Karanlıkların Çoğulluğu, Nur’un Tekliği
Kur’an’da Zulüm: Karanlıkların Çoğulluğu, Nur’un Tekliği
Zulm (ظلم) kelimesi, Arapça’da “bir şeyi, olması gereken yerin dışına koymak” anlamına gelir. Klasik Arap deyiminde, “Kurdu sürüye çoban etmek” bu duruma örnek verilir. Yani zulüm, düzeni bozmak, dengeyi tersyüz etmektir.
Kur’an’ın zulüm kavramına yüklediği anlamlar şaşırtıcı bir genişliğe sahiptir. İşkence, sınırı aşmak, maksattan sapmak, cehalet, şirk, inançsızlık, hatta insanın kendi ruhunu karanlığa gömmesi bu kelimeyle ifade edilir. Zulüm sadece başkasına haksızlık değildir; en büyük zulüm, insanın kendine ettiği zulümdür.
1. Zulüm ve Şirk: En Büyük Yanlış
Burada zulüm, yalnızca dinî bir günah değil, insanın kendisine yönelttiği bir yanlıştır. Çünkü şirk, hakikati parçalamak, birliği bozmak ve aklı dağınıklığa sürüklemektir. Bu yüzden Kur’an şirkten arınmayı, güven ve hidayetin şartı olarak koyar:
“İman edenler ve imanlarına zulüm (şirk) bulaştırmayanlar… işte güven onlarındır.” (En‘âm 82)
Demek ki zulüm, sadece adalet karşıtı bir davranış değil; insanın bütünlüğünü parçalayan bir iç sapmadır.
2. Zulüm ve Karanlıklar: Çoğulun Sırrı
Kur’an zulmü çoğu kez karanlıklar (ظلمات, zulümât) metaforuyla açıklar.
-
Bakara 256: “Doğruluk (hak) sapıklıktan ayrılmıştır. Allah’a iman eden, tâğutu reddeden kişi, kopmayan sağlam kulpa tutunmuştur.”
-
Bakara 257: “Allah, iman edenlerin dostudur; onları karanlıklardan nura çıkarır. Kâfirlerin dostları ise tâğuttur; onları nurdan karanlıklara sürükler.”
Burada dikkat çekici bir nokta vardır:
-
“Karanlıklar” çoğul (zulümât),
-
“Nur” ise tekildir.
Bu da bize şunu gösterir: Hakikat birdir; Kur’an’dır, vahiydir, nurdur. Ama batıl çoktur; şirk, nifak, küfür, cehalet, istismar, sahte tanrılar… Hepsi farklı karanlık biçimleridir. Tek bir nurun karşısında, çok sayıda karanlık vardır.
3. Zulüm: Kendi Kendine Yapılan İşkence
Zulüm, dışarıdan dayatılan bir baskı değil, insanın kendi tercihiyle içine düştüğü bir hapistir. Nitekim Şûrâ suresi 21. ayette şöyle denir:
“Allah’ın izin vermediği şeyi meşrulaştıran ortaklar mı var? … Şirk koşarak kendi nefislerine zulmedenler için acı bir azap vardır.”
Burada zulüm, hem aklın hem kalbin hem de toplumsal düzenin bozulmasıdır.
4. Zulümden Kurtuluş: Nur’a Yöneliş
Zulmün alternatifi adalet veya iyilik değil; nurdur.
-
Zulüm = karanlıklar, parçalanmışlık, dağınıklık.
-
Nur = vahiy, bütünlük, hakikat.
Bu yüzden zulümden çıkış, bireyin “akıllı davranması, felaket kapıyı çalmadan gerçeğe yönelmesi” ile mümkündür. Zulüm karanlıktır, ama karanlık ışığın yokluğu gibidir; ışık (vahiy) geldiğinde kendiliğinden kaybolur.
Sonuç: Zulmün Şaşırtıcı Yönü
Kur’an’da zulüm, dar anlamıyla baskı ve haksızlık değil; insanın kendi varlığını tersyüz etmesidir. Şirk, cehalet, batıla yöneliş ve gerçeği reddetmek en büyük zulümdür. Zulüm, karanlıkların çoğulluğudur; nur ise tektir. Zulüm, başkasına yapılan bir eylemden önce, kişinin kendi aklına ve kalbine yaptığı haksızlıktır.
En büyük zulüm, insanın kendini karanlığa mahkûm etmesidir.
UYARI / HATIRLATMA
Yorumlar
Yorum Gönder