Hareket Eden Ölüler
Hareket Eden Ölüler: Kur’an’ın Topluma Yönelttiği Sert Ayna
Modern dünyada yaşamı nasıl tanımlıyoruz? Kalp atışı, nefes alıp verme ve biyolojik fonksiyonların devamı mı? Kur’an-ı Kerim, bu noktada alışılmışın dışında, sarsıcı bir tanım yapar. O’na göre sokaklar; nefes alan ama aslında yaşamayan, yürüyen ama ruhu can çekişen "hareket eden ölülerle" doludur.
Kur’an, insanı pohpohlayan bir kitap değildir. Toplumları okşamak için değil; sarsmak, uyandırmak ve gerekirse teşhis etmek için konuşur.
1. Fiziksel Varlık mı, Bilinçli Yaşam mı?
Kur’an’a göre hakikate karşı refleksi olmayan insan ölüdür. Bu, tıbbi bir durum değil, ahlaki bir iflastır. Bakara Suresi 18. ayette geçen o meşhur ifadeyi hatırlayalım:
“Onlar sağırdır, dilsizdir, kördür; artık dönmezler.”
Bu ayet fiziksel bir engeli değil, bilinç iflasını anlatır. Çevresindeki zulmü görmeyen, yalanı duymayan ve haksızlığa karşı susan bir birey, Kur’an literatüründe "diri" kabul edilmez.
2. Bedenler Çalışıyor, Zihinler Kilitli
Bugün toplumda herkes meşgul, herkes yorgun. Ancak kimse "neden?" diye sormuyor.
- Zulüm var → Sessizlik.
- Yalan var → Normalleşme.
- Haksızlık var → “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.”
Kur’an bu tavrı A‘râf 179. ayette net bir şekilde tarif eder: “Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar.” Bu bir hakaret değildir; insanın aklını ve iradesini terk ederek sadece içgüdüleriyle (tüketme, barınma, çoğalma) yaşamasının teknik bir tespitidir.
3. Dinî Mumyalaştırma Tehlikesi
Toplumun büyük kısmı dindardır ama bu dindarlık çoğu zaman "diri" değildir. Ayetler ezberlenir, ritüeller kusursuzca sürdürülür; fakat adalet, merhamet ve dürüstlük hayatın içinde yoktur.
Kur’an, ahlakı dönüştürmeyen ibadeti "boş bir beden hareketi" olarak görür ve Mâ‘ûn Suresi’nde çok sert bir uyarı yapar:
“Yazıklar olsun o namaz kılanlara…”
Çünkü o namaz, kılan kişiyi diriltmemiş, onu bir adalet neferine dönüştürmemiştir.
4. Ataların Gölgesinde Akıl Tutulması
Toplumda sorgulamak çoğu zaman "sapkınlık" olarak görülür. Değişimin önündeki en büyük engel; “Büyüklerimiz böyle yaptı”, “Âlimler böyle dedi” gibi kalıplardır. Kur’an bu zihniyeti bir helak sebebi olarak kaydeder:
“Biz atalarımızı bir yol üzerinde bulduk…” (Zuhruf 22)
Bu cümle, toplu bir akıl iptalinin belgesidir. Düşünmeyen kalabalıklar yaşamıyor, sadece sürükleniyorlardır.
5. Kur’an Okunuyor Ama Neden Kimse Dirilmiyor?
En acı tablo budur: Ses var, mushaf var, teknoloji var ama etki yok. Yâsîn Suresi 70. ayet bu durumu açıklar:
“Bu Kitap ile ancak diri olanlar uyarılır.”
Demek ki Kur’an herkesi uyandırmaz. Bazıları ölü kalmayı tercih eder; çünkü ölü olmak sorumluluk gerektirmez, risk içermez ve hesap sorma bilinci taşımaz.
Sonuç: Mezarlıklar Değil, Sokaklar Dolu
Toplumun asıl felaketi mezarlıklar değil; alışveriş merkezleri, ekran başları ve suskun kalabalıklardır. Kur’an’ın hükmü nettir:
“Onlar diriler değildir; ölüdürler ama farkında değillerdir.”
Bugün asıl soru şudur: Bu ağır hükmün muhatabı kim?
Cevap ise çok daha ağırdır: Bu satırları okurken rahatsızlık duyan herkes.
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder