Sözün Yaldızı ve Gerçekten Sapma

 


Zuhrufu’l-Kavl: Kur’an’da Sözün Yaldızı ve Gerçekten Sapma

1. Kavramın Kökeni

“Zuhruf” kelimesi, Arapçada altın anlamına gelir. Daha sonra “ziynet, süs, gösteriş” gibi mecazî anlamlara kaymıştır. Buna göre “zuhrufu’l-kavl”, “süslenmiş, cilalanmış, yaldızlı sözler” demektir.

Kur’an bu kavramı özellikle hakikati perdeleyen, gerçeği bozarak sunan sahte retorik için kullanır. Yani mesele sadece “güzel konuşmak” değil, hakikati örten bir dil oyunudur.


2. Kur’an’da Zuhruf Kavramı

Kur’an’da “zuhruf” kelimesi birkaç bağlamda geçer:

  • Altın ve süs eşyası anlamıyla:

    “Evlerini gümüşten tavanlar, üzerine çıkacakları merdivenler, kapılar ve tahtlar, hepsini gümüşten yapar, üzerlerine de ziynetler (zuhruf) serperdik. Ama bütün bunlar sadece dünya hayatının geçici zevkidir.” (Zuhruf 43:33-35)

Burada “zuhruf”, dünyevî süsün aldatıcılığı için kullanılır.

  • Sözün süslenmesi (zuhrufu’l-kavl):

    “İşte böylece biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. Onlardan kimi, aldatmak için birbirine yaldızlı sözler (zuhrufu’l-kavl) fısıldar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı. O halde onları uydurduklarıyla baş başa bırak.” (En‘âm 6:112)

Bu ayet, süslenmiş sözün sadece edebî sanat değil, şeytani bir strateji olduğunu ortaya koyar. Hakikati perdelemek için kullanılan bir manipülasyondur.


3. Sözün Yaldızı ile Gerçeğin Çarpıtılması

Kur’an’ın “zuhrufu’l-kavl” eleştirisi, aslında propaganda ve manipülasyonun özüne işaret eder.

  • Hak sözü basit, açık, anlaşılırdır.

  • Batıl ise ambalajlanmak zorundadır. Çünkü çıplak hâliyle çirkin ve dayanılmazdır.

Bu yüzden tarih boyunca:

  • Firavun’un çevresindeki sihirbazlar,

  • Mekke müşriklerinin şairleri, hatipleri,

  • Halkı etkilemek isteyen propagandacılar,

hep “sözün yaldızını” kullanmışlardır.


4. Şiir ve Yaldızlı Söz

Kur’an, şiiri ve şairleri özellikle Mekke döneminde eleştirmiştir:

“Şairlere ise azgınlar uyar. Görmez misin, onların her vadide şaşkınca dolaştıklarını ve yapmadıklarını söylediklerini?” (Şuarâ 26:224-226)

Şiir, doğası gereği benzetme ve abartı sanatıdır. Hakikati söylemek değil, hayali süslemek için vardır. İşte bu noktada “zuhrufu’l-kavl” ile örtüşür.

Kur’an’daki bu eleştiri, sanatın veya edebiyatın tümden reddi değil, hakikati örten bir süsleme aracı hâline gelmesi eleştirisidir.


5. Günümüze Yansıması

Bugün “zuhrufu’l-kavl” kavramını şu alanlarda görebiliriz:

  • Siyasi propaganda: Hakikatin süslü yalanlarla gizlenmesi.

  • Reklam ve medya dili: Yaldızlı ifadelerle hakikatin örtülmesi.

  • Popüler söylem: Gerçekten uzak ama kulağa hoş gelen sloganlar.

Bu açıdan bakıldığında, Kur’an’ın uyarısı şaşırtıcı derecede günceldir:
Hakikati basit, yalın, net şekilde söylemek yerine; onu cilalayan, süsleyen, yalanı cazip gösteren diller her çağda şeytani bir işlev görür.


