Kuran’da Dönüşüm Vizyonu ☪️🔄
🕊️ Kur’an’da Dönüşüm Vizyonu: Fakirlik, Kölelik ve Darüsselâm
Kur’an, insanlık tarihi boyunca süregelen sosyal eşitsizliklere yalnızca ahlaki öğütlerle değil, dönüştürücü bir vizyonla karşılık verir. Fakirliği, köleliği ve sistemsel adaletsizlikleri kader değil, ıslah edilmesi gereken bozulmalar olarak tanımlar. Bu yazıda, Kur’an’ın sosyal adalet anlayışının üç temel boyutu olan fakirlik, kölelik ve Darüsselâm ideali bütüncül bir bakışla ele alınacaktır.
---
❶ Fakirlik: Kader Değil, Geçici Bir Sınanma ve Toplumsal Sorumluluk Alanı
Kur’an’a göre fakirlik insanın sabit kimliği değil, geçici bir imtihan ya da toplumsal düzeyde giderilmesi gereken bir durumdur. Bu bağlamda bireysel ve kolektif düzlemde çözüm odaklı bir yaklaşım benimsenir:
“Allah seni fakir bulup zenginleştirmedi mi?”
(Duha 93:8)
Bu ayet, bireysel hayatlarda dönüşümün mümkün olduğunu, yoksulluğun bir kader değil, değiştirilebilir bir durum olduğunu ima eder. Bununla birlikte fakirliği azaltma sorumluluğu sadece bireyin değil, toplumundur:
“Onların mallarında isteyen ve yoksullar için bir hak vardır.”
(Zâriyât 51:19)
Buradaki “hak” vurgusu önemlidir: Fakirler toplumun yardımına muhtaç değil, o mallarda hak sahibidirler. Bu da İslam’ın sadaka anlayışını keyfi bir hayırseverlikten çıkarıp sistemli bir adalet düzenine yönelttiğini gösterir.
“Ta ki o mallar, sadece zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın.”
(Haşr 59:7)
Bu ifade, Kur’an’ın servet birikimine karşı duruşunu açıkça ortaya koyar. Fakirliğin kronikleşmesinin önüne geçilmesi için malın dolaşımı (tedavül) gerekir. Bu yönüyle Kur’an, ekonomik döngüye müdahil olan sosyal bir anayasa gibidir.
---
❷ Kölelik: Tarihsel Bir Kurumun Tedricî Tasfiyesi
Kur’an, köleliği doğal değil, tarihsel bir yapı olarak kabul eder ve bu yapının tedricen ortadan kaldırılması için stratejik adımlar önerir.
“Köle azat etmek…”
(Beled 90:13)
Bu, "sarp yokuşu aşmak" gibi zorlu ama ahlaken üstün bir davranış olarak sunulur. Köle azadı, bir bireysel erdem olarak değil, aynı zamanda sistemsel bir sorumluluk olarak teşvik edilir:
“Bir hata yapıldığında keffaret olarak bir köleyi özgür bırakmak.”
(Mâide 5:89, Mücâdele 58:3)
Bu yaklaşım, köleliği bireysel hataların telafisinde kullanılacak bir iyileştirme vesilesi haline getirir.
“Eğer onlarda hayır görürseniz, onları özgür bırakın.”
(Nûr 24:33)
Bu ayet ise kölelere potansiyel atfeder; onları değişmez bir statüde değil, gelişebilir bireyler olarak görür. Kur’an’da kölelik statüsünün sorgulanması, onun hukuki ve toplumsal çözülmesini amaçlar.
---
❸ Darüsselâm: Barış ve Kurtuluş Yurdu Kime Açıktır?
Kur’an’da “Darüsselâm” kavramı, hem dünya hayatındaki adil ve esenlikli bir toplum düzenini hem de ahiretteki ebedî kurtuluş yurdunu tanımlar:
“Allah, Darüsselâm’a çağırır ve dilediğini dosdoğru yola iletir.”
(Yunus 10:25)
Bu çağrı herkesedir. Fakirlik, kölelik ya da güçsüzlük bu çağrıya erişime engel değildir:
“Sabreden ve yalnız Rablerine tevekkül eden o zayıf görülenler… işte onlara iki kat ecir verilir.”
(Kasas 28:54)
Kur’an, sosyal olarak ezilenleri aşağı görmez, aksine onların sabır ve direncini öne çıkarır. Bu, “Darüsselâm” idealinin, zayıf bırakılanlara açık olduğunu; kurtuluşun makam ve zenginlikle değil, takva ve direnişle ilişkili olduğunu gösterir.
---
🔚 Sonuç: Kur’an’ın Dönüştürücü Sosyal Vizyonu
İslam’ın nihai hedefi; yoksulları ve köleleri sistemde sabitlemek değil, onları özgürleştirerek adalet temelli bir topluma doğru evriltmektir. Fakirlik bir kader değil, ortadan kaldırılması gereken sosyal bir yaradır. Kölelik bir meşruiyet değil, sona erdirilmesi gereken bir tarihselliktir. Darüsselâm ise özgürleşen ve direnen insanlara açık bir barış yurdudur.
İslam, bireysel erdemlerin ötesine geçip sistemsel dönüşüm öneren bir vahiydir. Sadece inanç değil, hayatın tamamında özgürlük ve adalet için bir çağrıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder