Bu Blogda Ara

Fetih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Fetih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Haziran 2025 Çarşamba

FETİH SURESİ "zafer savaşsız!" 🔹




🔹 1. Sure “Açık bir fetihle” başlıyor ama kastedilen zafer savaşsız!

إِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُّبِينًا
“Gerçekten biz sana apaçık bir fetih verdik.” (48:1)

İlk ayeti duyunca akla büyük bir savaş zaferi gelir… ama bu fetih, Mekke’nin fethi değil!
Asıl bağlam: Sefer sonrası barış...
Bir barış antlaşması. Müslümanlar bunu ilk başta bir “kaybediş” gibi gördü. Ama Kur’an onu "fetih" ilan etti.

➡️ Bu zaferin savaşsız olması, Kur’an’ın "fetih" anlayışını tersyüz eder:
Zafer, bazen düşmanı yenmek değil, nefsi yenmektir.


🔹 2. Fetih, sadece dışsal değil, içsel de bir dönüşümdür

“Allah senin geçmiş ve gelecek tüm günahlarını bağışlasın…” (48:2)

Bu ayet, Nebi’ye hitap etse de, tüm insanlık için bir mesaj:


Fetih, önce içte başlar. Allah'ın verdiği "fetih", önce insanın içindeki “gölge”yi temizlemesi, kalbin önünü açmasıdır.

➡️ Yani gerçek fetih: Nefsi aşmak, arınmak, bilinçte bir sıçrama yaşamak.


🔹 3. Sefer esnası söz verenlerin elini Allah, kendi eli gibi görüyor

إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ
“Sana biat edenler, gerçekte Allah’a biat ediyorlar.” (48:10)

Bu, insanın eylemiyle ilahi iradeye nasıl dokunduğunu gösteren eşsiz bir ayet.
➡️ Bir kulun eli, Allah’ın eli gibi görülüyor.

Yani insan, niyetiyle ve adanmışlığıyla kutsal bir aracıya dönüşebilir.


🔹 4. "Sakın biz dönersek çöllerle oyalanacağız" diyen bedeviler: Modern insanın aynası

“Bedevîler diyecekler ki: Mallarımız ve ailemiz bizi alıkoydu…” (48:11)

Yani "dünya işleri çok yoğundu, bu yüzden gelemedik."
Bu bahane, her çağın insanına tanıdık geliyor değil mi?

➡️ Kur’an burada insanın kendi bahanesine inanma eğilimini deşifre ediyor.
Geride kalanların psikolojisini açığa çıkarıyor:
Zihin, gerçeği değil, kendini rahatlatan hikâyeyi anlatır.


🔹 5. Allah’ın vaadi: “Onları cehennemle değil, bir gönül fethiyle terbiye edeceğim.”

“Eğer sabreder ve Allah’tan korkarsanız, onların hileleri size zarar vermez.” (48:14)

Bu ayet; intikamı, öfkeyi, cezalandırmayı teşvik etmiyor.
Aksine, sabır ve takvayla gelen zaferi müjdeliyor.
➡️ Yani düşmanı alt etmek değil, öfkeni alt etmek zaferdir.


🔹 6. En güçlü zafer: Kalpleri birleştiren fetih

وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ
“(Allah) onların kalplerini birleştirdi.” (48:18)

Sefer’de farklı niyetler, farklı insanlar bir araya geldi.
Kur’an bu "birlik duygusunu" da bir fetih olarak sunuyor.
➡️ Gerçek fethin muhabbetle, güvenle, adanmışlıkla oluştuğunu söylüyor.


Sonuç:

Fetih Suresi, savaşsız bir zaferin, içsel bir dönüşümün ve barışla gelen yücelişin manifestosudur.
Kur’an, bu surede sana şunu söylüyor:

“Asıl fetih, nefsini geçmektir. Kalbini ilahi olana açmaktır. Zafer, barışın içindedir.”


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

 

2 Haziran 2025 Pazartesi

FETİH 3 "Cihat Bir Özgürlük Mücadelesidir"

Cihat ve Fetih: Kur’an Bağlamında Zulme Karşı Mücadele mi, Yayılmacı Bir Savaş mı?

