Bu Blogda Ara

Peygamber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Peygamber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Haziran 2025 Salı

FURKAN SURESİ "ayıran keskin ölçü" 🌩️


🌩️ 1. Sûre ismiyle gelen meydan okuma: “Furkan”

“Furkan”, hak ile bâtılı ayıran keskin ölçü demek. Bu isim, sûrenin tamamını baştan bir yargıç gibi konumlandırıyor. Sadece bilgi değil; karar, hüküm, ayıklama geliyor. Kur’an burada bilgi vermez, keser, ayırır, sınar.

“Furkan’ı kuluna indiren yücedir ki, âlemler için bir uyarıcı olsun.” (25:1)

Yani bu kitap rehber değil sadece — mahkeme kararı gibi: Tarafını seç!


🧊 2. Peygambere gelen en büyük itiraz: "Sıradan biri!"

Mekke müşrikleri derler ki:

“Bu nasıl peygamber? Yemek yiyor, çarşılarda geziyor!” (25:7)

Şaşırtıcı olan şu: Bu ayetler, “peygamberlik mucizeye değil, insanlığa dayanır” diyerek, mucize beklentisini sarsıyor. Kur’an, mucizeleri değil, ahlakı ve bilinci öne çıkarıyor. Öyle ki:

“Eğer istersek sana çok daha fazlasını veririz.” (25:10)

Ama verilmiyor. Neden? Çünkü esas mucize Kur’an'ın kendisi!


🔥 3. Cehennem dile geliyor: “Ben daha fazlasını isterim!”

“Ne zaman oraya bir grup atılırsa bekçileri sorar: ‘Size bir uyarıcı gelmedi mi?’” (25:8)
“Cehennem: ‘Daha yok mu?’ der.” (25:30)

Cehennem adeta aç, canlı bir varlık. Boş bir tehdit değil, ahlaki sorumluluğu hatırlatan bilinçli bir mahkeme gibi davranıyor. Ve bu, ilk defa bu kadar canlı bir metaforla geliyor.


🧬 4. Ayet: “Her şeyi sudan yarattık”

“Canlı olan her şeyi sudan yarattık.” (25:54)

  1. yüzyılda, çöl toplumuna su üzerinden yaşamın tüm kökenini dayandıran bu cümle, bugün biyolojik bir gerçek. Evrensel bir ilke: Hayat = Su.
    Sadece fiziksel değil, manevî temizlik için de su vazgeçilmez (bkz. 25:48).


⚡ 5. En büyük trajedi: “Peygamber kendi halkından şikayetçi!”

“Peygamber dedi ki: Rabbim, kavmim bu Kur’an’ı terk etti.” (25:30)

Kur’an’ın en dramatik ayetlerinden biri. Peygamber, inkârcılardan değil, ümmetinden şikayet ediyor!
Kur’an’dan kopmak = peygamberi yüzüstü bırakmak.


🌌 6. Gecenin iki yüzü: “Secde ederek ve ayakta durarak…”

“Geceyi Rablerine secde ederek ve ayakta durarak geçirirler.” (25:64)

Bu, ibadet tarifinden çok bir bilinç hâli. Secde: en alt bilince iniş, kıyâm: ayakta kalış = insanın içsel dönüşüm sarmalı. Furkan Suresi’nin bu noktasında, hakiki kulluk bir beden diliyle tasvir edilir.


💎 7. “Rahmân’ın kulları” bölümü (25:63-77):

Adeta bir karakter manifestosu. İslam'ın özü, burada 14 ayette özetlenmiş gibidir:

  • Yumuşak yürüyenler

  • Boş söze yüz çevirebilenler

  • İsraf etmeyenler, cimrilik de etmeyenler

  • Zinadan, adam öldürmekten uzak duranlar

  • Yalancı şahitlik yapmayanlar

  • Uyarıldıklarında kör ve sağır kesilmeyenler

“Onlar, sabretmeleri sebebiyle cennetin yüksek makamlarıyla ödüllendirilirler.” (25:75)

Bu ayet grubu, Kur’an ahlâkının özü gibidir. Bir medeniyet inşası buradan başlar.


🧨

Furkan Suresi İslam’ın manifestosu gibidir:

  • Vahyin kaynağı (1–6)

  • Toplumsal eleştiri (7–20)

  • Doğanın delilleri (45–62)

  • Müminin ruh hâli (63–77)

Yani bir “hakikat terazisi”. Terazinin bir kefesinde sen varsın. Diğer kefede Kur’an.


16 Haziran 2025 Pazartesi

ZUHRUF SURESİ "altına, ziynete, süse tapınma"



Zuhruf Suresi, altın anlamına gelen ismiyle bile şaşırtmaya başlar. Çünkü bu surede en çok eleştirilen şey tam da bu: altına, ziynete, süse tapınma. Şimdi suredeki bazı ayetlere “şaşırtıcı” bir gözle bakalım:


🌟1. Altınla kandırılmış Firavun halkı (43:51-54)

فَنَادَىٰ فِرْعَوْنُ فِى قَوْمِهِ قَالَ يَٰقَوْمِ أَلَيْسَ لِى مُلْكُ مِصْرَ وَهَٰذِهِ ٱلْأَنْهَٰرُ تَجْرِى مِن تَحْتِىٓ ۖ أَفَلَا تُبْصِرُونَ

Firavun halkına bağırdı: “Ey kavmim! Mısır’ın hükümranlığı bana ait değil mi? Şu nehirler ayaklarımın altından akmıyor mu? Görmüyor musunuz?!”

Şaşırtıcı tarafı: Firavun altın, su ve mülk üzerinden insanları büyülüyor. Onlar ise vahiy getiren Musa’ya değil, altın getiren zalime inanıyorlar. Bugün de insanları yönetenlerin temel sermayesi ne? Parıltı.


🏛️2. Peygamberlerin seçilme kriteri: Zenginlik mi olmalıydı? (43:31)

وَقَالُوا لَوْلَا نُزِّلَ هَٰذَا ٱلْقُرْءَانُ عَلَىٰ رَجُلٍۢ مِّنَ ٱلْقَرْيَتَيْنِ عَظِيمٍ

Dediler ki: "Bu Kur’an, şu iki şehirden (Mekke ya da Taif) büyük bir adama indirilmeli değil miydi?"

Şaşır: İnsanlar hala vahyin kıymetini, kimin üzerine indiğine göre ölçüyor. Zengin mi, karizmatik mi, etkili mi? Oysa Allah elçisini altın süslemelerle değil, hakikatle gönderir.


💬3. İsa peygamberin kimliğiyle sars (43:59-61)

إِنْ هُوَ إِلَّا عَبْدٌ أَنْعَمْنَا عَلَيْهِ وَجَعَلْنَاهُ مَثَلًا لِّبَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ

"İsa, bizim nimet verdiğimiz bir kuldan ibarettir. Onu İsrailoğulları’na bir ibret yaptık."

Şaşırtıcı ayrıntı: Zuhruf Suresi, Hristiyanların tanrılaştırdığı İsa’yı net biçimde indirger: O bir kuldur. Ama öyle bir kul ki, gelişiyle kıyametin işareti olur (43:61)! Yani insan ama sembol; beşer ama mesaj taşıyan bir işaret!


💰4. Altın evler, gümüş merdivenler – dünyaya göre hakikatin değeri (43:33-35)

Eğer insanlar (inkârda) birleşip tek ümmet olacak olmasaydı, Rahman’ı inkâr edenlere gümüşten tavanlar, merdivenler, kapılar, döşekler ve süsler verirdik.

Şaşırtıcı bakış: Allah, inkârcılara altını verecekti ama vermedi. Neden? Çünkü altınla imanın değeri karışacaktı. Yani parası olan "haklı", zengini olan "doğru" sanılacaktı. Allah buna izin vermiyor. Bu yüzden altını bir sınav nesnesi yapıyor, hakikatin terazisi değil!


👁️5. Şeytanın "dostları": Altınla süslenmiş vaazlar (43:36-37)

Kim Rahman’ın zikrinden yüz çevirirse ona bir şeytan musallat ederiz. Artık o, onun dostu olur.

O şeytanlar onları yoldan çıkarırlar, ama onlar kendilerini hâlâ doğru yolda sanırlar.

