Kibrin Görünmeyen Yüzü
1. Giriş: Kibrin Görünmeyen Yüzü
Kibir, çoğu zaman dışarıdan fark edilen bir davranış olarak düşünülür: burnu havada konuşmak, insanları küçümsemek, kendini üstün görmek… Oysa Kur’an, kibri yalnızca bir tavır değil, bilincin içten içe kararması olarak ele alır. Kibir, dışarıda “zalimlik”, içeride ise “körlük” olarak çalışır.
Kur’an’ın en çarpıcı mesajlarından biri şudur: 👉 Gerçek kibir, gözde değil; idrakte meydana gelir.
İnsan dışarıdan güçlü, özgüvenli, hatta başarılı görünür; fakat içeride bir çöküş başlar: hakikati görememe, uyarıyı duyamama ve gerçeğe karşı kapıların kapanması. Bu durum, Kur’an’da "Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, kendini beğenmiş, övünüp duran kimseleri asla sevmez." (Lokmân, 31:18) ayetiyle net bir şekilde uyarılır.
2. Kur’an’da Kibrin Psikolojik Kodları
Kur’an kibrin zihinde işleyen şu dört mekanizmaya dikkat çeker:
Algı kaybı: Ayetleri görememe, uyarıları duyamama.
Benlik şişmesi: Sınırlarını unutma, kendini putlaştırma.
Hakikate direnç: Kanıt arttıkça inat artar.
İçsel çürüme: Kibir büyüdükçe akıl küçülür.
Bu mekanizma, Kur’an anlatılarında farklı karakterlerde somutlaşır.
3. Firavun: Gücün Körleştirdiği Kibir
Firavun’un kibrinin kaynağı dış güçtü: otorite, ekonomi, ordu, devlet yapısı. Fakat Kur’an’a göre sorun gücün kendisi değil, gücün bilinci karartmasıdır. Firavun, aklı değil, kudreti kutsadı; hakikati değil, otoriteyi dayattı.
Onun kibri, mucizeleri “sihir” (Yunus, 10:76) olarak yorumlamasına, uyarıları tehdit saymasına yol açtı. Kur’an, onu ve topluluğunu şöyle niteler: “Sonra onların ardından Musa’yı ve Harun’u Firavun’a ve ileri gelen çevresine mucizelerimizle gönderdik. Fakat onlar büyüklendiler. Onlar zaten suçlu bir kavimdi.” (Yunus, 10:75)
Firavun’un kibrinin en tehlikeli tarafı şuydu: Gözüne değil, zihnine perde indi. Kur’an’ın mesajı: Kibir insanı aptallaştırmaz; fakat aklına set çeker.
4. Mülk Verilince Şımaran Kişi: Benlikten Doğan İlahlaşma
Bu tür kibirde, dış güçten ziyade içsel ilahlaştırma ve sınırları tamamen aşma eğilimi görülür. Bu durum, Hz. İbrahim ile tartışan ve Allah’ın kendisine verdiği mülk (hükümdarlık) nedeniyle şımaran kişide somutlaşır:
İbrahim ona, “Benim Rabbim, hayatı veren ve hayatı alandır” dediği zaman, o, “Ben de yaşatır ve öldürürüm” diyerek kendi nefsini hükümran kıldı. İbrahim’in “Allah güneşi doğudan getiriyor; sen de onu batıdan getir” demesi üzerine ise o kâfir şaşırıp kaldı (Bakara, 2:258).
Bu, kendisini ikna eden bir kibir türüdür. Kişi, en temel kozmik kanıt karşısında dahi donup kalır; çünkü kibir, akıl yürütme yetisini felç etmiştir. Kur’an’ın uyarısı: Kibir bazen dıştan değil, içeriden başlar. Hiç kimse fark etmese bile bir insan kendi içinde kendini ilahlaştırabilir.
5. İblis: Kıskançlık ve Özdeğerden Doğan Gizli Kibir
Kibrin en eski ve en saf örneği, İblis’tir. İblis’in kibri, ne bir ordudan ne de bir saltanattan kaynaklanıyordu; tamamen içsel bir özdeğer ve üstünlük iddiasıydı.
Allah meleklere Âdem’e secde etmelerini emrettiğinde, İblis secde etmedi. “O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kâfirlerden oldu.” (Bakara, 2:34). Allah ona nedenini sorduğunda verdiği cevap, kibrin temel kaynağını açıklar: “Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.” (A’râf, 7:12).
Bu kibir türü, kendini yaratılış üstünlüğüne dayandırır ve hızla kıskançlığa dönüşür. İblis, Âdem’in hak ettiği değeri küçümsedi ve kıskandı.
👉 Kibrin en yaygın ve gizli kaynaklarından biri kıskançlıktır.
İnsan, başkasının mertebesini, emeğini, başarısını veya arayışını küçümseyerek kendi acizliğini kamufle etmeye çalışır. Bu, sessiz, derinden gelen ve kişinin kendini sorgulamasına engel olan gizli bir kibrin ta kendisidir.
6. Ters Köşe: Kibir Görünen Değil, Gizlenen Bir Körlüktür
Kur’an’ın kibir öğretisinin tamamı şu cümlede toplanır: “Kibir, dışarıda zalim; içeride kördür.”
Kibirli insan dışarıdan güçlü, cesur, kararlı görünür. İçeride ise hakikati söndüren bir karanlık büyür. Kibir insanı devleştirmez; gölgesini büyütür. Kendini yükseltmez; aklının üzerine sis çöker.
Nitekim ayetler, kibirlenip Allah'ın ayetlerine karşı çıkanların kalplerinin mühürleneceğini bildirir: “Onlara ‘Allah’tan korkun’ denildiği zaman, o büyüklük ve gurur kendilerini günaha sürükler. Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o.” (Bakara, 2:206). Kibir, fiziksel değil, bilinçsel bir felçtir.
7. Sonuç: Kibrin Tedavisi Ne Değildir?
Kur’an’a göre kibir:
tevazu cümleleriyle düzelmez,
alçakgönüllü pozlarla iyileşmez,
yumuşak konuşmakla kaybolmaz.
Kibrin tedavisi, doğru bilgi + içsel uyanış + sınırlar farkıdır. Çünkü kibir davranışın değil, algının hastalığıdır.
Gerçek kurtuluş, kibirden tamamen arınmaya bağlıdır. Kur’an, ahiret yurdunun yalnızca kimler için hazırlandığını şöyle açıklar: "İşte ahiret yurdu; Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmayanlara nasip ederiz. (Güzel) sonuç, Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır." (Kasas, 28:83)
UYARI / HATIRLATMA
.jpg)
Yorumlar
Yorum Gönder