Bu Blogda Ara

Allaha sığınma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Allaha sığınma etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Mayıs 2025 Salı

Kuran okurken ŞEYTAN faktörü 👹

👹 Kuran okurken ŞEYTAN faktörü



KUR’ÂN DIŞI BİLGİLERİN DİNÎ ANLAYIŞA ETKİSİ: KUR’ÂN MERKEZLİLİĞİN GEREĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME


Kur’ân, insanlığa gönderilmiş ilahi mesajın korunmuş ve bozulmamış yegâne kaynağıdır. Nitekim Allah, Kur’ân’ın koruyucusunun bizzat kendisi olduğunu bildirir: “Şüphesiz zikri (Kur’ân’ı) biz indirdik, onun koruyucusu da biziz.” (Hicr 15:9). Bu ilkeye rağmen tarihsel süreçte Kur’ân dışı bilgiler, din adına inşa edilen birçok anlayışa temel teşkil etmiş ve bu durum, özgün mesajdan sapmalara yol açmıştır.




















Kur’ân’ı Kovulmuş Şeytandan Allah’a Sığınarak Okumak

Kur’ân, okunmaya başlamadan önce şeytandan Allah’a sığınmayı emreder: “Kur’ân okuduğunda, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.” (Nahl 16:98). Bu emir, sadece bireysel korunma değil, aynı zamanda zihinsel temizlik ve bilgi kaynaklarının arındırılması anlamı da taşır. Kur’ân’ı anlamaya çalışırken dış müdahalelerden, özellikle şeytanî vesveselerden uzak durmak gerektiğine işaret eder.

1. Kitap Dışı Bilginin İnanç Biçimlendirmesi: İsa Nebi Örneği

Kur’ân, Meryem sûresinde İsa Nebi'nin doğumunu “hurmaların olgunlaştığı” bir mevsime, yani yaz aylarına yerleştirir (Meryem 19:25). Buna rağmen geleneksel Hristiyan anlatılarında 25 Aralık tarihi İsa’nın doğum günü olarak kutlanır. Bu tarih, Roma paganizminin “güneşin yeniden doğuşu” bayramıyla örtüşmektedir. İnançla ilgisi olmayan kültürel bir tarih, zamanla vahiy kaynaklı bir hakikat gibi benimsenmiştir. Bu durum, dinî bilginin nasıl kültürel rivayetlerle harmanlanarak asıl kaynaktan saptığını gösterir.

2. Kitap Dışı Bilgilerin İmanî Kavramlara Müdahalesi: Teslis ve Ulûhiyet

Kur’ân, İsa Nebi’yi “Allah’ın kulu ve peygamberi” olarak tanımlar (Meryem 19:30), ancak Hristiyan geleneğinde Kitap dışı yorumlarla İsa tanrılaştırılmış, “oğul” ve “kurtarıcı” gibi sıfatlarla anılmıştır. Bu inanç dönüşümünün temelinde vahiy dışı rivayetlerin, felsefi etkilerin ve siyasi kaygıların olduğu açıktır. Kur’ân bu tür müdahaleleri eleştirir: “Onlar, bilginlerini ve din adamlarını Allah’tan başka rabler edindiler...” (Tevbe 9:31).

3. Benzer Bir Sapma: Yahudiler ve Üzeyr (Ezra)

Kur’ân, Yahudilerin Üzeyr’i Allah’ın oğlu ilan ettiğini bildirir (Tevbe 9:30). Bu, vahiy dışında şekillenmiş bir mitin, imanî bir kabule dönüşmesinin örneğidir. İlahi mesajın dışında, sözlü kültürle taşınan bilgiler zamanla kutsal bilgi haline gelir.

4. Hadis ve Rivayetler Yoluyla Dinî Algının Değişmesi

İslam tarihinde de Kur’ân dışı kaynakların dinî yapıya yön verdiği birçok örnek vardır. Örneğin, kıyamet alametleri, mehdi inancı, kabir azabı gibi konuların çoğu Kur’ân’da yer almaz; buna rağmen bu rivayetler, dinin ayrılmaz bir parçası gibi öğretilmiştir. Bu durum, Kur’ân'ın merkezden uzaklaştırıldığı, yerine kültürel anlatıların geçtiği bir dini algı inşasına yol açmıştır.

5. Kadın Algısında Sapmalar: Havva’nın Kur’ân’da Olmayan Hikâyesi

Kur’ân, Âdem’in eşiyle birlikte cennette yasak ağaca yaklaştığını bildirir; ancak kadının erkeği kandırdığına dair bir ifade yer almaz. Buna rağmen İslam geleneğinde, tıpkı Tevrat’ta olduğu gibi Havva’nın “suçlu” ilan edilmesi, Kitap dışı anlatıların Kur’ân mesajını nasıl gölgelediğine dair çarpıcı bir örnektir.

Sonuç: Bilgi Kaynağı Olarak Yalnızca Kur’ân

Dini hakikati anlamada güvenilir ve korunmuş yegâne kaynak Kur’ân’dır. Kur’ân dışı bilgi kaynaklarının, özellikle tarihsel rivayet ve kültürel aktarımın dinin özünü değiştirecek şekilde kullanılması, tevhid anlayışını zedelemekte ve insanı şirkle buluşturabilecek inanç sistemlerine sürüklemektedir. Bu sebeple, Kur’ân’ın kendi iç bütünlüğüyle okunması ve dış etkenlerden arındırılması zaruridir.


---