Bu Blogda Ara

tutan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tutan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Temmuz 2025 Pazar

DİLSİZ ŞAHİTLİK: SUSAN KALPLERİN GÜNAHI






🔥 DİLSİZ ŞAHİTLİK: SUSAN KALPLERİN GÜNAHI

“İçinizden hakkı söyleyen bir topluluk bulunsun!” (Ali İmran 3:104)


---

🎭 GİRİŞ: GÜNAH SADECE YAPMAK MIDIR?

Kur’an’da günah genellikle bir eylemle ilişkilendirilir: hırsızlık, zina, yalan, şirk... Ancak Kur’an’ın daha derin düzeyde dikkat çektiği başka bir günah türü daha vardır: “Şahit olup susmak.”

Dilsizleşen kalplerin işlediği bu sessiz günah, bazen zulmün ortağı olmaktan daha da ağırdır.


---

🧠 SUSMAK: TARAFSIZLIK DEĞİL, TARAF OLMAKTIR

Kur’an’ın birçok yerinde şahitlik sadece bilgi vermek değil, hakikatin yanında durmak anlamında kullanılır. “Hakkı ayakta tutan şahitler olun!” (Maide 5:8) ayeti, sadece mahkeme ortamını değil, toplumsal olayları, fikir savaşlarını ve sessiz kalınan zulümleri kapsar.

Susmak nötr olmak değil; zalimden yana görünmektir. Bu yüzden Kur’an, hakkı bildiği hâlde söylemeyenleri “Allah’tan saklamayanlar” diye niteler (Bakara 2:159).


---

📌 “TOPLULUK” KİMDİR: DİN ADAMLARI MI, YÖNETİCİLER Mİ?

“İçinizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülüğü yasaklayan bir topluluk bulunsun.”
(Âl-i İmrân 3:104)



Bu ayeti kimileri sadece kadılar, din adamları ya da yöneticiler gibi özel zümrelere indirger. Ancak bu, Kur’an’ın ruhuna aykırıdır. Kur’an’da “ümmet” ve “topluluk” vurgusu, her bir müminin sorumluluğunu ifade eder.

“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyiliği emreder, kötülükten men eder, Allah’a inanırsınız.”
(Âl-i İmrân 3:110)



Kur’an:

Din adamı sınıfı oluşturmaz. Aksine “âlimlerin” hakkı gizlemesi eleştirilir. (Bakara 2:174, Tevbe 9:31)

Adalet sadece yöneticilerin görevi değildir. Her birey, “adaleti ayakta tutan bir şahit” olmakla yükümlüdür. (Nisa 4:135)


Bu nedenle hakkı ayakta tutacak topluluk, seçkin bir grup değil; hakikati bilen ve susmayan her inanan bireydir.


---

📖 ŞAHİT OLMAK: SADECE GÖZLE DEĞİL, SÖZLE DE

Kur’an’da “şahitlik” kelimesiyle (شهادة / şehâde) birlikte en çok geçen fiil “kıyam”dır – yani ayağa kalkmak, karşı durmak, taraf olmak.

“Allah için, adaleti ayakta tutan şahitler olun!” (Nisa 4:135)



Şahitliğin bedeli vardır: dışlanma, yalnız kalma, tehdit edilme… Ama susmanın bedeli daha büyüktür: kalbin mühürlenmesi.


---

🧱 BİR SÖZÜN YIKTIĞI DUVAR: Vahiy, Sessizliğe Karşıdır

Kur’an, en başından itibaren bir “suskunluk kırma” kitabıdır. Kureyş’in statükosu, Yahudilerin hakikati gizlemesi, münafıkların sinsiliği… Hepsi sessizlikle korunmuştur. Vahiy, bu duvarları yıkmak için gelmiştir.

Kur’an, hakikatin söylenmediği ortamları “zulüm düzeni” olarak tanımlar. Çünkü sustukça:

Zalim cesaret kazanır,

Mazlum yalnızlaşır,

Toplum çürür.



---

❗ EN BÜYÜK GÜNAHLARDAN BİRİ: SESSİZ TANIKLIK

“Onlar ki zulme uğrayınca birbirlerine yardım ederler.” (Şura 42:39)



Bu ayet, susmanın değil, yardımın müminlik ölçüsü olduğunu söyler. Kur’an’a göre zulme karşı susmak, zulmü onaylamaktır.

Yani:

Bir insan iftira atılırken susarsan, o iftiraya ortaksın.

Bir toplumda çocuklar istismar edilirken sustuysan, o acının parçasısın.

Bir yerde hakikat karartılıyorsa ve sen susuyorsan, sen artık aydınlık bir insan değilsin.



---

🔚 SONUÇ: SESSİZLER DE YARGILANACAK

Kur’an’a göre mahşerde sadece eylemler değil, susmalar da tartılacak.

“Susmak” burada sadece bir tercih değil, bir tutumdur. Ve tutumlar, karakteri oluşturur.

“Sakın zulme meyletmeyin, yoksa size ateş dokunur.” (Hud 11:113)




---

🎯 

🗣️ “Susmak, hakikatin cellâtlarına tanıklıktır.”
🔥 “Zulme susan, mahşerde susamayacak!”
👥 “Topluluk sensin. Şahitlik senin işin!”