Giriş: Cihat, Fetih ve Tartışmalı Anlamlar

Cihat ve fetih, İslam tarihinde hem en çok yanlış anlaşılan hem de en çok istismar edilen iki kavram olmuştur. Modern dünya, bu iki terimi genellikle askerî şiddetle, yayılmacılıkla ve zorla din dayatmasıyla özdeşleştirir. Oysa Kur’an’a yakından bakıldığında, bu kavramların esas anlamlarının tamamen farklı, hatta çoğu zaman bu algıların tam zıttı olduğu görülür.

Bu yazıda, Kur’an’da cihat kavramının temel boyutları ve askerî eylemlerle ilişkisi, özellikle zulme karşı özgürleştirici müdahale bağlamında ele alınacak, meşruiyet sınırları Kur’an çerçevesinde tartışılacaktır.











FETİH 2 "Kur’an’da Zalim Krallar ve Direniş"

🧭 1. Kur’an’da Zalim Krallar ve Direniş

Kur’an’da kendini melik (krallık iddiasında bulunan) olarak tanımlayan ve zulmeden yöneticilere karşı halkı özgürleştirme teması örneklerle işlenmiştir:

a. Firavun – Musa örneği:

  • Firavun kendini ilahî bir otoriteye sahip kral (melik) olarak ilan etmiştir (Bkz: Nâziât 79:24 – “Sizin en yüce rabbiniz benim”).

  • Hz. Musa, Allah’tan aldığı emirle bu zulme karşı bir hak mücadelesi başlatmıştır.

  • Bu mücadele, Kur’an’da bir kurtuluş hareketi olarak sunulur. Amaç: İsrailoğulları'nı boyunduruktan kurtarmak, yani özgürleştirmektir.

“(Musa dedi:) Ben size Rabbinizden apaçık bir delille geldim. Artık İsrailoğulları’nı benimle gönder!” (A’râf 7:105)

Bu örnekten şu çıkarım yapılabilir:
Zalim, baskıcı ve kendini ilahî otoriteyle özdeşleştiren yönetime karşı çıkmak, Kur’an’da bir tür tevhidî direniş olarak meşrudur.











FETİH 1 "Kalpten Topluma Bir Açılış"



Fetih Ne Demektir? Kur’an Bağlamında “Fetih” Kavramının Anlamı ve Yanlış Anlayışlar


“Fetih” kelimesi, hem Kur’an’da hem de İslam tarihi literatüründe sıkça geçen ve çoğu zaman askerî bir zaferle özdeşleştirilen bir kavramdır. Ne var ki, bu kavramın Kur’an’daki anlam dünyası, salt savaş kazanımıyla sınırlı değildir. Kur’an’da “fetih”, çok daha derin, çok boyutlu ve hakikat merkezli bir süreci ifade eder. Bu yazıda, “fetih” kavramı Kur’an bağlamında incelenecek, yaygın yanlış anlamalara dikkat çekilecek ve kavramın özüne dair bir bilinçsel yeniden okuma önerilecektir.











18 Haziran 2012 Pazartesi

Peygamber Rüyaları 👁

👁Peygamber Rüyaları


Peygamber Rüyaları ve Vahiy: Kur’an'daki Temel Kavramlar Üzerine Bir İnceleme


  1. Fetih 27 Bağlamı: Vahiy mi, Tasdik mi?

Fetih suresi 27. ayeti, Rasûlullah’ın bir rüyasının "tasdik" edildiğini ifade eder. Burada bahsedilen "rüya", bir olaydan önce görülen ve sonrasında gerçekleşen bir görüntüdür. Ancak ayette, bu rüyanın doğrudan bir vahiy olduğu belirtilmez. Ayetin siyak ve sibakı, rüyanın ilahi bir emirle hareket etmenin değil; daha çok bir beklentinin ve tasavvurun Allah tarafından desteklenmesinin örneği olduğunu göstermektedir. Eğer bu rüya başından itibaren vahiy olsaydı, Hudeybiye olayında sahabelerin tereddüt yaşaması anlamlı olmazdı. Bu durum, rüyanın vahiy olmadığı, ancak sonrasında tasdik edildiği sonucuna varmamıza olanak sağlar.


