Kayıtlar

kuranda geçen etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Kuran’da Rüya ve Bilim

Resim
🌌 Kuran’da Rüya ve Bilim: Bilinçaltı, Merak, Korku ve İlahi İletişim Arasında Bir Köprü Rüya, Hem İlahi Hem Psikolojik Bir Dildir Kuran’da rüyalar sıradan imgeler değildir. Bazıları ilahî mesaj, bazıları psikolojik yansıma, bazıları ise hem bireysel hem toplumsal bilinçaltının sembolleridir.  Modern bilim ise rüyayı, beynin gece boyunca “hafıza temizliği”, “duygu boşaltımı” ve “zihinsel simülasyon” yaptığı bir alan olarak tanımlar. Kur’an’daki rüyaları bu çerçevede yeniden okumak, hem insan psikolojisinin derinlerine hem de vahyin yapısına dair şaşırtıcı bulgular sunar. --- 🧠 1. RÜYA VE BEYNİN ÇALIŞMASI: Bilim Ne Der? REM Uykusu ve Bilinçaltı: Uyku sırasında özellikle REM evresi, rüyaların yoğun olarak görüldüğü aşamadır. Bu evrede duyguların merkezi, hafıza ve mantık, karar alma etkileşir. Bu etkileşim, duygusal yüklerin boşaltılması, kaygıların simüle edilmesi ve gelecek senaryolarının zihinsel olarak test edilmesiyle sonuçlanır. 📌 Kur’an’daki rüyalar da bu bilimsel tabloya bi...

Kur’an’da AİLE Kavramı: Nesep mi, Manevî Miras mı?

Resim
Kur’an’da ÂİLE Kavramı: Nesep mi, Manevî Miras mı? Ali İmran 33 Bağlamında Bir Tahlil 🌿 GİRİŞ Kur’an’da sıklıkla geçen “âl (آل)” kelimesi, çoğu zaman klasik tefsirlerde “aile” veya “nesil” olarak tercüme edilmiştir. Ancak bu kavramın, Kur’an’daki diğer kullanımları dikkate alındığında, sadece biyolojik bir aileye değil, aynı zamanda bir fikir ve iman topluluğuna işaret ettiği anlaşılmakta ve çok daha geniş bir anlam yelpazesine sahip olduğu gözlemlenmektedir. Ali İmran 33. ayet bu kavramın merkezinde yer alır: “Şüphesiz Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim ailesini (âl-i İbrahim) ve İmrân ailesini (âl-i İmrân) âlemler üzerine seçti.” (Ali İmran, 3/33) Bu çalışma, “âl” kavramının Kur’an’daki anlam dünyasını, dilsel kökenlerini ve tefsir literatüründeki yorumlarını tartışarak, biyolojik bir soy mu yoksa iman temelinde bir miras topluluğu mu olduğunu ortaya koymayı amaçlamaktadır. 🔍 1. “ÂL” KELİMESİNİN LÜGAVİ VE ETİMOLOJİK ANALİZİ Âl (آل) kelimesi, Arapça kökenli olup “evlâ (dönmek, aidiyet)...

Mekke ve Bekke NEDİR ❓️

Resim
 "Mekke" ve "Bekke"  Kur’an’daki kullanımı, anlamları ve aralarındaki derinlikli fark üzerine bir analiz sunalım.  Öyle bir fark ki, bu sadece bir “harf farkı” değil, bir anlam evrimi, hatta bir bilinç sıçramasıdır. 📌 Kur’an’da “Bekke” mi, “Mekke” mi? Neden İki Farklı Kelime? Kur’an’da “Bekke” ifadesi yalnızca bir kez, Âl-i İmrân 3:96'da geçer:  "Şüphesiz, insanlar için kurulan ilk ev, Bekke'de olandır; âlemlere bir bereket ve doğru yol rehberi olarak." Aynı şehir için başka ayetlerde kullanılan isim ise **“Mekke”**dir. (Fetih 48:24) 😲 Şaşırtıcı Soru: Aynı şehir neden iki farklı adla anılır? Bu fark tesadüf mü? Hayır.  Kur’an’da her kelime bilinçli seçilmiş bir kavramsal işarettir.  Şimdi derinlere inelim. 🧠 Etimolojik Düzey: “Bekke” ve “Mekke” Arasındaki Fark Ne? 🔤 Bekke (بكة): Kökü: B-K-K Anlam: "Ezmek, bastırmak, itiş-kakış, sıkışıklık, göğüs göğüse gelmek" İbranice'deki karşılığı: “Baka” → Ağlamak, “Bakha” → Ağlayan vadiler Be...

