TEKRARLANABİLİR RASUL ÖRNEKLİĞİ
KUR’AN’A GÖRE ULAŞILABİLİR DİN, TEKRARLANABİLİR RASUL ÖRNEKLİĞİ VE GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR MÜMİNLİK
Kur’an’ın temel ilkelerinden biri, Allah’ın insana gücünün yetmeyeceği sorumluluklar yüklememesidir. Bu ilke, yalnızca bireysel yükümlülüklerle sınırlı olmayıp, dinin tamamına, rasul örnekliğine ve müminlik tanımına yön verir. Buna rağmen tarihsel süreçte rasuller insanüstü, ulaşılamaz ve mucize merkezli figürlere dönüştürülmüş; müminlik ise erişilemez bir ideal gibi sunulmuştur. Aynı süreçte Allah’ın verdiği “Müslim” kimliğine ilaveler yapılmış, mezhep ve aidiyet adları dinî kimliğin önüne geçirilmiştir. Bu makale, Kur’an’ın kendi iç tutarlılığı içinde, ulaşılabilir din, tekrar edilebilir rasul hayatı ve gerçekleştirilebilir müminlik anlayışını ortaya koymayı amaçlamaktadır.
1. Allah İnsana Gücünün Yetmeyeceği Bir Hedef Koymaz
Kur’an bu ilkeyi açık bir hükümle ortaya koyar:
“Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemez.”(Bakara 2/286)
Bu ayet, dinin insanı aşan değil, insanı inşa eden bir yapı olduğunu gösterir. Aynı ilke başka ayetlerde de pekiştirilir:
“Allah dinde sizin için bir zorluk kılmadı.” (Hac 22/78)“Allah size kolaylık ister, zorluk istemez.” (Bakara 2/185)
Eğer din, ulaşılması mümkün olmayan hedefler koyuyor olsaydı, bu ayetlerin anlamı fiilen ortadan kalkardı. Dolayısıyla Kur’an’ın sunduğu iman, ahlâk ve sorumluluk anlayışı gerçekleştirilebilir olmak zorundadır.
2. Rasul Profili: İnsanüstü Değil, İnsan İçinden
Kur’an, rasullerin mahiyetini özellikle insanî sınırlar içinde tanımlar:
“De ki: Ben de sizin gibi bir beşerim.”(Kehf 18/110)
“Onlar yemek yerler ve çarşılarda dolaşırlardı.”(Furkan 25/20)
Bu ayetler, rasullerin olağan hayatın dışına çıkarılmasına bilinçli bir reddiyedir. Rasulü farklı kılan şey, ontolojik bir üstünlük değil; vahyin muhatabı olmasıdır.
Kur’an’da rasuller:
-
Korkar, üzülür, sevinir
-
Yanılır ve uyarılır
-
Sabreder, mücadele eder
-
Toplumsal hayatın içindedir
Bu yönüyle rasuller, hayranlık nesnesi değil; örneklik modelidir.
3. Mucizeler Hayatın Merkezi Değil, İstisnadır
Kur’an’da mucizeler, rasullerin sürekli yaptığı gösteriler değildir:
“Hiçbir rasul Allah’ın izni olmadan bir ayet (mucize) getiremez.”(Ra’d 13/38)
Kur’an, mucize talebini çoğu zaman eleştirir ve imanı mucizeye bağlamaz:
“‘Ona Rabbinden bir mucize indirilmeli değil miydi?’ derler.”(En’âm 6/37)
Rasul hayatlarını mucize zincirine dönüştürmek, onları ulaşılamaz hâle getirir. Ulaşılamayan ise örnek olmaz.
4. “Etiullâh – Etiurresûl” Bağlamı ve Anlam Kayması
Kur’an’da Allah’a ve rasule itaat birlikte zikredilir; ancak bu, iki ayrı otorite anlamına gelmez:
“Kim rasule itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur.”(Nisâ 4/80)
Rasul, kendisinden değil, kendisine vahyedilenden konuşur:
“O, hevâdan konuşmaz. O, vahyedilenden başkası değildir.”(Necm 53/3–4)
Dolayısıyla rasule itaat:
-
Kur’an’a alternatif bir bağlılık değil,
-
Vahyin hayatta uygulanışına itaattir.
Bu bağlam koparıldığında, rasul üzerinden ikinci bir din alanı üretilmiş olur ki bu Kur’an’a aykırıdır.
5. “Biz Gerçek Mümin Değiliz” Söylemi ve Pasifleştirici Etki
Bazı dinî söylemler, müminliği ulaşılmaz bir mertebe gibi sunar:
“Ne yaparsak yapalım gerçek mümin olamayız.”
Bu söylem Kur’anî değildir. Kur’an müminliği açıkça tanımlar:
“Müminler, Allah’a ve rasulüne iman eden, sonra şüpheye düşmeyen ve mallarıyla, canlarıyla mücadele edenlerdir.”(Hucurât 49/15)
Ayrıca onlarca ayette tekrar edilen ifade nettir:
“İman edip salih amel işleyenler…”
Eğer müminlik gerçekleştirilemez olsaydı, bu çağrıların hiçbir anlamı kalmazdı. Kur’an, müminliği seçkinlere mahsus bir kimlik değil, sorumluluk alan her insan için mümkün bir duruş olarak sunar.
6. “Sizi Müslimler Diye Adlandıran Allah’tır” ve Kimlik Meselesi
Kur’an, inananlara verilen ismi açıkça bildirir:
“O, sizi daha önce de, bu (Kur’an)da da ‘Müslimler’ diye adlandırdı.”(Hac 22/78)
Buna rağmen tarih boyunca:
-
Sünnî
-
Şiî
-
Selefî
-
Mezhebî ve cemaatçi etiketler
Allah’ın verdiği kimliğin önüne geçirilmiştir. Kur’an bu parçalanmayı açıkça reddeder:
“Dinlerini parça parça edenler ve grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur.”(En’âm 6/159)
Allah’ın verdiği isim yeterliyken, buna ilave adlandırmalar yapmak dinî kimliği insan üretimi aidiyetlere indirgemektir.
7. Rasul Hayatlarının Tekrarlanabilirliği
Kur’an’daki kıssalar mitolojik anlatılar değil; ilke ve yöntem aktarımıdır:
-
Nuh: Sabır ve süreklilik
-
İbrahim: Tevhidde yalnız kalabilme
-
Musa: Zulme karşı mücadele
-
Muhammed: Ahlâkî ve toplumsal inşa
Bu ilkeler her çağda yeniden üretilebilir. İşte bu yüzden rasuller örnektir.
Sonuç
Kur’an’a göre:
-
Allah, insana gücünün yetmeyeceği hedefler koymaz.
-
Rasul, ulaşılmaz değil; örnek alınabilir bir insandır.
-
Müminlik, soyut ve erişilmez değil; gerçekleştirilebilir bir kimliktir.
-
“Müslim” adı ilahidir ve yeterlidir; ilave kimlikler Kur’anî değildir.
UYARI / HATIRLATMA
.jpg)
Yorumlar
Yorum Gönder