Kuranda Fetih Kavramı - 2 "Neydi, ne oldu?"
1. Fetih neydi, ne oldu?
Kur’an’da geçen “fetih” kelimesi çoğu zaman ilahi bir hükmün açığa çıkması, hakkın bâtıla üstün gelmesi, zulmün son bulması, bir yolun açılması anlamındadır. Bu yönüyle “fetih”, bir zaferin adı değil, bir adaletin tecellisi, bir engelin kalkması, bir bilincin açılmasıdır.
Ama sonra?
Kılıçla zorla alınan şehirler, yağmalanan evler, paylaşılan kadınlar, sürgün edilen halklar, yağma sonrası bölüşülen ganimetler “fetih” olarak sunuldu.
“Teslim olun!” dendi, “Olmaz” diyenin canı alındı, toprağı, evi, haysiyeti elinden alındı.
Bu, Kur’an’daki fetih midir?
Hayır. Bu, sömürgeleştirmenin dinî kılığa bürünmüş şeklidir.
2. Peki ganimet?
Ganimet; Kur’an’da özellikle Bedir sonrası ortaya çıkan bir hukuk meselesidir, "ganimeti adaletle dağıt" diye emir gelir (Enfâl 1). Ama sonra tarih bize neyi gösterir?
Ganimet için savaş açan ordular,
Kadınların cariye, çocukların köle yapıldığı sistemler,
Allah adına diye çıkılan yolların sonunda zenginleşen komutanlar, sefalet içinde yaşayan halklar.
Bu mu İslam?
Hayır. Bu, insanlık tarihindeki her imparatorluk gibi iktidar uğruna kutsallığın araçsallaştırılmasıdır.
3. "Teslim ol!" diyen ordu:
Kapılara dayanan ordu ne adına konuşur?
Allah adına mı?
Sultan adına mı?
Altın adına mı?
"Dâru’l-harb, dâru’l-İslâm" diyerek düşmanlaştırılan halklar gerçekten zalim mi, yoksa sadece zengin ve dirençli mi?
Şehir kapısına dayananın ağzında “fetih” varsa ama elinde halkın malına, ırzına uzanan bir kılıç varsa…
O kılıçtan “rahmet” doğmaz, zulüm doğar.
4. Bir uyanış gerek:
Eğer bu sahneler hâlâ “fetih” diye alkışlanıyorsa, sarsılması gereken bizim tarih anlayışımızdır.
Sarsılması gereken dinselleştirilmiş emperyalizmdir.
Sarsılması gereken suskun vicdanlarımızdır.
5. Peki ne yapmalı?
“Fetih” kavramını Kur’anî özüne döndürmeli: Hak ile bâtılın ayrıldığı an olarak anlamalı.
“Ganimet”i mülkiyet şehvetinin adı değil, zorunlu adalet meselesi olarak ele almalı.
Din adına kılıç kuşananları değil, adalet için direneni yüceltmeli.
Yurtlarından çıkarılan halklar için savaşmayı bilmeli.
Zorla alınan her şeyi “fetih” diye kutlayan anlatıyı reddetmeli.
Sarsmak mı istiyorsun?
O hâlde şu soruyu bir daha sor:“Bir halkı evinden eden, kadınlarını ganimet sayan, mallarını bölüşen ordu ‘fetih ordusu’ mudur, yoksa sadece tarihî bir ‘yağma çetesi’ midir?”
Gerçek fetih, toprağı değil kalpleri kazanmaktır.
Gerçek zafer, bir şehri değil adaleti yüceltmektir.
Gerçek İslam, zorlama ile değil, hikmetle ve güzel öğütle tebliğ edilir. (bkz. Nahl 125)
Hadi şimdi sor:
Fetih mi bu, yoksa örtülmüş bir işgal mi?
Eğer cevabın seni rahatsız etmiyorsa, henüz sarsılmamışsındır.
Ama rahatsız ediyorsa, o zaman işte orada bir hakikatin kıvılcımı yanmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder