Rabbim Dosdoğru Bir Yol Üzerindedir.
🕊️ Rabbim Dosdoğru Bir Yol Üzerindedir.
Hûd 56. Ayet Üzerine Kavramsal Bir Tefekkür
(Hûd Suresi, 56. Ayet'in İlahi İstikamet Açısından Okunması)
I. Giriş: Yol Gösteren Değil, Yolun Kendisi Olan
Kur’an-ı Kerim’in genelinde "sırat-ı müstakîm" (dosdoğru yol) ifadesi, insanın izleyişine yöneliktir; müminin Rabbine ulaşmak için takip etmesi gereken ahlaki ve itikadî yolu işaret eder. Ancak, Hûd Suresi'nin 56. ayetinde bu ifade, bir insanın yönelişi için değil, bizzat Allah Teâlâ için kullanılmıştır:
“Şüphesiz Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir.” (Hûd, 11/56)
Bu ifade, yalnızca soyut bir inanç bildirimi olmanın ötesindedir. O, evrenin değişmez adaletini, ilahi yönetimin mutlak tutarlılığını ve hakikat çizgisinin tarih boyunca sapmazlığını ilan eden, kozmik bir ilke beyanıdır.
II. Ayetin Tarihsel Bağlamı: Peygamberin Güven Sığınağı
Hz. Hûd’un muhatabı olan Âd toplumu, güç, görkem ve ekonomik refahın getirdiği bir kibir içindeydi. Hûd’un yalnızca Allah’a yönelme çağrısına karşılık, onu yalanlama ve tehdit ile susturmaya kalkıştılar.
Hûd’un cevabı, bütün varoluşu kapsayan bir tevekkül ve kesinlik içerir:
“Ben, benim de sizin de Rabbim olan Allah’a tevekkül ettim. Hiçbir canlı yoktur ki O onun alnından tutmuş olmasın. Şüphesiz Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir.” (11/56)
Bu cümledeki güç, iki temel katmanda kendini gösterir:
- Mutlak Kudret: Evrendeki tüm varlıklar Allah’ın mutlak hâkimiyetine bağlıdır ("O onun alnından tutmuş olmasın").
- Mutlak İlke: Bu kudret, rastgele bir keyfiyetle değil, doğruluk (istikamet) ilkesiyle işler.
Hz. Hûd, kavmine açıkça şunu ilan etmektedir: “Benim Rabbim yönetiminde yanılmaz, haksızlık yapmaz ve hakikatten sapmaz. Siz zulmetmeye devam etseniz bile, O’nun yasası dosdoğrudur ve sonunda tecelli edecektir.”
III. Kavramsal Analiz: İlahi "Sırat-ı Müstakîm"
Kur’an terminolojisinde "sırat" kelimesi, "yol, sistem, takip edilen yöneliş" anlamlarını taşır.
"Müstakîm" ise, Arapça'da "k-w-m" (قيام) kökünden gelir ve "düz, dengede duran, sapmayan, adaletli" manasına gelir.
İnsan bağlamında "sırat-ı müstakîm" takip edilecek bir yaşam yolu iken; Allah için kullanıldığında, O’nun yaratışının, hükmünün ve adaletinin daima doğruluk üzere olduğunu ifade eder.
Bu ilahi istikamet anlamı, şu ayetle de güçlü bir şekilde pekiştirilir:
“Rabbinin sözü doğruluk (sıdk) ve adalet (adl) bakımından tamamlanmıştır.” (En’âm, 6/115)
Buna göre Hûd’un sözü, Allah’ın iradesinin, tesadüfi olmayan, sapmaz ve mutlak bir hakikat ekseni üzerinde işlediğini bildirir.
IV. İlahi İstikamet: Adalet, Tutarlılık ve Güvenin Kaynağı
"Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir" ifadesi, tevhid inancının aynı zamanda ahlaki temelini oluşturur.
Allah’ın dosdoğru bir yol üzere olması, iman edenler için şu temel güven ilkelerini garanti eder:
- Adaletin Değişmezliği: Haksızlığın geçici, ilahi adaletin ise kaçınılmaz olduğu.
- İlahi Yasaların Tutarlılığı: Dünya ve ahirete ait ilahi hükümlerin keyfi değil, sabit bir esasa dayandığı.
- Kainatın Ahlaki Temelleri: Evrenin fiziksel düzeni gibi, ahlaki düzenin de sarsılmaz olduğu.
Bu tutarlılık ve adalet, Kur’an’da şöyle vurgulanır:
“Sen onların işlediklerinden dolayı Allah’ı asla zâlim sanma.” (İbrahim, 14/42)
Hz. Hûd’un bu sözü, güç, servet ve kibirle zulme yönelen her kavmin sonunun aynı olacağını bildiren, evrensel adalet döngüsüne duyulan kesin bir güvendir.
V. Sonuç: Ontolojik Bir Denge Yasası
Hûd’un bu güçlü ifadesi, sadece bir peygamberin meydan okuması değil, aynı zamanda her müminin sarsılmaz içsel güven kaynağı olmalıdır.
Rabbimizin dosdoğru bir yol üzere oluşu, bize şunu öğretir:
- İnanan kişinin karanlıkta bile yönünü bulmasını sağlayan bir pusuladır.
- Tarihin rastgele değil, ilahi hakikat ekseninde ilerlediğini gösterir.
- Tevhidin, sadece bir inanç değil, aynı zamanda varoluşu düzenleyen ontolojik bir denge yasası olduğunu ispatlar.
“Rabbim dosdoğru bir yol üzerindedir” demek; “Evrenin yönetimi doğruluk yasasıyla işler; zulüm geçicidir, hakikat ise sonunda mutlaka yerini bulur” demektir.
🕯️ Kapanış: İstikamet ve Güven
Bu ayet, korkunun yerini imana dayalı güvene, belirsizliğin yerini ise mutlak bir istikamete bırakır. İnsanın ahlaki istikameti, kaynağını bizzat Allah’ın istikametinden alır.
Çünkü Rabbimiz, dosdoğru bir yol üzeredir.
UYARI / HATIRLATMA

Yorumlar
Yorum Gönder