Altın Buzağının Aldatıcı Sesi : Huvâr 🐂🎶

Resim
🐂🎶 Altın Buzağının Aldatıcı Sesi : Huvâr “Huvâr” (Türkçe meâliyle “alçak sesle mâvet eden, aldatıcı ötüş”) kelimesinin Kur’ân bağlamında nasıl kullanıldığını, hangi âyetlerde geçtiğini, dilî ve tematik boyutlarını ele alalım. 1. Terimin Kur’ân’daki Geçişi Âyet : Tâhâ sûresi, 20:88 «وَجَعَلَهَا بَقَرَةً فَخَرَجَ لَهَا خَوْرًا ۖ» “(Semûrî) onu (Altın Buzağı’yı) bir öküz yaptığında, o öküzden (sanki konuşurmuşçasına) alçak bir mâvet sesi çıktı.” Türkçe meâliyle “huvâr”, buradaki “خَوْرًا” kelimesinin karşılığıdır. Aynı hikâye : A‘râf sûresi, 7:148’de de benzer ifade geçer: «...وَخَرَجَ لَهَا خَوْرًا» Yani “o sığır (âhiretî ilâh), kendisinden çıkan aldatıcı sesle…” Bu iki âyet, Beni İsrail’in Mûsâ (a.s.)’ın yokluğunda Samirî eliyle yaptıkları Altın Buzağı’yı nasıl kutsallaştırdıklarını ve sesinin onları nasıl yanıltıp peşinden sürüklediğini vurgular. 2. Dilî ve Sembolî Analiz Kök ve lâfz Kök: خ-و-ر (h–w–r) خَوْر (hvâr/huvâr) ; “alçak, inilti tarzı ses, mâve...

Galu bela ifadesi Kuranda nedir ❓️🔎

Resim
Tıpkı Kur’an’daki sırât-ı müstakîm kavramının, mahşerde kurulacak ince bir kıl köprüye dönüştürülmesi gibi; “galû belâ” ifadesi de Kur’an’daki bağlamından koparılmış ve geleneksel söylem içinde oldukça absürt bir metafizik kurgunun temel taşı haline getirilmiştir.  Oysa “galû belâ”, Kur’an'da açıkça bir şahitlik, bir bilinç tanıklığı ve sorumluluk anını anlatır.  Detaylandıralım: --- 🔍 “Galû belâ” Nedir? Bu ifade, A’râf Suresi 172. ayette geçen bir sahneye gönderme yapar: “Rabbin, Âdemoğullarından –onların sırtlarından– soylarını almış ve onları kendilerine şahit tutmuştu: ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ dediklerinde, ‘Evet, tanıklık ederiz’ demişlerdi. (Galû belâ)..." (A’râf 7:172) --- ❗ Ayette Geçen Anahtar İfade: قَالُوا بَلَىٰ (qālû belâ) “Evet, tanıklık ederiz.” (Burada “belâ” Arapçada bir tasdiktir, “evet, elbette” anlamındadır.) --- 🧠 1. Galû Belâ Ne Değildir? ⛔ Geleneksel anlatıya göre: Ruhlar yaratılmadan önce bir “ezelî sözleşme” yapılmıştır. Allah bütün ruhları ...