6. Sonuç

“Zuhrufu’l-kavl”, sadece edebî bir süsleme değil, hakikatin gizlenmesi için kullanılan sahte bir dil estetiğidir. Kur’an, insanı bu tür “yaldızlı sözlerin” büyüsünden kurtarıp, özün, hakikatin, apaçık sözün (kavl-i sadîd) peşine yönlendirir.

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin (kavlen sedîdâ).” (Ahzâb 33:70)

Kur’an’ın çağrısı açıktır: Sözün yaldızı değil, özün doğrusu değer taşır.


Kur’an’da “Sözün Türleri”

Kur’an yalnızca “yaldızlı söz”den sakındırmaz, aynı zamanda insanın hangi tür sözleri tercih etmesi gerektiğini de belirtir.

a) Kavl-i Sedîd (Doğru ve Dürüst Söz)

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin (kavlen sedîdâ).” (Ahzâb 33:70)
Burada “sedîd”, sağlam, gerçeğe uygun, dürüst demektir. Yaldızın karşıtı: yalın hakikat.

b) Kavl-i Kerîm (Onurlu ve Saygılı Söz)

“Anne-babaya ‘öf’ bile deme, onlara güzel söz (kavlen kerîmâ) söyle.” (İsrâ 17:23)
Burada sözün hakikati kadar, saygı boyutu da vurgulanır.

c) Kavl-i Meysûr (Kolaylaştırıcı, Yumuşak Söz)

“(Yardım edemediğinde) onlara kolaylık sağlayacak bir söz (kavlen meysûrâ) söyle.” (İsrâ 17:28)
Yaldızlı söz süslü ama faydasızdır; meysûr söz sade ama faydalıdır.

d) Kavl-i Ma‘rûf (Uygun ve İyilik İçeren Söz)

“Boşanmış kadınlara maruf bir şekilde söz söyleyin (kavlen ma‘rûfâ).” (Bakara 2:235)
Ma‘rûf, toplumca kabul gören iyilik değerlerini içerir.

e) Kavl-i Leyyin (Yumuşak Söz)

“Musa ve Harun’a dedi ki: Firavun’a gidin, ona yumuşak bir söz (kavlen leyyinâ) söyleyin, belki öğüt alır.” (Tâhâ 20:44)
Hakikat bile olsa, kaba bir üslupla değil, yumuşaklıkla sunulmalıdır.


Zuhrufu’l-Kavl ile Karşılaştırma

  • Zuhrufu’l-kavl: Dıştan süslü, içten boş. Hakikati perdeleyen söz.

  • Kavl-i sedîd: Yaldızsız, yalın hakikat.

  • Kavl-i kerîm: Hakikati nezaketle söylemek.

  • Kavl-i meysûr: Hakikati kolay anlaşılır hâle getirmek.

  • Kavl-i ma‘rûf: Hakikati iyilikle bağdaştırmak.

  • Kavl-i leyyin: Hakikati yumuşak üslupla sunmak.

Böylece Kur’an’da bir söz tipolojisi ortaya çıkar:

  • Batıl, süslenerek çekici kılınır.

  • Hak ise yalın, doğru, kolay, nazik ve iyilikle dolu şekilde etkili kılınır.


UYARI / HATIRLATMA


Bu metinlerde yer alan görüş, yorum ve çıkarımlar, beşerî çabanın bir ürünüdür.

Lütfen her ifadeyi Kur’an’ın bütünüyle değerlendirin; ayetlerin rehberliğinde tartın, ölçün ve doğrulayın. 

Hakikatin tek ölçüsü Allah’ın kitabıdır. Yanlış varsa bize, doğru varsa Allah’a aittir.

Diğer kategorize edilmiş yazılarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz

Yorumlar

Öne çıkan Makaleler

Kurana göre Sevgi ile Aşk ❤

YASAK MEYVE ? 🍎

Habibullah demek ŞİRKTİR 📣