Şaşırtıcı mesaj: Kibirle vahiyden yüz çevirenler aslında kendi elleriyle gönüllü şeytan arkadaşlığına adım atar. Ve bu yeni arkadaş, onu öyle tatlı süslerle kandırır ki, kişi sapkınlığı bile hidayet sanır.


🔥6. Süs mü, azap mı? (43:71-73)

فِيهَا يُطَافُ عَلَيْهِمْ بِصِحَافٍۢ مِّن ذَهَبٍۢ وَأَكْوَابٍۢۖ

Cennette üzerlerine altın tabaklar ve kadehlerle ikramlar dolaştırılır…

Şaşırtıcı karşıtlık: Sure boyunca dünyadaki altın, insanı azaba götüren bir sapkınlık. Ama cennetteki altın, Allah’ın ikramı. Fark şu: Dünyadaki altını Allah’a rağmen isteyenler, ahiretteki altını Allah’la birlikte kazanamıyor.


🎯ÖZETLE ZUHRUF SURESİ:

  • Süsle kandırılmak kolaydır, hakikati çirkin sanmak da.

  • İnsanlar çoğu zaman altın konuştuğunda hakikate kulak tıkar.

  • Peygamberlerin değeri, ekonomik sınıfla ölçülmez.

  • Şeytanın dostluğu, fark edilmeden olur; çünkü süslenmiştir.


TAHRİM SURESİ "nebi haram kılamaz" 🧬



🌿 1. Yasaklayan Kim? – Kendine Haram Kılan Peygamber

“Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını gözeterek Allah’ın sana helal kıldığı şeyi niçin kendine haram ediyorsun?” (66:1)

Bu ayet, ilk bakışta “eşleriyle ilgili basit bir ev içi mesele” gibi görünse de, altında çok sarsıcı bir mesaj var:

📌 Vahyi tebliğ eden bile kişisel ilişkilerde denge gözetirken kendini sınırlandırabilir, fakat Allah uyarır:

Kendi koyduğun haramlar seni bağlamaz! Gerçek hüküm ancak bendedir.

Yani bu ayetle Allah, peygamber üzerinden herkese diyor ki:

“İnsanlar bazen başkalarını memnun etmek uğruna kendilerini mahkûm eder, hakikatten taviz verir. Ama bu, doğru olanı değiştirmez.”


🔥 2. Sırlar, İhanet ve Vahyin Aynasında Mahremiyet

“Peygamber, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti...” (66:3)

Bu ayetin perde arkasında bir “sır ifşası” var. Bu olay üzerinden Kur’an şunu söylüyor:

⚠️ Aile içi sırların taşınması, sadece bir ev içi mesele değil; ilahi bir sorumluluk meselesidir.

Ve bu vesileyle şu evrensel ilkeyi bildiriyor:

“Allah, bütün sözleri işitir ve bilir.”

Bu, sırf tarihî bir anlatı değil. “Sözlerinle birine zarar verdin mi? Mahremiyeti deldin mi?” diye sormaya başlıyor insana…


🧬 3. Kendinizi ve Ailenizi Yakıttan Koruyun

“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.” (66:6)

Bu, sadece “dindar olun” emri değildir. Kolektif bir etik uyarısıdır:

🧠 İçsel disiplin sadece bireysel değil, ailevi ve toplumsal bir sorumluluk alanıdır.
Kur’an burada ilk kez “ailenin de kurtuluşu senin sorumluluğundadır” diyerek manevî liderlik görevini ortaya koyar.

🔄 Kurtuluş, bireysel değil, kuşatıcı bir eylemdir.


🧊 4. Nûh ve Lût’un Eşleri – En Yakınların Bile Kurtulamayabilir

“Nûh’un ve Lût’un eşleri, iki kulu arasında idiler ama onlara ihanet ettiler...” (66:10)

İşte burada asıl şok edici mesaj gelir:

Yakınlık, kurtuluş değildir. İlişki değil, bilinç belirleyicidir.

Peygamber karısı olmak bile:
❌ İmanı olmayan biri için hiçbir değer taşımaz.

İman, soya değil sadakate bakar.


