Yolcu Gibi Yaşamak 🌍
🌍 Yolcu Gibi Yaşamak: Tevbe Suresi’nin “Sâihûn” Kavramı Üzerine Bir Düşünce
I. Giriş: Hayat Bir Seferdir
Tevbe Suresi 112. ayet, inanan insanın kimliğini bir dizi içsel nitelikle tanımlar:
“Tövbe edenler, ibadet edenler, hamd edenler, yolda olanlar (es-sâihûn), rükû edenler, secde edenler, iyiliği emredip kötülükten sakındıranlar ve Allah’ın sınırlarını koruyanlar...” (Tevbe, 112)
Bu ayette geçen es-sâihûn ifadesi, Arapça س-ي-ح (s-y-ḥ) kökünden türemiştir ve “akmak, dolaşmak, seyahat etmek, yeryüzünde gezmek” anlamına gelir.
- Kur’an’ın başka yerlerinde aynı kökten türeyen kelimeler, ibret almak için yeryüzünde dolaşmak anlamında kullanılır (bkz. Âl-i İmrân, 137; Yusuf, 109; Hacc, 46).
Dolayısıyla bu kelime, bedensel bir oruç eyleminden değil, ruhsal bir hareketliliği, sürekli bir arayışı ve farkındalık hâlini anlatır. Kur’an’ın bu bağlamda çizdiği insan modeli, hayatı bir yolculuk olarak yaşayan bilinçli insandır.
II. Tevbe: Dönüşle Başlayan Yolculuk
Ayetin sıralaması dikkat çekicidir: Tövbe etmek \to ibadet etmek \to hamd etmek \to yolda olmak (es-sâihûn).
Bu dizilim, insanın içsel seyrini gösterir:
- Tövbe: Yönünü yanlış olandan hak olana çevirmektir.
- İbadet: Bu yeni yönelimde derinleşmektir.
- Hamd: Yolculukta tanık olunan anlamı fark etmektir.
- Siyâha (Yolda Olma): Bu farkındalığı canlı tutmak için hareket hâlinde kalmaktır.
Gerçek yolculuk, bir yerden bir yere gitmek değil; benlikten benliğe, bilinçten bilince geçmektir. Tövbe, işte bu içsel göçün ilk adımıdır.
III. Hamd Edenler ve Yolda Olanlar: Yolun Bilinci
Hamd, sadece dilde bir övgü değil; varlık düzenini fark etmenin sonucudur. Yolcu, gördüğü her güzelliği, her ibreti “hamd”le yorumlar. Çünkü onun gözünde evren, yürüyen ayetlerle doludur.
Dolayısıyla “hamd edenler” ile “sâihûn” kelimeleri arasında derin bir bağ vardır:
Yolcu, durarak değil, yürüyerek öğrenir. Onun için bilgi, hareketle canlı kalır; iman, durağanlıkla değil seyirle derinleşir.
IV. Sâihûn: Arayışın ve Farkındalığın İnsanları
Kur’an’da “seyahat” çağrısı, insanın hem dış dünyayı hem de kendi iç âlemini tanıması içindir:
- “Yeryüzünde dolaşın da, inkâr edenlerin sonu nasıl olmuş, görün.” (Âl-i İmrân, 137)
- “Hiç yeryüzünde gezmediler mi ki, düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olsun?” (Hacc, 46)
Bu çağrılar, insanı düşünmeye, gözlemlemeye, ibret almaya davet eder. Dolayısıyla “sâihûn”, dünyayı anlamak için yola çıkan, kalbini diri tutan seyyahlardır. Onların yürüyüşü, sıradan bir gezinti değil, tefekkür yolculuğudur.
Sâihûn, durağanlığa karşı direnen insan tipidir. Çünkü hakikat, sadece oturanlara değil, yolda olanlara görünür.
V. Dünyada Misafir, Hakikat Yolunda Yolcu
Kur’an, insanın dünyadaki konumunu bir “misafirlik” olarak tanımlar:
- “Bu dünya hayatı sadece bir oyun ve oyalanmadır.” (En‘âm, 32)
- “Son varış Rabbinedir.” (Necm, 42)
Yolcu, bu hakikati kavrayandır. O, dünyayı bir kalış yeri değil, bir geçiş menzili olarak görür. Eşyaya, makama, zamana, benliğine bile bağlanmaz; çünkü bilir ki, her şey akış hâlindedir. Kendini akışın parçası kılmak, tevhid bilinciyle yaşamak demektir.
Yolcu gibi yaşamak; hem tevekkül, hem hareket, hem de teslimiyetin birleştiği bir duruştur.
VI. Yolcunun Disiplini: Sınırları Korumak
Ayetin sonundaki ifade, bu seyyahlığın ölçüsünü koyar: “...ve Allah’ın sınırlarını koruyanlar.”
Yani yolculuk başıboşluk değil, ilahi sınırlar içinde özgür bir harekettir. Sâihûn, yolda olmanın cazibesine kapılıp yönünü kaybetmez; çünkü onun pusulası Allah’ın hudududur.
Bu hudutlar, insanı koruyan sınırlar değil, yolun doğruluğunu belirleyen işaretlerdir.
Gerçek yolcu, her menzilde yönünü “La ilahe illallah” bilinciyle tazeler. O, yürüdükçe derinleşir; derinleştikçe hafifler.
VII. Sonuç: Göçebe Bilinç ve Tevhid Yürüyüşü
Tevbe Suresi 112. ayetteki “sâihûn” ifadesi, Kur’an’ın insana sunduğu dinamik iman modelini özetler: İnanan insan, sürekli yolda olan, durağanlıktan uzak, hakikatin izini süren bir yolcudur.
Bu yolculuk, haritada değil, kalpte yaşanır. Her adımda insan biraz daha benliğini terk eder, biraz daha Rabbine yaklaşır. Yolculuk bu anlamda, dönüşün öyküsüdür — çünkü her seferin nihai menzili **“İlâ rabbike’l-müntehâ”**dır (Necm, 42): “Son varış Rabbinedir.”
🔹 Özetle: Sâihûn Kimdir?
UYARI / HATIRLATMA
.jpg)

Yorumlar
Yorum Gönder