Bu Blogda Ara

rasul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
rasul etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mayıs 2025 Perşembe

Resûl’e İtaat Edin, Nebi’ye Tâbi Olun


Resûl’e İtaat Edin, Nebi’ye Tâbi Olun: Kur’an Merkezli Bir Kavramsal İnceleme

Kur’an, dinî önderlik makamlarını “resûl” ve “nebi” kavramlarıyla temellendirirken, bu iki sıfatı birer "makam" veya "rütbe" olarak değil; birer işlev, bağlam ve görev ilişkisi içinde tanımlar. Bu nedenle Kur’an’daki “Resûl’e itaat” ve “Nebi’ye tâbi olmak” emirleri, yalnızca tarihsel şahıslar üzerinden değil, her dönemde geçerli olan vahiy-insan ilişkisini tanımlayan temel ilkelerdir.



9 Mayıs 2025 Cuma

Allah’a ve Rasûl’e İtaat: Kur’ânî Bir Analiz 👀

👀 Allah’a ve Rasûl’e İtaat: Kur’ânî Bir Analiz


Bu makale, Kur’an-ı Kerim’de Allah’a ve Rasûl’e itaatin mahiyetini ve sınırlarını akademik bir perspektifle ele almaktadır. İlgili ayetler ışığında, Rasûl’ün görevi ve mesajının ne olduğu, Allah’a ve Rasûl’e itaatin aslında Kur’an’a itaat anlamına geldiği tezi savunulmaktadır.

Kur’an-ı Kerim, Allah’a ve Rasûl’e itaat konusunu müminler için temel bir ilke olarak belirler. Ancak bu itaatin mahiyeti ve sınırları doğru bir şekilde anlaşılmalı, itaatin kaynağı ve içeriği Kur’an perspektifinden doğru tanımlanmalıdır. Bu makalede, Allah ve Rasûl’e itaatin Kur’an’daki yerini, kapsamını ve bağlamını analiz ederek, bu itaatin ne anlama geldiğini ortaya koymayı amaçlıyoruz.

Allah ve Rasûl’e İtaat Nedir? Kur’an, peygambere itaat etmemiz gerektiğini söylemekle kalmıyor, bunun nasıl yapılacağını, peygambere indirilen ve peygamberin insanlara ilettiği “ilahi mesaj”ın ne olduğunu da açıkça izah etmektedir. Aşağıdaki ayetler, peygambere indirilen ilahi öğretinin ne olduğu konusunda önemli bir çerçeve sunmaktadır.

Allah’ın Elçisi’nin (Resul’ün) Allah’tan Aldığı İlahi Mesaj Nedir? Maide Suresi’nde elçiden kendisine ulaşan kutsal vahyi, yani Kur’an’ı, insanlara iletmesi istenmektedir. Aksi takdirde elçinin misyonunu tamamlamamış olacağı belirtilmektedir:

"Ey Elçi! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah, kâfirler topluluğuna rehberlik etmez." (Maide 5:67)

Bu ve benzeri ayetler, peygamberin insanlara Kur’an ile öğüt vermesi gerektiğini ve dini tebliğinde Kur’an dışına çıkmasının mümkün olmadığını göstermektedir. Allah’ın elçisinin görevi, kendisine indirilen Kitap olan Kur’an’ı tebliğ etmek ve onun hükümlerine göre insanlara yol göstermektir.

Allah ve Rasûl’e İtaat: Tek Bir Kaynak mı? Kur’an, Allah ve Rasûl ifadesini iki ayrı otoriteye işaret eden bir kavram olarak değil, Allah’ın mesajını insanlara ulaştıran elçinin tebliğ görevine atıf olarak kullanmaktadır. Bu nedenle, Rasûl’e itaat, onun tebliğ ettiği ilahi mesaja, yani Kur’an’a itaat anlamına gelir. Aşağıdaki ayetler bu gerçeği desteklemektedir:

"Şüphesiz, insanlar arasında Allah’ın sana gösterdiği gibi hükmetmen için biz sana Kitap’ı hak olarak indirdik. Hainlerin savunucusu olma." (Nisa 4:105)

"Biz Kitap’ı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik." (Nahl 16:89)

Sonuç Allah ve Rasûl’e itaat, Kur’an’ın beyanına göre iki ayrı kaynağa değil, tek bir kaynağa, yani Allah’ın vahyine dayanmaktadır. Peygamberin görevi, kendisine indirilen Kur’an’ı tebliğ etmek, onu açıklamak ve insanların bu ilahi mesaja uymalarını sağlamaktır. Dolayısıyla, Allah ve Rasûl’e itaat, Kur’an’a itaat anlamına gelmektedir.

21 Haziran 2012 Perşembe

Kuranda Rasulün Görevi 📩

📩 Kuranda Rasulün Görevi


Nebilerin Görev ve Sorumluluk Alanı


Kur’an ayetlerini incelediğimizde yüce Allah’ın ilahi buyruklarını insanlara bildirme yolunun peygamberlik kurumu aracılığı ile olduğu görüyoruz. İnsanlara ulaştırmak istediği mesajlarını yine insanlar arasından seçtiği seçkin kullarına vahyetmekte ve söz konusu bu vahyin insanlara ilan edilip ulaştırılması için peygamberleri memur kılmaktadır.

Bu sebeple peygamberlerin dini konulardaki söz ve filleri kendilerine vahyedilen ilahi metinlerin sınırları içindedir. Peygamberimiz Hz. Muhammed’in de dini konulardaki söz ve fiilleri Kur’an’dan bağımsız ve farklı değildir. Zaten buna ihtiyaç da bulunmamaktadır.

 Çünkü elçiler görevleri gereği mesajı iletirler; mesaj üzerinde ekleme ya da çıkarma yapmazlar. Ya da mesaja kendi düşünce ve anlayışlarını yansıtmazlar. Peygamberler de yüce Allah’tan aldıkları mesajları olduğu gibi insanlığa iletmişlerdir. Şüphesiz söz konusu mesajların iletilmesi olası zorluklara karşı dirençli durulması ve insanların yüce Allah’ın yoluna davet edilmesi noktasında peygamberlerin çok hayati bir önemi vardır. Ama buradaki önemli nokta peygamberlik kurumunun görev ve sorumluluklarının iyi belirlenmesidir. Kur’an’a baktığınızda dini konularda ilahi buyrukların dışında peygamberlerin hüküm vermeleri söz konusu değildir. Bizzat yüce Allah tarafından peygamberlerine verilen görevler zaten yeterince önemli ve yüce görevlerdir. Peygamberliğin, yüce Allah tarafından belirlenmiş sınırların dışına çıkartılmasına gerek yoktur. Aksi takdirde bu, dine karşı yapılmış en büyük zulüm olur ki ne yazık ki tarih boyunca inananların büyük bir kısmı bu hataya düşmüşlerdir. Ayetlerde Kur’an’ın gönderiliş sebebi şu şekilde ifade edilir:

İşte bu, onunla uyarılsınlar, Allah’tan başka ilah olmadığını bilsinler, aklı ve gönlü işleyenler de ibret alsınlar diye, insanlara yöneltilmiş bir tebliğdir (bildiridir/duyurudur). (İbrahim Suresi Ayet 52)

 Peygamberimiz kendisine ve dine yöneltilen itirazlara doğrudan Kur’an ayetleri ile cevap vermiştir. Kendi keyfi ve anlayışıyla değil. Allah’tan aldığı buyrukları insanlığa tebliğ etmiştir. Söz konusu tebliği kimin yapacağı ve hesabı kimin soracağı şu şekilde bildirilir:
 
O halde tebliğ etmek sana, hesap sormak bize düşer. (Rad Suresi Ayet 40)

Peygamberin insanlar arasında ne ile hükmedeceği ise şu şekilde:

O halde onlar arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Hak’tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma. (Maide Suresi Ayet 48)

 De ki: Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum. (Enbiya Suresi Ayet 45)

İnsanların ahirette neden sorumlu tutulacakları ise şu şekilde:

Gerçek şu: Bu Kur’ân sana ve toplumuna elbette ki bir hatırlatıcı/bir öğüttür. Bundan sorumlu tutulacaksınız. (Zuhruf Suresi Ayet 44)

 Bu anlayış, peygamberleri önemsiz kılmak değil aksine Allah’ın onları için belirlemiş olduğu yüce görevlerinin amaç ve sınırlarını belirlemektir. Peygamberler hakkında asılsız inanç ve iddialarda bulunmak ise yüce Allah’ın huzuruna çıkıldığında hesabı verilmesi zor suçlardandır. Allah’a yapılan elçilik zaten kişiyi yeterince yücelten ve onurlu kılan bir hizmettir. Bu yüzden peygamberliğin görev ve sorumluluklarını Allah’ın belirlediği sınırların dışına çıkarmaktan sevap ummak yerine bunu büyük bir suç bilip Allah’ın azabından yine Allah’a sığınmak gerekir.