🌠 5. Firavun’un Karısı – En Zor Ortamda Yükselen Ruh

“Firavun’un karısı, şöyle demişti: ‘Rabbim! Katında bana bir ev yap cennette…’” (66:11)

Bu kadın, Firavun gibi bir zalimin sarayında yaşarken, içinde bir Kudüs taşıyor:

“Katında bana bir ev ver” diyor.
Evini dünyada değil, Allah’ın yanında istiyor.

📌 İçinde bulunduğun koşullar, seni tanımlamaz.
Firavun’un sarayı, onu karartamamış.
Ama Nûh’un eşi, bir peygamberle yaşayıp da kurtulamamış…


👁 6. Meryem: Sûrenin Zirvesi

“…Meryem iffetini korumuştu. Biz de ona Ruhumuzdan üfledik…” (66:12)

Sûre, iki kadınla biter:

  • Firavun’un karısı: Tiranın içinde bir mü’min

  • Meryem: Eril sistemin dışında bir kadın ama Allah’ın vahyine mazhar

Bu iki örnek, şunu fısıldar:

Kadın olmak, zayıf olmak değildir. Kadın olmak, ilahi sırra taşıyıcı olmaktır.


🌌 Özetle: Tahrîm Suresi Seni Şöyle Sarsar:

  1. Peygamber bile kişisel duygularla yanılabilir ama Allah düzeltir.

  2. Aile içi sırlar ilahi dengelere tabidir.

  3. Kurtuluş bireysel değil, sorumluluk paylaşımlıdır.

  4. Soy, akrabalık, yakınlık kurtarmaz.

  5. En kötü ortamda bile Allah’a yaklaşılabilir.

  6. Kadın, ilahi sırrın taşıyıcısı olabilir.

11 Haziran 2025 Çarşamba

NUH SURESİ "topyekûn yozlaşmış bir sistemin dönüşemezliği"

UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

5 Haziran 2025 Perşembe

Nebî Eşlerine Evlenme Yasağı



Nebî Eşlerine Evlenme Yasağı: Kur’an Bağlamında Bir İnceleme


Kur’ân’da Hz. Muhammed’in eşlerine dair özel hükümler içeren bazı ayetler yer almaktadır. Bu hükümlerin en dikkat çekici olanlarından biri, Nebî’nin vefatından sonra eşlerinin başka biriyle evlenemeyeceğine dair getirilen yasağı konu alan ayettir:

“Peygamberin hanımlarının, ondan sonra başka birisiyle evlenmeleri helâl değildir. Bu, Allah katında büyük (bir günahtır).”(Ahzâb 33:53)



UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

5 Mayıs 2025 Pazartesi

İnkârcıların Peygamberden Beklentileri 🤬

🤬 İnkârcıların Peygamberden Beklentileri

İnkârcıların peygamberlerden talep ettikleri olağanüstülükleri merkeze alarak şu başlıklar altında bir kavramsal analiz sunalım.


1. “İman” mı, “İkna” mı? – Mucize Talepleri Neden Reddedildi?


Kur’an’da inkârcıların peygamberlerden beklediği “mucize”ler, aslında inanç arayışı değil, muhalefeti sürdürmek için bahane üretimidir. Çünkü bu talepler:


Samimi bir arayıştan değil,


Hakikati bastırma ve pazarlık etme çabasından doğar.



> “Eğer biz onlara melekleri indirseydik, ölüler onlarla konuşsaydı, her şeyi karşılarına toplasaydık bile — Allah dilemedikçe inanacak değillerdi…” (En‘âm 111)




Kur’an’a göre mucize, inkârı ortadan kaldırmaz; çünkü iman özgür iradeyle olmalıdır. Zorunlu bir kabul, ahlaki ve bilinçli bir iman sayılmaz.



---


2. Vahyin Değil, Gösterinin Peşinde Olmak


İnkârcılar peygamberin mesajını değil, onu sunuş biçimini ve maddi statüsünü sorgularlar. Onlara göre:


Melek gelmeli (Furkân 7),


Göğe yükselmeli (İsrâ 93),


Hazine sahibi olmalı (Furkân 8),


Sarayda yaşamalı (Zühruf 31).