Kurana göre MELE-İ ALA nedir❓️🔍

Resim
Mele’-i A‘lâ: Göksel Meclis mi, Korunaklı ilahi bilgiler? Özet: Kur’an’da geçen mele’-i a‘lâ ifadesi, klasik yorumlarda genellikle “göksel melekler meclisi” veya “Allah’ın yanında yer alan yüksek konsey” olarak anlaşılmıştır. Ancak bu yorumlar tevhid ilkesine aykırı, bağlamdan kopuk ve etimolojik açıdan hatalıdır.  Bu makalede, Kur’an bağlamında mele’-i a‘lâ nın “Allah katında bulunan ana kitap” ve “korunaklı ilahi bilgiler” olduğu savunulacak, ayrıca cinlerin ve ehli kitap bazı grupların bu yüce bilgi katına ulaşamamalarının epistemolojik bir engelleme olduğu açıklanacaktır. 1. Giriş: Kavramın Kur’an’daki Derinliği Kur’an, insanlık tarihinin en zengin anlam ve mesaj sistemlerinden biridir. Her bir kavram, dilsel ve bağlamsal olarak çok katmanlı bir incelemeye ihtiyaç duyar. Bu bağlamda, Sâd Suresi 38:69 ve Sâffât Suresi 37:8’de geçen mele’-i a‘lâ (الملإ الأعلى) ifadesi dikkat çekicidir. Klasik tefsirlerde sıklıkla “göksel melekler meclisi” veya “Allah’ın yüksek konsey...

Güzel Örneklik olan Nebîler 📖✨

Resim
Kur’an Yeterliliği ve Peygamberlik Kurumuna Bakış: "İbrahim ve Beraberindekilerde Güzel Örnek" Tartışması 📖✨ İslam düşünce tarihinde önemli tartışma konularından biri, Kur’an’ın dinin tek ve yeterli kaynağı olup olmadığı, dolayısıyla Son Nebi’nin (selam üzerine olsun ) uygulaması ve uydurulan hadislerin dinin anlaşılmasındaki rolüdür.  Bu bağlamda, bazı kesimler "Son Peygamber ile  İbrahim ve beraberindekilerde güzel örnekler vardır" ayetlerini, hadislerin dinde delil olma vasfına bir kanıt olarak sunarken, ayetin bağlamından koparıldığını ve Kur’an’ın yeterliliğini gölgelediğini savunan farklı bir bakış açısı da mevcuttur.  Bu makalede, bu farklı bakış açısını Kur’an’ın kendi beyanları çerçevesinde değerlendireceğiz. 🔍🕌 "İbrahim ve Beraberindekilerde Güzel Örnek": Hadislerin Kanıtı mı? 🤔 Mümtehine Suresi’nin 4. ayeti olan "İbrahim ve beraberindekilerde sizin için güzel bir örnek vardır" ifadesi, genellikle peygamberlerin ve salih kişilerin h...

ARAF - 1 "Vicdanın Sınır Bölgesi" 💱

Resim
“İki Arada Bir Derede Kalanlar: Kur’an’da A‘râf Ashâbı ve Vicdanın Sınır Bölgesi” Kur’an, yalnızca mü’min ve kâfir kategorilerini sunmaz. Bazı anlatımlar, insanın ne tam aydınlıkta ne de karanlıkta olduğu gri alanlara işaret eder. İşte bu bağlamda, A‘râf Ashâbı (أصحاب الأعراف), ne cennetlik ne de cehennemlik olan bir grup olarak karşımıza çıkar. Cennetle cehennem arasında, yüksekte, bir "perde" üzerindedirler. Ancak bu ara konum sıradan bir bekleme salonu değildir; burası varoluşun ve vicdanın en keskin sınır noktasıdır. --- A‘râf Ne Demek? Kelime anlamı olarak “a‘râf”, ʿurf kökünden gelir ve yüksek yer, tepe, bilinen şey, ayırt eden sınır anlamlarını taşır. Aynı kökten gelen ma‘rûf, iyi ve bilinen şey anlamındadır. Yani “a‘râf” hem yükseklik hem de fark edilebilirlik, yani “bilinçli bir eşik”tir. Bu nedenle A‘râf Ashâbı, hem fiziksel hem de ahlâkî bir sınır bölgesindedir. --- Kur’an’da A‘râf Ashâbı (A‘râf 7:46–49) Kur’an’da yalnızca A‘râf Suresi 46–49. ayetlerde bu toplulukt...

İnce Hat; Rāʿinā Demeyin, Unẓurnā Deyin

Resim
“Rāʿinā Demeyin, Unẓurnā Deyin” — Kur’an’da Sözcük Seçiminin Ahlaki Bağlamı Dil ve Ahlak Arasındaki İnce Hat