Kur’an’da Malın Anlamı ve Sosyo-Ekonomik Boyutu
📖 Kur’an’da Malın Anlamı ve Sosyo-Ekonomik Boyutu
1. Giriş
İnsanlık tarihi boyunca “mal” en temel güç, ihtiras ve paylaşım kaynağı olmuştur. Kur’an, mal kavramını sadece ekonomik zenginlik olarak değil, insanın imtihanı, özgürlüğü ve sorumluluğu açısından ele alır. Bu nedenle Kur’an’da mal, hem bireysel hem de toplumsal hayatın merkezinde duran kritik bir unsurdur.
---
2. Etimolojik ve Kavramsal Çerçeve
“Mal” (māl) kelimesi, Arapça’da “meyletmek, yönelmek” kökünden gelir. Dolayısıyla mal, insanın değer vererek yöneldiği, sahiplenme arzusuyla bağlandığı şeydir. Bu yalnızca para, altın, gümüş gibi maddi değerler değil; mülk, üretim araçları, tarım ürünleri, hayvanlar, bilgi ve yetenek gibi insana ait tüm imkânları kapsar.
---
3. Kur’an’da Malın Temel Boyutları
a) İmtihan Aracı
“Mallarınız ve evlatlarınız ancak bir imtihandır; Allah katında büyük ödül vardır.” (Teğâbun 15)
İnsanın mala olan tutumu, onun iç dünyasını ortaya çıkarır. Cimrilik, bencillik veya paylaşım, insanın değerlerini yansıtan bir ölçüdür.
b) Geçici Dünya Süsü
“Mallar ve evlatlar dünya hayatının süsüdür; kalıcı olan ise salih amellerdir.” (Kehf 46)
Mal, hayatı güzelleştiren bir süstür; fakat onunla ebedilik aramak boş bir çabadır.
c) Emanet ve Mülkiyet İlişkisi
“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır.” (Nur 42)
Malın hakiki sahibi Allah’tır. İnsan, malın emanetçisi ve işletme sorumluluğunu taşıyan kimsedir. Bu bilinç, mal üzerinde sınırsız tasarrufu reddeder.
d) Paylaşım ve Arınma Aracı
“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe eremezsiniz.” (Âl-i İmrân 92)
Mal, ancak infak edildiğinde değer kazanır. Zekât ve sadaka, malın bireysel arınması ve toplumsal dengeyi sağlaması için konulmuştur.
e) Tehlike ve Bağımlılık Riski
“O ki mal toplayıp durur, tekrar tekrar sayar. O, malının kendisini ölümsüz kılacağını sanır.” (Hümeze 2–3)
Mal, yanlış kullanıldığında insanı köleleştiren bir bağa dönüşür. Mal sevgisi, bireyi bencilleştirir, toplumu yozlaştırır.
---
4. Sosyo-Ekonomik Boyut
Kur’an’ın mal anlayışı sadece bireysel ahlak değil, aynı zamanda toplumsal adalet ilkesini de içerir:
Fakir-zengin uçurumu kapatılmalıdır. Zekât ve infak, malın dolaşımını sağlayarak servetin belli ellerde toplanmasını engeller (Haşr 7).
Toplumda hiç kimse muhtaç bırakılmamalıdır. Kur’an’ın nihai hedefi, sürekli yardıma bağımlı fakirler değil, onurlu ve üretken bireyler yetiştirmektir.
Mal, güç aracı değil, adaletli paylaşımın zemini olmalıdır.
---
5. Sonuç
Kur’an’a göre mal, emanet edilen bir imkân, imtihan edilen bir değer, paylaşılmadığında felakete dönüşen bir bağdır. Nihai hedef, bireyi mala köle olmaktan kurtarmak, toplumda da malın adilce dolaşımını sağlayarak fakir-zengin uçurumunu ortadan kaldırmaktır.
✅ Mal, doğru kullanıldığında özgürlüğün; yanlış kullanıldığında esaretin adıdır.
Yorumlar
Yorum Gönder