Bu Blogda Ara

ill etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ill etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mayıs 2025 Salı

ŞİRK Her Şeyin Yanıltıcı Gücü 🔥

 🔥 ŞİRK Her Şeyin Yanıltıcı Gücü


İLL / -EL Kültürü ve Şirk

İslam'da şirk kavramının derinlemesine bir incelemede bulunacağız. Kur'an'da şirk ile ilgili anlatımları ele alacağız. Dikkat çekici ana konular;

  1. Şirk Kavramı ve Anlamı: Şirk, Allah’a eş koşmak olarak tanımlanır ve insanın başka bir varlığa veya güce kulluk etmesi anlamına gelir. İslam'da şirk, Allah'ın tek ilah olduğuna inançla zıt bir eylem olarak kabul edilir. Metinde, şirk olgusunun yalnızca putperestlikle sınırlı olmadığı, aynı zamanda insanın kendi hevasına tapması veya başka ideolojilere teslim olmasıyla da şekillendiği vurgulanmış.

  2. Şeytana İtaat Etmek: Şirk, şeytana uymakla da ilişkilendirilmiş. Şeytanın insanları doğru yoldan sapmasına sebep olmasından ve bu sapmaların kişiyi şirk içinde bırakmasından bahsedilmiş. Kişinin şeytana uyması, onun ilah edinmesi anlamına gelir.

  3. Putlara Tapmak: Putperestlik, eski çağlarda olduğu gibi günümüzde de simgesel bir şekilde devam etmektedir. Putların, sembolik anlamlar taşıyan nesneler haline geldiği ve insanların bu semboller üzerinden dini inançlar oluşturduğu anlatılmış. Bu, dini simgelerin kutsallaştırılması ve onları ilah edinme gibi davranışları ifade eder.

  4. İll / El İnancı: Burada, "İll" ve "El" terimlerinin anlamları ve bu inançların Babil'den günümüze nasıl şekillendiği ele alınmış. Bu terimlerin kökenlerine inerek, insanların yemin ettikleri, kendilerine ilah edindikleri varlıklar üzerinde durulmuş. Babil'e dair yapılan göndermeler, eski inançların ve kültürlerin etkisi ile ilişkilendirilmiş.

  5. Üçleme ve Allah'a Eş Koşma: "Lat", "Uzza" ve "Menat" gibi Arap kültüründeki putlar, Allah’a eş koşulan varlıklar olarak ele alınmış. Bu putların, insanın hayatta aradığı güç, izzet ve materyal değerlerle ilişkilendirilmesi üzerinden, gerçek ilah olan Allah'tan sapmalar vurgulanmış.

  6. İnsanların Allah Dışında Eş ve Ortak Edinmesi: İnsanların, Allah'tan başka varlıkları ilah edinmesi, özellikle peygamberler, din adamları veya kendi hevalarını ilah olarak kabul etmeleri konusu irdelenmiş. İslam’da, sadece Allah'a kulluk etmek gerektiği, onun dışında hiçbir varlığın ilah yerine geçemeyeceği açıklanmış.

  7. Kur'an'da Şirk ve İman Kavramları: Şirk, Kur'an'a göre Allah dışında herhangi bir şeyi ilah kabul etmek olarak tanımlanırken, doğru iman ise sadece Allah'a teslim olmayı ifade eder. Metnin sonunda, farklı ideolojik ve inanç sistemlerinin Allah'ın hükmüne ve kitabına aykırı olacağı, bu tür yaklaşımların şirk sayılacağı ifade edilmiştir.  

İslam’daki tevhid inancını ve şirk olgusunu derinlemesine anlamak için önemli bir kaynak sunuyoruz. Ayrıca, İslam’ın temel öğretilerine aykırı olan her tür inanç ve davranışın, dolaylı olarak şirke yol açabileceği ve insanların doğru yolu bulabilmesi için yalnızca Allah'a yönelmesi gerekmektedir.

Şirk: Allah’ın Affetmeyeceği Tek Şey 

Hiç şüphesiz, Allah, kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz. Bunun dışında kalanlar ise, dilediğini bağışlar. Kim Allah’a şirk koşarsa, elbette o, uzak bir sapıklıkla sapmıştır. (NİSA 116)

Rabbimiz ayette açıkça belirtmiştir. Peki, nedir bu şirk? Putperestlik midir? Ateistlik midir? Laiklik midir? Dinsizlik midir? İnsanı kesin cehenneme götürecek bir şey olduğuna göre, onu iyi anlamamız gerekir.

Şirk, Allah’tan başka şeylere uymak, kulluk etmek, ilah edinmek demektir. Peki, nedir uymak, tapmak, kulluk etmek? Sadece namaz kılmak, oruç tutmak mıdır? Kur’an-ı Kerim’den kıyamet gününe dair bazı bölümlerle konunun temeline dair bir çıkarım yapabiliriz:

«Ey Âdem oğulları! Size şeytana uymayın/tapmayın/kulluk etmeyin, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır» demedim mi? «Bana uyun/tapın/kulluk edin, doğru olan yol budur. Andolsun o, sizden birçok kuşağı saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor muydunuz?» (YASİN 60, 61, 62)

Bir başka ayette intak sanatıyla “Allah dışı yolu” konuşturarak bir özelliğin açıklanması var: “Şeytan yolu”:

İş hükme bağlanıp bitince, şeytan der ki: «Doğrusu Allah, size gerçek olan va’dini va’detti, ben de size vaadde bulundum, fakat size yalan söyledim. Benim size karşı zorlayıcı bir gücüm yoktu, yalnızca sizi çağırdım, siz de bana icabet ettiniz. Öyleyse beni kınamayın, siz kendinizi kınayın. Ben sizi kurtaracak değilim, siz de beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki, zalimlere acıklı bir azab vardır.» (İBRAHİM 22)

Allah’ın kendisine kitap, hüküm ayetleri/hikmet ve nübüvvet verdiği hiçbir beşerin, 'Allah’tan sonra bana da (عِبَادًا) kul olun,' diye halkı kendisine çağırmaz. Aksine, 'Öğrenip öğrettiğiniz kitap gereğince kendisini Rabbine adayan kullar olun,' der. (ÂLİ İMRÂN - 79)

Evet, Rabbimizin kitabından açıkça anlaşılıyor ki Allah’a uyanlar ve şeytana (عبد) uyanlar arasında bir ayrım vardır.

Dinde ERBAB edinilen sadece ALLAH’TIR. Kur’an ayetleri bizleri; nebiler, melik-melekler, din adamları ve birbirimizi "erbab" edinmememiz için uyarılarda bulunur. (bknz: ÂLİ İMRÂN 64 ve 80, TEVBE 31)

Şeytan = Kur’an Dışılık, ş-t-n; dışlanmış.

Yok denecek kadar az sayıdaki marjinal insanlar dışında kimse şeytana tapmadığı veya kimse şeytana namaz kılmadığı, dua etmediği ya da oruç tutmadığına göre, tapmak/kulluk etmenin anlamı açıktır: Ona uymak, itaat etmek.

İnsan neye ve kime itaat ediyorsa, ilahı odur. Peki, şirk dünya hayatında ne şekillerde tezahür eder? Yine Rabbimizin kitabına bakalım:

Bunun üzerine onların ilahlarına sokulup: «Yemek yemiyor musunuz?» dedi. «Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz?» Derken onların üstüne yürüyüp sağ eliyle bir darbe indirdi. Çok geçmeden (halkı) birbirine girmiş durumda kendisine yönelip geldiler. Dedi ki: "Elinizle yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" «Oysa sizi de, yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.» (SAFFAT 91, 92, 93, 94, 95, 96)

