Kayıtlar

açıklaması etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Esfel-i Safilin: Rezillik Seviyesi 🧩

Resim
Esfel-i Sâfilîn: İnsanın Ontolojik Rezilliği mi, Vahyin Terk Edilişinin Sonucu mu? Kur’an’ın kısa fakat muazzam mesajlarla dolu sûrelerinden biri olan Tîn Sûresi , insanın yaratılış gayesi, ontolojik yolculuğu ve nihai akıbeti hakkında sarsıcı bir özeti barındırır. Bu sûrede geçen şu ifade, sadece bir ahlâkî düşüşü değil, aynı zamanda bilinç düzeyinde bir kopuşu anlatır: “Sonra onu, ‘esfel-i sâfilîn’e döndürdük.” (Tîn 95:5) 🧩 "Esfel-i Sâfilîn" Ne Demektir? Bu tamlama, hem mekân zarfı (yerin en altı), hem de sıfat (ahlâkın en çürüğü) olarak işlev gören çok yönlü bir ifadedir. Türkçedeki en uygun karşılığı, “alçakların en alçağı” olabilir. Çünkü “alçak” sözcüğü, hem ahlaki çöküntüyü hem de ontolojik düşüklüğü birlikte dile getirir. Bu yönüyle “esfel-i sâfilîn” ifadesi, insanın sadece yaşlılıkla gelen bir düşkünlük hâlini değil; hakikate karşı bilinçli körleşmesini, anlamdan kopuşunu ve hayvanî dürtülere esir düşmesini anlatır. 🧨 Geleneksel Yorumlara Eleştire...

İsa Nebi’nin Beşikte Konuşması !

Resim
İsa Nebi’nin Beşikte Konuşması: Kur’an Bağlamında Dilsel ve Anlamsal Bir Değerlendirme Bu çalışma, Kuran’da İsa Nebi’nin beşikte konuşmasını anlatan ayetlerin dilsel ve bağlamsal bir incelemesini sunmakta; klasik tefsirlerin mucizevi bir bebeklik konuşması yorumundan bağımsız bir alternatif okuma önermektedir.  Metin analizi, anlatıdaki bağlaç kullanımı, zaman kipleri ve anlatımsal tutarlılık üzerine odaklanmaktadır. Kuran’da İsa Nebi'nin doğumu ve beşikte konuşması sahnesi (Meryem 19:26-33; Âl-i İmrân 3:46; Mâide 5:110), tefsir tarihinde yaygın olarak mucizevi bir olay olarak yorumlanmıştır. Bununla birlikte, ayetlerin dilsel yapısı ve bağlamsal dizilimi, olayın düşünüldüğü gibi olmadığına işaret etmektedir. Zira ne hristiyan ne de yahudi kaynaklar bu yaşandığı iddia edilen olağanüstülükten de bahsetmezler. En radikaller bile bu tip bir beşikte konuşmayı dillendirmezler.  Bu makale, İsa Nebi’nin konuşmasının gerçekleşme zamanına dair Kur’an’dan hareketle bir değerlendirme sun...

NEBİLERİ RAB EDİNMEK: DİNİ BOZMANIN EN İNCE FORMU

Resim
NEBİLERİ RAB EDİNMEK: DİNİ BOZMANIN EN İNCE FORMU --- ✨ 1. Giriş: Hüküm Yetkisi Kime Ait? İslam’ın özü, yalnızca Allah’ı rab olarak tanımaktır. “Rab” kelimesi, sadece yaratıcı değil; aynı zamanda terbiye eden, öğreten, yöneten, yasa koyan anlamlarını da içerir. Kur’an, bu sebeple hem din adamlarının hem de peygamberlerin rab edinilmesini yasaklamıştır. “Allah’ın size Kitap ve hikmet verdikten sonra, 'Allah’ı bırakıp bana kullar olun' demesi, bir peygamber için mümkün değildir. Ama der ki: ‘Kitabı öğretip okuttuğunuza göre artık Rabbe kullar olun!’” (Âl-i İmrân, 3/79) ⛔️ Demek ki nebi bile din adına yasa koyamaz, sadece vahyi öğretir. --- 📜 2. “Rab Edinmek” Ne Demektir? 🔍 “Rab edinmek”, sadece secde etmek, dua etmek değildir. Asıl anlamı şudur: ➡️ Bir kişiyi din adına öğretici, belirleyici ve hüküm koyucu otorite olarak görmek. 📚 Kur’an bunu şöyle örnek verir: “Onlar, Allah’ı bırakıp hahamlarını ve rahiplerini rabler edindiler…” (Tevbe, 9/31) 👤 Günümüzde Peygamber rab edilmi...

Zekatı Verirken Boyun Eğmek: Rükuda Zekat

Resim
Zekatı Verirken Boyun Eğmek: Rükuda Zekât Kur’an’da birçok ahlaki ilke, ritüel ifadelerin ötesinde bir zihin ve davranış dönüşümünü esas alır. Bunlardan biri de zekât kavramıdır. Zekât, sadece maddi bir ibadet değil, aynı zamanda bir arınma, tevazu ve toplumsal denge aracıdır. Mâide Suresi 55. ayette geçen "rükû hâlinde zekât verme" ifadesi, bu derinliği yansıtan nadide anlatımlardan biridir. Ayet şöyledir: “Sizin veliniz ancak Allah’tır, Resûlü’dür ve iman edenlerdir; onlar ki salâtı ikame ederler ve zekâtı verirlerken rükû hâlindedirler.” (el-Mâide, 5:55) Bu makalede, “rükû hâlinde zekât vermek” ifadesinin anlamı incelenerek, zekât ibadetinin yalnızca ekonomik değil, ontolojik ve ahlaki bir duruş olduğunu göstermek amaçlanmaktadır. --- 1. Rükû: Boyun Eğmenin Sembolü Rükû (ركوع) kelimesi Arapça’da “eğilmek, teslim olmak, kibri bırakmak” anlamlarına gelir. Kur’an’da hem bedensel bir hareket (namazdaki eğilme) hem de zihinsel bir teslimiyet hali olarak geçer. Rükû, secdeden ön...

İbrahim Nebî’nin Hanîfliği 🧭

Resim
Hanîf olmak, Kur’an’ın birçok yerinde geçen ve özellikle İbrahim peygamberle özdeşleştirilen bir kavramdır. Kelimenin kökü ve Kur’an’daki bağlamları incelendiğinde şu anlamlar öne çıkar: --- Etimolojik olarak " Hanîf ": Arapça'da ḥ-n-f kökünden gelir. “ Doğruya yönelen, eğrilikten yüz çeviren ” anlamındadır. Zıddı "cenîf"tir: "eğri, yamuk". Bazı araştırmacılar, bu kelimenin Süryanice/Habeşçe kökenli olabileceğini ve tek tanrıcılığı ifade ettiğini belirtir. --- Kur’an’da “Hanîf” Kavramı: Hanîf, özellikle İbrahim için kullanılan bir niteliktir. Şu ayetler önemlidir: “İbrahim ne Yahudi idi ne de Hristiyan. O hanîf idi, Allah’a teslim olmuştu (müslim idi); müşriklerden de değildi.”   (Âl-i İmrân 3:67)  “ Hanîf olarak yüzünü dine çevir, Allah’ın insanları üzerine yarattığı fıtrata… ” (Rûm 30:30) Bu ayetlerden şu sonuçlar çıkar: --- Hanîf Olmanın Özellikleri: 1. Şirkten uzak olmak: Hanîf kişi, Allah’tan başkasına ilahlık veya kutsallık atfetmez. 2. Fıtrata y...