Bir soru sorulunca SON NEBİ ne yapardı?
Nebî, din adına yalnızca kendisine vahyolunanla konuşur ve sorulan sorulara yine vahiy çerçevesinde cevap verir. Bu noktada fazla soru sorulması Rabbimiz tarafından yasaklanmıştır:
Nebî’nin görevi yalnızca kendisine gelen ayetleri insanlara iletmektir. Başlangıçta insanlar çok soru soruyorlardı. Ancak Mâide 101 ayetiyle bu sınırlandırılmıştır. Yine de sorular sorulduğunda Nebî bekliyor, ardından Allah’tan gelen vahiy ile cevap veriyordu.
Örnekler:
-
“Sana, hilalleri soruyorlar. De ki: …” (Bakara 189)
-
“Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: …” (Bakara 215)
-
“Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: …” (Bakara 217)
-
“Sana içkiyi ve kumarı sorarlar. De ki: …” (Bakara 219)
-
“Bir de sana yetimleri soruyorlar. De ki: …” (Bakara 220)
-
“Sana kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: …” (Mâide 4)
-
“Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: …” (A‘râf 187)
-
“Sana ganimetler hakkında soruyorlar. De ki: …” (Enfâl 1)
-
“Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: …” (İsrâ 85)
-
“Bir de sana Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar. De ki: …” (Kehf 83)
-
“Sana dağların halini soruyorlar. De ki: …” (Tâhâ 105)
-
“İnsanlar sana kıyametin vaktini soruyorlar. De ki: …” (Ahzâb 63)
-
“Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: …” (Nâzi‘ât 42)
Bütün bu örnekler gösteriyor ki, Nebî sorulara kendi hevasından değil, yalnızca Allah’ın indirdiği ayetlerle cevap vermektedir.
Nebî’nin Görevi: Yalnızca Vahiy
-
Enbiyâ 45: “De ki: Ben sizi ancak vahiyle uyarıyorum. Uyarıldıkları zaman sağırlar çağrıya kulak vermezler.”
-
En‘âm 19: “… Bana bu Kur’an, sizi ve ulaştığı herkesi kendisiyle uyarmam için vahyedildi…”
-
Ra‘d 30: “… Onlara sana vahyettiklerimizi okuyasın diye elçi yaptık…”
-
Yûnus 15: “…De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem benim için mümkün değildir. Ben yalnızca vahyedilene uyarım…”
-
Mâide 49: “Sen, aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet; onların hevalarına uyma…”
Sonuç
Kur’an’ın açık beyanıyla Nebî, dinin kaynağı olarak yalnızca vahyi esas alır. O, kendi sözleriyle dini tamamlamaz; insanların sorularına da yine Allah’ın vahyettiği ayetlerle karşılık verir. Bu yüzden Kur’an’daki “De ki…” ifadeleri, Nebî’nin yalnızca vahyin diliyle konuştuğunun en net delillerindendir.
Yorumlar
Yorum Gönder