Bu beklentiler, hakikatin değil dünyevi güç ve ihtişamın ölçüt alındığını gösterir. Peygamberin örnekliği değil, sihirbaz ya da kral gibi “etkileyici biri” olması beklenir.


> “Bu Kur’an iki büyük şehirden bir adam üzerine indirilmeli değil miydi?” (Zühruf 31)





---


3. Peygamberler Neden “Normal İnsanlar” Olarak Gönderildi?


Kur’an’a göre peygamberler:


Halktan biridir,


Çarşıda pazarda gezer,


Yer içer,


Aile sahibidir.



> “Biz senden önce de kendilerine vahiy ettiğimiz erkeklerden başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.” (Nahl 43)




Bu, peygamberliğin “öğretmenlik ve örneklik” işlevini vurgular. Onlar insanlara:


Tevhidi öğretir,


Vahyi anlatır,


Yaşayarak örnek olur.



Mucize değil, sabır, adalet, fedakârlık gibi değerleri yaşatırlar.



---


4. Göğe Çıkmak, Melek Getirmek, Ateşin Yaktığı Kurban – Kur’an’ın Eleştirel Cevabı


Kur’an bu talepleri sistemli biçimde reddeder. Gerekçesi ise:


İnanan zaten mucizeye ihtiyaç duymaz.


İnanç, rıza ile olur; zorlama ile değil.


Mucize talepleri çoğunlukla kibirden kaynaklanır.



> “Bize yerden bir pınar fışkırtmadıkça sana asla inanmayız.” (İsrâ 90)

“Ama sen göğe çıksan bile, bize oradan bir kitap indirmedikçe yine de inanmayız!” (İsrâ 93)




Kur’an, bu ifadeleri aktarırken onların aklî çelişkilerini de göz önüne serer:


Gökten kitap gelse inanmayacaksın ama kitap geldiğinde neden inkâr ediyorsun?


Ateşin yaktığı kurban mı doğru, yoksa hakikati öğrenmek mi?




---


5. Günümüze Yansıması: Dini Gösterileştirme Tuzağı


Kur’an’daki bu eleştiriler sadece tarihî inkârcılara değil, bugünün din algısına da bir uyarıdır. Zira:


Dini gösteri, kutsal efsane veya metafizik şov olarak görmek,


Peygamberleri kerametli varlıklar, dinleri de harikalar ansiklopedisine çevirmek, Kur’an'ın tevhid merkezli mesajına aykırıdır.




---



2 Mayıs 2025 Cuma

ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLEN NEDİR ? 🌍


🌍 ALEMLERE RAHMET OLARAK GÖNDERİLEN NEDİR ?


Rahmet Olarak Gönderilen ?


PEYGAMBER SORULARI ? 🗣

 🗣 PEYGAMBER SORULARI ?

 İlahi Hikmet ve Eğitim Aracı Olarak Sorular

Kur’an-ı Kerim, sadece bir ibadet rehberi değil, aynı zamanda insanlığa ahlaki, sosyal ve düşünsel bir yol haritası sunan ilahi bir kitaptır. Bu çerçevede peygamberlerin sözleri, duaları ve özellikle sordukları sorular da derin anlamlar taşır. Kur’an’da geçen peygamberlerin soruları, sadece bilgi edinme amacı taşımaz; aynı zamanda tebliğ, düşündürme, sorgulatma ve eğitme gibi işlevlere sahiptir.


18 Haziran 2012 Pazartesi

Peygamber Rüyaları 👁

👁Peygamber Rüyaları


Peygamber Rüyaları ve Vahiy: Kur’an'daki Temel Kavramlar Üzerine Bir İnceleme


  1. Fetih 27 Bağlamı: Vahiy mi, Tasdik mi?

Fetih suresi 27. ayeti, Rasûlullah’ın bir rüyasının "tasdik" edildiğini ifade eder. Burada bahsedilen "rüya", bir olaydan önce görülen ve sonrasında gerçekleşen bir görüntüdür. Ancak ayette, bu rüyanın doğrudan bir vahiy olduğu belirtilmez. Ayetin siyak ve sibakı, rüyanın ilahi bir emirle hareket etmenin değil; daha çok bir beklentinin ve tasavvurun Allah tarafından desteklenmesinin örneği olduğunu göstermektedir. Eğer bu rüya başından itibaren vahiy olsaydı, Hudeybiye olayında sahabelerin tereddüt yaşaması anlamlı olmazdı. Bu durum, rüyanın vahiy olmadığı, ancak sonrasında tasdik edildiği sonucuna varmamıza olanak sağlar.


  1. Rüya ile Vahiy Arasındaki Temel Farklar

Kur’an, Allah’ın beşerle iletişim yollarını üç ana biçimde tanımlar: vahiy, perde arkasından konuşma (hicab) ve elçi (melek) gönderilmesi (Şura, 51). Rüya ise bu yolların hiçbirine dahil edilmez. Bu da göstermektedir ki, rüya vahiy kategorisinde yer almaz. Vahiy, açık bir ilahi mesaj iletme yöntemiyken, rüya daha çok bir psikolojik ya da manevi deneyim olarak değerlendirilmelidir.


  1. Hz. İbrahim’in Rüyası ve Sonuçları

Saffat suresi 102-105. ayetlerde, Hz. İbrahim’in rüyasında oğlunu kurban ettiğini görmesi ve bunu vahiy olarak yorumlaması anlatılmaktadır. Ancak Allah, bu eylemin gerçekleştirilmesini durdurarak, Hz. İbrahim’i bir sınavdan geçirdiğini ortaya koyar. Bu örnek, her rüyanın vahiy olmadığını ve bazı rüyaların bir sınav ya da deneme olabileceğini gösterir. Kur’an’daki bu anlatım, peygamber rüyalarına aşırı bir kutsiyet yüklenmemesi gerektiğine işaret eder.


  1. Peygamber’in Görevi: Tebliğ ve Beyan

Kur’an’da sıkça geçen “De ki (قُلْ)” ifadeleri, Peygamber’in bağımsız bir karar mercii değil, vahyi ileten bir elçi olduğunu ortaya koyar. Bu bağlamda, Peygamberin rüyaları vahiy süreci içinde yer almaz; çünkü rüyalar, açık bir ilahi emir içermez ve diğer vahiyler gibi yazıya geçirilmemiştir. Peygamber, yalnızca Allah’ın mesajını tebliğ etmekle yükümlüdür.


  1. Peygamber Rüyasını Vahiy Gibi Sunmuş Olsaydı…

Eğer Peygamber, gördüğü rüyayı vahiy olarak kabul edip bunu ilan etseydi, bu durumda söz konusu rüya, vahiy gibi yazıya geçirilir ve sahabeler tarafından tartışmaya açılmazdı. Hem sahabelerin rüya sonrası yaşadığı tereddütler hem de rüyanın ardından gelen tasdik edici ayet, rüyanın başlangıçta vahiy olmadığını net bir şekilde ortaya koyar.


  1. Er-Rü'ya’nın Etimolojisi ve Anlam Katmanları

Arapçada "رُؤْيَا" kelimesi sadece gece rüyası anlamına gelmez; aynı zamanda "görüş, kanaat, düşünce" anlamına da gelir. Bu çerçevede, ayet "Allah, Rasûlünün öngörüsünü/doğru kanaatini tasdik etti" şeklinde de yorumlanabilir. Bu, rüyanın bir kanaat ya da görüş olarak kabul edilmesi ve sonrasında tasdik edilmesi anlamına gelir.


Sonuç

Peygamberin gördüğü rüyalar, onun iç dünyasını, özlemlerini ve psikolojik durumunu yansıtabilir. Ancak bu rüyalar vahiy değildir. Kur’an’da yalnızca vahiy olan şeyler vahiy olarak sunulmuş, diğer deneyimler sonradan tasdik edilse bile, başlangıçta vahiy olmadığı açıkça belirtilmiştir. Peygamber rüyalarının vahiy olarak kabul edilmesi, Kur’an’daki vahiy tanımı ve Rasûl’ün görev tanımıyla çelişir. Bu tür savunular, Nebi’nin konumunu aşırı kutsallaştırma eğiliminden kaynaklanmakta olup, risaletin sınırlarını bulanıklaştırır.