutmuş, hatta bedenini cezalandırmıştır. Ancak tüm bu yöntemler, ilahi vahyin onayına açık deneylerdir. Vahiy bu yolların bazılarını onaylar, bazılarını düzeltir, bazılarını ise tamamen reddeder.

İbrahim’in Rüyası: Kültürel Gölge ve Vicdanî Arayış

İbrahim’in rüyasında oğlunu boğazlamaya yönelmesi (Sâffât 37:102–107), onun Allah’a en değerli olanı sunma arzusuyla şekillenmiş vicdanî bir ibadet arayışıdır. Ancak bu arayış, dönemin bazı kültürlerinde görülen çocuk kurbanı uygulamaları ile bilinçaltı düzeyde bir temas içindedir. Kur’an, İbrahim’in bu rüyasını doğrudan vahiy olarak sunmaz; onun yorumu olarak aktarır:

> “(İbrahim:) 'Oğlum! Rüyada seni boğazladığımı görüyorum. Bir düşün, ne dersin?'” (37:102)



Burada İbrahim’in eylem kararı, mutlak bir emir değil, bir yorumdur. Oğlu da bu çağrıya uyarak teslim olur. Ancak tam o esnada ilahi müdahale gelir ve “büyük bir fidye” ile bu eylem durdurulur (37:107). Bu noktada Kur’an, açıkça şunu öğretir:

> İnsan kurbanı yoktur. Allah rızası için bile olsa insan hayatı kutsaldır.



Bu, sadece bir oğlun kurtarılması değil, bir ibadet anlayışının tashihi ve hatta bir dini zihniyetin reformudur.

Fidyenin Anlamı: Sembol, Tashih ve Ahlâk

Kur’an’da geçen “fidyenin büyüklüğü” (فديناه بذبح عظيم) yalnızca fiziksel bir koçla ilgili değildir. Bu "büyük fidye":

1. İnsanı feda etmeyen yeni bir dinî bilinçtir.


2. Allah’a yaklaşmanın şekil değil, niyet ve ahlâk ile olduğunu vurgular.


3. Eski kültürel uygulamalara karşı ilahi bir sınır çizgisidir.



İbrahim’in sadakati onaylanmıştır, ama eylemi tashih edilmiştir. Böylece Kur’an şunu ortaya koyar: Allah, kendi adına bile olsa insanın akıl dışı ya da ahlâk dışı eylemlerini onaylamaz.

Ruhbanlık Örneği: Dini Aşırılıkların Reddi

Kur’an’da ruhbanlık (rahiblik) da benzer biçimde eleştirilir:

> “Ruhbanlığı ise, Biz onlara yazmamıştık. Allah rızasını kazanmak için kendi uydurdukları bir bid'attı; fakat ona da gereği gibi uymadılar.” (Hadîd 57:27)



Burada yine karşımıza şu ilke çıkar:

İnsan, din adına iyi niyetle bile olsa sınırları aşabilir.

İlahi hitap, bu tür aşırılıkları tashih eder ya da reddeder.


Ruhbanlıkta da amaç Allah’a yaklaşmak idi, ama yöntem vahiyden değil, insanın kendi tasavvurundan doğdu. Bu da dinin asli yolundan bir sapmaya yol açtı.

Sonuç: Dinî Biçimler Sorgulanabilir, İlahi İlke Sabittir

Kur’an perspektifinden bakıldığında:

Dinin özü tevhid, ahlâk, adalet ve teslimiyettir.

İbadet biçimleri ise tarihseldir, kültüre ve tecrübeye bağlı olarak şekillenir.

İnsan arayış içinde olabilir; bu doğaldır. Ama bu arayışın son sınırı vahyin onayıdır.

İbrahim kıssası, insanın içten gelen ibadet isteğiyle yanılabileceğini ama bu samimiyetin Allah tarafından doğru yöne yönlendirileceğini gösterir.

Bu örnek bize şunu öğretir: Her ibadet şekli meşru değildir. Sadece ilahi ilkeye uygun olan kalıcılaşır.


> Din, yalnızca Allah’a aitse; onun adına yapılan her şeyin Allah’tan onay alması gerekir.

İbrahim gibi düşünmek, sadece Allah için yapmak değil; Allah'ın rızasına uygun olanı yapmaktır.




4 Haziran 2025 Çarşamba

Facir 4 🔹 Dijital Çağda Fücûr



Dijital Çağda Fücûr: Sınır Tanımazlığın Yeni Yüzü

Kur’an’da “fücûr”, fıtratın örtülmesi, bozulması ve insanın kendisini hakikatten uzaklaştırması anlamına gelir. Dijital çağ ise bu süreci yalnızca bireysel bir sapma değil, algı mühendisliği ve kimlik aşındırma mekanizmaları üzerinden sistemli bir şekilde yürütmektedir.



















UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

Fatiha, "Gazaba uğrayanlar" ve "Sapmışlar"🔯✝️

Kur’ân’daki "Yahudî" ve "Nasrânî" kavramlarını, Fâtiha Suresi bağlamında değerlendirmek oldukça anlamlıdır. Çünkü Fâtiha Suresi, tüm Kur’ân’ın özeti niteliğindedir ve insanlık tarihindeki temel inanç sapmalarına karşı hakikatin yönünü gösteren bir duadır. Bu bağlamda Yahudiler ve Nasranîler, Fâtiha’nın son ayetinde geçen "gazaba uğrayanlar" ve "sapmışlar" şeklinde nitelendirilen iki tarihsel-dinî prototipin örnekleridir.



UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

1 Haziran 2025 Pazar

ALIŞVERİŞ SORUNU Riba mı, Ticaret mi?



Riba mı, Ticaret mi? Faizli Düzenin Gölgesinde Mülkiyet ve Ahlâk


Modern toplumda konut sahibi olmak, bireylerin ekonomik özgürlüğü kadar sosyal statüsünü de etkileyen temel meselelerden biridir. Devletin faizleri düşürmesiyle kredi erişimi kolaylaşırken, mülk sahiplerinin buna paralel olarak ev fiyatlarını şişirmesi giderek olağanlaşan bir durum haline gelmiştir. Ancak bu süreçte kimsenin sormadığı hayati bir soru vardır: Bu türden bir ticaret, gerçekten adil midir? Daha önemlisi: Kur’an perspektifinden bakıldığında bu davranış ticaret mi, yoksa riba mı sayılmalıdır?


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

30 Mayıs 2025 Cuma

Adem ve BEYTÜL MAL🔥 "Bizim sınavımız" 🍃

🍃 Âdem ve BEYTÜL MAL🔥 "Bizim sınavımız"






UYARI / HATIRLATMA

Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.
Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

29 Mayıs 2025 Perşembe

Kur’an’da eti haram olan yiyecekler

Kur’an’da eti haram olan yiyecekler konusunu genel hatlarıyla özetleyen bir ön değerlendirme yapalım. Bu, konunun çerçevesini kavramanı ve ileride hangi başlıkları derinleştireceğimizi netleştirir:

















20 Mayıs 2025 Salı

Gönlü İslâm’a Isındırmak: Sadece İman Yetmez mi?

Gönlü İslâm’a Isındırmak: Sadece İman Yetmez mi?

Kur’ân-ı Kerîm, insanların yalnızca iman etmelerini değil, aynı zamanda gönülden teslim olmalarını da hedefler. Bu bağlamda "gönlü İslâm’a ısındırmak" tabiri, yüzeydeki bir inanç beyanının ötesinde, kalbin İslâm’a açılmasını, yani imanın bilinçle ve içtenlikle kabulünü ifade eder. Kur’ân’daki tabiriyle bu kişiler "muallafetu kulûbihim" olarak adlandırılır.




Lokman’a Verilen Hikmet 📙

Kur’an’da Lokman’a Verilen Hikmet Üzerine Bir İnceleme

Kur’an-ı Kerim’de “Lokman” ismi yalnızca bir yerde, kendi adını taşıyan sûrede geçmektedir. Lokmân Sûresi’nin 12. ayeti, bu ismin geçtiği tek yerdir ve burada Lokman’a "hikmet" verildiği bildirilir:

> “Andolsun, Lokmân’a hikmet verdik: ‘Allah’a şükret’ (dedik). Kim şükrederse ancak kendi lehine şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse bilsin ki Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, övülmeye layıktır.” (Lokmân 31:12)



19 Mayıs 2025 Pazartesi

ORTA SALÂT 🗝

Kur’an’a göre "salat'ul vusta" yani orta salât kavramını toplumsal boyutlarını içeren kapsamlı inceleme yapalım.



18 Mayıs 2025 Pazar

Kur’an’daki “gün” (يوم) kavramı

Kur’an’daki “gün” (Arapça: yawm, يوم) kavramı, hem dünyevi zaman ölçüsü (24 saatlik gün) anlamında hem de mecazi, kozmik ya da dönemsel bir süreç anlamında kullanılır. Kur’an’da geçen "gün" ifadesinin bağlamına göre anlamı değişir. Bu yüzden evrenin yaratılışı gibi konularda “gün”ün sadece “dünya günü” anlamında anlaşılması ciddi yorum hatalarına yol açabilir.

1. Kur’an’da “Gün”ün Anlamları

a. Dünyasal Gün (24 saat):
Bazen “gün” doğrudan insan yaşamındaki birim zamanı ifade eder. Örneğin:

> “O, geceyi bir örtü, uykuyu bir dinlenme, gündüzü de yayılma vakti kıldı.” (Furkan 25:47)



b. Tarihsel/Kaderî Gün (belirli bir olayın gerçekleştiği zaman):
Bazı ayetlerde “yevm” kelimesi belirli bir tarihi/kaderî olaya işaret eder:

> “Bedir günü” (Âl-i İmrân 3:123)
“Kıyamet günü” (yevmü’l-kıyâme)
“Dönüş günü” (yevmü’r-ruj‘a)



c. Kozmik Zaman – Evrensel Süreç:
Bazı ayetlerde gün ifadesi dünya günüyle kıyaslanamayacak ölçüde uzun dönemleri, hatta kozmik süreçleri anlatır:

> “Rabbinizin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.” (Hac 22:47)
“Melekler ve Ruh, O’na süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.” (Meâric 70:4)



Bu ayetler, Kur’an’da “gün”ün izafi ve bağlamsal bir kavram olduğunu gösterir.


---

2. Evrenin Yaratılışında Neden “Altı Gün” İfadesi Kullanılır?

Evrenin yaratılış süreci Kur’an’da birçok yerde "altı günde" (fi sitteti eyyâm) tamamlandığı ifade edilir:

> “Şüphesiz Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden Allah’tır…” (A‘râf 7:54)



Neden “gün” terimi kullanılıyor?
Bu, insan zihnine evrensel yaratım sürecini anlatmak için kullanılan sembolik bir dildir. Buradaki “gün”, bildiğimiz zaman dilimi değil, yaratılışın altı aşamada ya da altı ilahi düzenlemeyle gerçekleştiğini anlatır.

Kur’an, çoklukla insanlara hitap ettiği için anlamaya uygun metaforik birimlerle konuşur. “Altı gün” ifadesi, “altı safha”, “altı süreç”, “altı dönem” gibi de anlaşılabilir. Kur’an’da rakamlar ve zaman kavramları çoğu zaman sayısal değil, işlevsel anlamlar taşır.


---

3. Zamanın İzafiliği Kur’an’da Vurgulanır

Kur’an, zamanın sabit değil, izafi (görece) olduğunu da açıkça belirtir:

> “O, gökten yere kadar her işi evirip çevirir. Sonra bu işler, sizin saydığınız şekilde bin yıl süren bir günde O’na çıkar.” (Secde 32:5)



Bu ayetler, zamanın Allah katında farklı işlediğini, bizim “gün” olarak adlandırdığımız şeyin mutlak bir ölçü olmadığını gösterir.


---

Özetle:

Kur’an’da “gün” kavramı sadece 24 saatlik dünya günü değildir; tarihsel, kaderî, mecazî ve kozmik anlamlar taşır.

Evrenin yaratılışında “altı gün”, evrensel anlamda altı aşama/süreç olarak anlaşılmalıdır.

Zaman, Kur’an’a göre izafîdir (görece); Allah’ın katındaki zaman algısı insanınkinden farklıdır.


Kur’an Okumanın Zararları ⁉️ ❌️


❌️ Kur’an Okumanın Zararları


Dikkat: Bu yazı yoğun ironi içermektedir.

Bazı tehlikelerin farkına varmak için bilimsel çalışmalara gerek yoktur. Deneyim yeterlidir. Kur’an okumak da bu tehlikelerden biridir. Özellikle dikkat edilmesi gereken bazı yan etkileri vardır:


17 Mayıs 2025 Cumartesi

Bir Mekân Neden Mukaddes Olur ? 🕋

🕋Bir Mekân Neden Mukaddes Olur?



---

Bir Mekân Neden Mukaddes Olur? — Kur’an Temelli Bir Yaklaşım

1. Giriş: Kutsallık Kavramının Kaynağı

Kur’an’da “kutsal” veya “mukaddes” anlamına gelen en temel kök ق-د-س (k-d-s) köküdür. Bu kökten türeyen “mukaddes”, “temiz, arındırılmış, saf ve saygın” anlamlarını içerir. Ancak Kur’an, bir mekânın kutsiyetini coğrafi ya da fiziksel üstünlüğe değil, o mekânın vahiy, tevhid ve arınma ile ilişkisine bağlar.

16 Mayıs 2025 Cuma

SADECE KUR'AN ⛔️ Diyenlerin Haklı Argümanları

Sadece Kur’an Diyenlerin Haklı Argümanları Üzerine Bir Değerlendirme

Sadece Kur’an” diyenler, yani dini anlamada ve yaşamada yalnızca Kur’an’ı yeterli gören anlayış, zaman zaman “gelenek karşıtı” veya “modernist” gibi sıfatlarla yaftalansa da, bu yaklaşımın Kur’an merkezli bazı güçlü ve haklı argümanları bulunmaktadır. Bu yazıda, özellikle Kur’an’ın kendi içinde sunduğu delillerle, bu yaklaşımın dayanaklarını ele alacağız.



14 Mayıs 2025 Çarşamba

KALEM VE DENİZ 🔹

🔹 Kur'an'da Kalem: Kullanım Yerleri ve Anlamları

Kur'an'da "kalem" kelimesi doğrudan üç yerde geçer, ancak sembolik anlamı dolaylı olarak birçok ayette hissedilir: