Bu Blogda Ara
düzen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
düzen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
23 Mayıs 2025 Cuma
18 Mayıs 2025 Pazar
Kur’an’daki “gün” (يوم) kavramı
Kur’an’daki “gün” (Arapça: yawm, يوم) kavramı, hem dünyevi zaman ölçüsü (24 saatlik gün) anlamında hem de mecazi, kozmik ya da dönemsel bir süreç anlamında kullanılır. Kur’an’da geçen "gün" ifadesinin bağlamına göre anlamı değişir. Bu yüzden evrenin yaratılışı gibi konularda “gün”ün sadece “dünya günü” anlamında anlaşılması ciddi yorum hatalarına yol açabilir.
1. Kur’an’da “Gün”ün Anlamları
a. Dünyasal Gün (24 saat):
Bazen “gün” doğrudan insan yaşamındaki birim zamanı ifade eder. Örneğin:
> “O, geceyi bir örtü, uykuyu bir dinlenme, gündüzü de yayılma vakti kıldı.” (Furkan 25:47)
b. Tarihsel/Kaderî Gün (belirli bir olayın gerçekleştiği zaman):
Bazı ayetlerde “yevm” kelimesi belirli bir tarihi/kaderî olaya işaret eder:
> “Bedir günü” (Âl-i İmrân 3:123)
“Kıyamet günü” (yevmü’l-kıyâme)
“Dönüş günü” (yevmü’r-ruj‘a)
c. Kozmik Zaman – Evrensel Süreç:
Bazı ayetlerde gün ifadesi dünya günüyle kıyaslanamayacak ölçüde uzun dönemleri, hatta kozmik süreçleri anlatır:
> “Rabbinizin katında bir gün, sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.” (Hac 22:47)
“Melekler ve Ruh, O’na süresi elli bin yıl olan bir günde yükselir.” (Meâric 70:4)
Bu ayetler, Kur’an’da “gün”ün izafi ve bağlamsal bir kavram olduğunu gösterir.
---
2. Evrenin Yaratılışında Neden “Altı Gün” İfadesi Kullanılır?
Evrenin yaratılış süreci Kur’an’da birçok yerde "altı günde" (fi sitteti eyyâm) tamamlandığı ifade edilir:
> “Şüphesiz Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden Allah’tır…” (A‘râf 7:54)
Neden “gün” terimi kullanılıyor?
Bu, insan zihnine evrensel yaratım sürecini anlatmak için kullanılan sembolik bir dildir. Buradaki “gün”, bildiğimiz zaman dilimi değil, yaratılışın altı aşamada ya da altı ilahi düzenlemeyle gerçekleştiğini anlatır.
Kur’an, çoklukla insanlara hitap ettiği için anlamaya uygun metaforik birimlerle konuşur. “Altı gün” ifadesi, “altı safha”, “altı süreç”, “altı dönem” gibi de anlaşılabilir. Kur’an’da rakamlar ve zaman kavramları çoğu zaman sayısal değil, işlevsel anlamlar taşır.
---
3. Zamanın İzafiliği Kur’an’da Vurgulanır
Kur’an, zamanın sabit değil, izafi (görece) olduğunu da açıkça belirtir:
> “O, gökten yere kadar her işi evirip çevirir. Sonra bu işler, sizin saydığınız şekilde bin yıl süren bir günde O’na çıkar.” (Secde 32:5)
Bu ayetler, zamanın Allah katında farklı işlediğini, bizim “gün” olarak adlandırdığımız şeyin mutlak bir ölçü olmadığını gösterir.
---
Özetle:
Kur’an’da “gün” kavramı sadece 24 saatlik dünya günü değildir; tarihsel, kaderî, mecazî ve kozmik anlamlar taşır.
Evrenin yaratılışında “altı gün”, evrensel anlamda altı aşama/süreç olarak anlaşılmalıdır.
Zaman, Kur’an’a göre izafîdir (görece); Allah’ın katındaki zaman algısı insanınkinden farklıdır.
Kur’an Okumanın Zararları ⁉️ ❌️
❌️ Kur’an Okumanın Zararları
Dikkat: Bu yazı yoğun ironi içermektedir.
Bazı tehlikelerin farkına varmak için bilimsel çalışmalara gerek yoktur. Deneyim yeterlidir. Kur’an okumak da bu tehlikelerden biridir. Özellikle dikkat edilmesi gereken bazı yan etkileri vardır:
17 Mayıs 2025 Cumartesi
Bir Mekân Neden Mukaddes Olur ? 🕋
🕋Bir Mekân Neden Mukaddes Olur?
---
Bir Mekân Neden Mukaddes Olur? — Kur’an Temelli Bir Yaklaşım
1. Giriş: Kutsallık Kavramının Kaynağı
Kur’an’da “kutsal” veya “mukaddes” anlamına gelen en temel kök ق-د-س (k-d-s) köküdür. Bu kökten türeyen “mukaddes”, “temiz, arındırılmış, saf ve saygın” anlamlarını içerir. Ancak Kur’an, bir mekânın kutsiyetini coğrafi ya da fiziksel üstünlüğe değil, o mekânın vahiy, tevhid ve arınma ile ilişkisine bağlar.
16 Mayıs 2025 Cuma
SADECE KUR'AN ⛔️ Diyenlerin Haklı Argümanları
Sadece Kur’an Diyenlerin Haklı Argümanları Üzerine Bir Değerlendirme
“Sadece Kur’an” diyenler, yani dini anlamada ve yaşamada yalnızca Kur’an’ı yeterli gören anlayış, zaman zaman “gelenek karşıtı” veya “modernist” gibi sıfatlarla yaftalansa da, bu yaklaşımın Kur’an merkezli bazı güçlü ve haklı argümanları bulunmaktadır. Bu yazıda, özellikle Kur’an’ın kendi içinde sunduğu delillerle, bu yaklaşımın dayanaklarını ele alacağız.
14 Mayıs 2025 Çarşamba
KALEM VE DENİZ 🔹
🔹 Kur'an'da Kalem: Kullanım Yerleri ve Anlamları
Kur'an'da "kalem" kelimesi doğrudan üç yerde geçer, ancak sembolik anlamı dolaylı olarak birçok ayette hissedilir:
4 Mayıs 2025 Pazar
Kur’an’da EKONOMİK düzen İLKELRİ 💰
💰 Kur’an’da EKONOMİK düzen İLKELRİ
Kur’an’da para, ücret, altın-gümüş, hak ve emek kavramları; adalet, hakça paylaşım, emeğin karşılığının verilmesi ve sömürünün
---
1. Altın ve Gümüş (Para) – Biriktirme ve Servet Eleştirisi
Kur’an’da para doğrudan “para” (nuqūd) olarak değil, dönemin geçerli değerli madenleri olan altın (ذهب – zeheb) ve gümüş (فضة – fidda) üzerinden ifade edilir. Bu maddeler, zenginliğin ve ticaretin ölçüsüdür.
Tevbe 34-35:
> "Altını ve gümüşü yığıp da Allah yolunda harcamayanlara acıklı bir azabı müjdele."
Bu ayet, paranın ya da servetin kendisini değil, biriktirilip toplumdan esirgenmesini eleştirir. Yani Kur’an’da ekonomik değer, edinilme biçimi ve kullanım amacı ile değerlendirilir.
---
2. Ücret (Ecîr) ve Emek Karşılığı
Kur’an'da emek karşılığı bir şey almak meşrudur:
Talâk 6:
> "...Onlara ücretlerini (اُجُورَهُنَّ – ücûrahunne) maruf üzere verin..."
Kasas 26-27 kıssasında Mûsâ'nın Şuayb peygambere yardım etmesi üzerine ona bir iş teklif edilmesi, emeğe karşılık ücret verilmesinin Kur’ani onayına örnektir.
Ayrıca: Necm 39:
> "İnsan için ancak kendi çalıştığı vardır."
Bu ayet, emeğin ve bireysel çabanın temel değer olduğu bir anlayışı yansıtır. Kur’an’a göre kimsenin emeği boşa gitmez (Al-i İmran 195; Kehf 30).
---
3. Haksız Kazanç ve Sömürünün Eleştirisi
Bakara 188:
> "Aranızda mallarınızı batıl yollarla yemeyin..."
Nisa 29:
> "Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rızaya dayalı bir ticaret olursa başka."
Bu ayetler, adil ve şeffaf ekonomik ilişkileri esas alır; faiz, rüşvet, haksız kazanç, istismar gibi yollarla elde edilen gelirler Kur’an’da yasaklanır.
---
4. Faiz (Ribâ) ve Sermayeye Dayalı Sömürünün Reddi
Bakara 275-279 faizle ilgili en kapsamlı pasajdır:
> "Allah alışverişi helal, ribâyı haram kıldı... Eğer tövbe ederseniz sermayeniz sizindir. Ne haksızlık edersiniz ne de haksızlığa uğrarsınız."
Bu ifadeyle sermayenin kendi başına artmasının değil, emeğin ve riskin karşılığının meşru olduğu vurgulanır.
---
5. Hak Kavramı: Ücretin ve Malın Hakkaniyeti
Kur’an’da “hak” kelimesi, hem “doğruluk” hem de “hak edilen” anlamında kullanılır.
Mutaffifîn 1-3:
> "Ölçüde ve tartıda hile yapanlara yazıklar olsun... Ölçtüklerinde tam alırlar, ama kendileri ölçtüklerinde eksik verirler."
Burada adaletli ticaret ve emek karşılığı dürüst davranma öğütlenir. Hak gaspı, Kur’an’ın ciddi şekilde ele aldığı toplumsal günahlardandır.
---
SONUÇ
Kur’an’da ekonomik düzen şu ilkeler üzerine kuruludur:
1. Emeğin kutsallığı: Herkes emeğinin karşılığını almalıdır.
2. Adalet ve rıza esaslı ticaret: Ticaret serbesttir ama hile, sömürü ve faiz haramdır.
3. Servetin sosyal sorumluluğu: Mal Allah'ın nimetidir; paylaşılmalı, yoksul korunmalıdır.
4. Hak kavramı: Hak, hem bireysel hem toplumsal düzeyde korunmalıdır.
---
---
1. Altın ve Gümüş (Para) – Biriktirme ve Servet Eleştirisi
Kur’an’da para doğrudan “para” (nuqūd) olarak değil, dönemin geçerli değerli madenleri olan altın (ذهب – zeheb) ve gümüş (فضة – fidda) üzerinden ifade edilir. Bu maddeler, zenginliğin ve ticaretin ölçüsüdür.
Tevbe 34-35:
> "Altını ve gümüşü yığıp da Allah yolunda harcamayanlara acıklı bir azabı müjdele."
Bu ayet, paranın ya da servetin kendisini değil, biriktirilip toplumdan esirgenmesini eleştirir. Yani Kur’an’da ekonomik değer, edinilme biçimi ve kullanım amacı ile değerlendirilir.
---
2. Ücret (Ecîr) ve Emek Karşılığı
Kur’an'da emek karşılığı bir şey almak meşrudur:
Talâk 6:
> "...Onlara ücretlerini (اُجُورَهُنَّ – ücûrahunne) maruf üzere verin..."
Kasas 26-27 kıssasında Mûsâ'nın Şuayb peygambere yardım etmesi üzerine ona bir iş teklif edilmesi, emeğe karşılık ücret verilmesinin Kur’ani onayına örnektir.
Ayrıca: Necm 39:
> "İnsan için ancak kendi çalıştığı vardır."
Bu ayet, emeğin ve bireysel çabanın temel değer olduğu bir anlayışı yansıtır. Kur’an’a göre kimsenin emeği boşa gitmez (Al-i İmran 195; Kehf 30).
---
3. Haksız Kazanç ve Sömürünün Eleştirisi
Bakara 188:
> "Aranızda mallarınızı batıl yollarla yemeyin..."
Nisa 29:
> "Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rızaya dayalı bir ticaret olursa başka."
Bu ayetler, adil ve şeffaf ekonomik ilişkileri esas alır; faiz, rüşvet, haksız kazanç, istismar gibi yollarla elde edilen gelirler Kur’an’da yasaklanır.
---
4. Faiz (Ribâ) ve Sermayeye Dayalı Sömürünün Reddi
Bakara 275-279 faizle ilgili en kapsamlı pasajdır:
> "Allah alışverişi helal, ribâyı haram kıldı... Eğer tövbe ederseniz sermayeniz sizindir. Ne haksızlık edersiniz ne de haksızlığa uğrarsınız."
Bu ifadeyle sermayenin kendi başına artmasının değil, emeğin ve riskin karşılığının meşru olduğu vurgulanır.
---
5. Hak Kavramı: Ücretin ve Malın Hakkaniyeti
Kur’an’da “hak” kelimesi, hem “doğruluk” hem de “hak edilen” anlamında kullanılır.
Mutaffifîn 1-3:
> "Ölçüde ve tartıda hile yapanlara yazıklar olsun... Ölçtüklerinde tam alırlar, ama kendileri ölçtüklerinde eksik verirler."
Burada adaletli ticaret ve emek karşılığı dürüst davranma öğütlenir. Hak gaspı, Kur’an’ın ciddi şekilde ele aldığı toplumsal günahlardandır.
---
SONUÇ
Kur’an’da ekonomik düzen şu ilkeler üzerine kuruludur:
1. Emeğin kutsallığı: Herkes emeğinin karşılığını almalıdır.
2. Adalet ve rıza esaslı ticaret: Ticaret serbesttir ama hile, sömürü ve faiz haramdır.
3. Servetin sosyal sorumluluğu: Mal Allah'ın nimetidir; paylaşılmalı, yoksul korunmalıdır.
4. Hak kavramı: Hak, hem bireysel hem toplumsal düzeyde korunmalıdır.
---
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)