  1. Rüya ile Vahiy Arasındaki Temel Farklar

Kur’an, Allah’ın beşerle iletişim yollarını üç ana biçimde tanımlar: vahiy, perde arkasından konuşma (hicab) ve elçi (melek) gönderilmesi (Şura, 51). Rüya ise bu yolların hiçbirine dahil edilmez. Bu da göstermektedir ki, rüya vahiy kategorisinde yer almaz. Vahiy, açık bir ilahi mesaj iletme yöntemiyken, rüya daha çok bir psikolojik ya da manevi deneyim olarak değerlendirilmelidir.


  1. Hz. İbrahim’in Rüyası ve Sonuçları

Saffat suresi 102-105. ayetlerde, Hz. İbrahim’in rüyasında oğlunu kurban ettiğini görmesi ve bunu vahiy olarak yorumlaması anlatılmaktadır. Ancak Allah, bu eylemin gerçekleştirilmesini durdurarak, Hz. İbrahim’i bir sınavdan geçirdiğini ortaya koyar. Bu örnek, her rüyanın vahiy olmadığını ve bazı rüyaların bir sınav ya da deneme olabileceğini gösterir. Kur’an’daki bu anlatım, peygamber rüyalarına aşırı bir kutsiyet yüklenmemesi gerektiğine işaret eder.


  1. Peygamber’in Görevi: Tebliğ ve Beyan

Kur’an’da sıkça geçen “De ki (قُلْ)” ifadeleri, Peygamber’in bağımsız bir karar mercii değil, vahyi ileten bir elçi olduğunu ortaya koyar. Bu bağlamda, Peygamberin rüyaları vahiy süreci içinde yer almaz; çünkü rüyalar, açık bir ilahi emir içermez ve diğer vahiyler gibi yazıya geçirilmemiştir. Peygamber, yalnızca Allah’ın mesajını tebliğ etmekle yükümlüdür.


  1. Peygamber Rüyasını Vahiy Gibi Sunmuş Olsaydı…

Eğer Peygamber, gördüğü rüyayı vahiy olarak kabul edip bunu ilan etseydi, bu durumda söz konusu rüya, vahiy gibi yazıya geçirilir ve sahabeler tarafından tartışmaya açılmazdı. Hem sahabelerin rüya sonrası yaşadığı tereddütler hem de rüyanın ardından gelen tasdik edici ayet, rüyanın başlangıçta vahiy olmadığını net bir şekilde ortaya koyar.


  1. Er-Rü'ya’nın Etimolojisi ve Anlam Katmanları

Arapçada "رُؤْيَا" kelimesi sadece gece rüyası anlamına gelmez; aynı zamanda "görüş, kanaat, düşünce" anlamına da gelir. Bu çerçevede, ayet "Allah, Rasûlünün öngörüsünü/doğru kanaatini tasdik etti" şeklinde de yorumlanabilir. Bu, rüyanın bir kanaat ya da görüş olarak kabul edilmesi ve sonrasında tasdik edilmesi anlamına gelir.


Sonuç

Peygamberin gördüğü rüyalar, onun iç dünyasını, özlemlerini ve psikolojik durumunu yansıtabilir. Ancak bu rüyalar vahiy değildir. Kur’an’da yalnızca vahiy olan şeyler vahiy olarak sunulmuş, diğer deneyimler sonradan tasdik edilse bile, başlangıçta vahiy olmadığı açıkça belirtilmiştir. Peygamber rüyalarının vahiy olarak kabul edilmesi, Kur’an’daki vahiy tanımı ve Rasûl’ün görev tanımıyla çelişir. Bu tür savunular, Nebi’nin konumunu aşırı kutsallaştırma eğiliminden kaynaklanmakta olup, risaletin sınırlarını bulanıklaştırır.