Putlara Tapmak

Putlara (esnam) tapmak, dünya üzerinde çok eskiden beri süregelen bir din. Günümüzde Batı toplumlarında, simgeselliği tapınaktan çıkarılıp hayatın merkezine getirilmiş olsa da, Doğu toplumlarında hala gözlenebilen bir inanış şeklidir. Kur’an’da çokça geçen bir olgudur. Putlaştırma, insanlığın iki eliyle olur. Put için önemli olan şekilselliği değil, işlevidir. Şefaat beklenir ve dinin sahibi Allah’a yaklaştırdığına inanılır. Allah’a yaklaşmak kavramı, dini iyi anlamada Allah ve onun ayetlerine denk dini bilgi/hadis ihdas etmektir. Putu hatırlatan bir simge mevcuttur; bu bazen taş/heykel, bazen kitap, bazen hat yazısı olabilir. Yeter ki o ideoloji ve fikri hatırlatsın. Önemli olan şekil değil, şeklin içinde barındırdığına inanılan işlevselliğidir. Bu bağlamda Allah ve din adamları kişiselleştirilip, dinde yetkinlik ihdas edilmektedir. Bu putlarda şefaat beklenmekte, onlar aracılığıyla dua edilmektedir.

Bu putlar konuşmazlar, yemek yemezler ve insanların elleriyle oluşturulurlar. Bu putlar yaratıcı kabul edilmez, sadece yaklaştırıcı kabul edilirler. Putları taş ve metal zannedenler, Kur’an’ı geçmişe hapsederek, önceki masalları olarak kabul edenlerdir.

Meleklerin İsimlendirilmesi

Kur’an’da Rabbimiz Lat, Uzza ve üçüncüsü Menat’tan bahseder. Üçleme... Bu olgu, İhlas Suresinde; bir parçalanmaz yekpare taş anlamına gelen SAMET ismine aykırı bir uygulamadır. Allah bölünmez, bir bütündür. Ne doğmuş, ne doğurmuş, ne de bir başkasına doğurmasına etki etmiştir.

Şimdi Necm Suresine göz atalım.

Bu surede vahyin gerçek yapısı bildirilmiş olup, putperestlerin, evreni meydana getirdiği ileri sürdükleri ve yaratıcı makamına koydukları etkenlerle ilgili teorilerin bir bilgiye dayanmayan uydurmalar olduğu ifade edilmektedir.

"Halbuki onların bu hususta hiç bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise hiç şüphesiz hakikat bakımından bir şey ifade etmez." (NECM 28)

Allah’a isnad edilmeyen yaratılış kuramlarını uyduranlar yaratıcı için enerji der (Uzza), diyalektik der (Lat), materyaller der (Menat), çünkü Allah’ın yaratıcılık makamına, muhakkak zanna dayalı başka uydurma güçler ve etkenler koymak zorundadırlar. Bu, ahirete inanmamaktan kaynaklanır. İşte bunlar, zanna dayalı uydurma yaratıcılarını Allah’a denk tutanlardır.

"İşte onların erişebilecekleri bilgi budur. Şüphesiz ki senin Rabbin, evet O, yolundan sapanı daha iyi bilir; O, hidayette olanı da çok iyi bilir." (NECM 30)

Putperestler, uydurdukları yaratıcıların bilerek bir şey yaratmaya iradeleri olmadığını, konuşamadıklarını, görmediklerini bilmektedirler. Çağdaş putperestler "yaratıcı kabul etmediklerini" söylerken, onun yerine iradesi olmayan birçok yaratıcı koymak zorunda kalıyorlar. Böylece, eskileriyle aynı şeyi iddia ettiklerinin farkındalar mı? Yoksa yeni bir şey söylediklerini mi sanıyorlar? Eski putperestler bunlar kadar bilmedikleri halde aynı şeyleri asırlarca önceden söylüyorlardı. Yani bunlara göre eskiler ne kadar da ileri görüşlüymüş! Şimdikiler de onların arkasına katılmış gidiyorlar. Aslında değişen hiçbir şey yok. İnsanlar arasında, ilk rasul Âdem’den beri süregelen büyük bir ihtilaf; yani iman-küfür mücadelesi var.

EL / İLL İnancı

El / İll: Esasında keskinlik veya parlaklık anlamından alınarak feryad, yemin, ahit ve yakınlık anlamlarına kullanılan bir kelimedir. İbranice "ill", Arapçalaşmış olarak "ilâh" anlamına geldiği de söylenmiştir. Bu takdirde Allah adına yapılmış olan yemin demek olur. Allah’ın kendine koyduğu bir isim yoktur ama Kur’an’da kendini esma’ül hüsna ile tanıtır.