🛐 TAPMAK NEDİR? ( “Abd” (عبد) Kavramının )
Kur’ân Perspektifinde “Abd” (عبد) Kavramının Teolojik ve Ontolojik İnşası
İslâmî gelenekte ‘abd’ (عبد) kökü genellikle "tapmak" ya da "ibadet etmek" şeklinde anlaşılmakta; bu kavram Allah’a yönelik dinsel eylemlerle sınırlı bir boyutta ele alınmaktadır. Ancak Kur’ân’ın kullanımlarına bakıldığında, ‘abd’ kavramının bu anlamla sınırlı olmadığı, aksine daha geniş bir “itaat, bağlılık ve yönelme” bağlamında kullanıldığı görülür. Bu çalışmada, "abd" kavramının Kur’ân’daki kullanımı; Allah, şeytan, tağut ve diğer sahte otoriteler bağlamında incelenecek ve klasik anlayışla arasındaki fark ortaya konacaktır.
1. Kur’ân’da ‘Abd’ Kavramının Anlam Katmanları
Kur’ân’da ‘abd’ kavramı sadece Allah’a yönelişte değil; şeytana, tağuta ve Allah’tan başkasına yönelme biçimlerinde de kullanılır. Bu bağlamda "ibadet", sadece ritüel bir eylem değil, aynı zamanda kime itaat edildiğini, kimden emir alındığını belirleyen bir yöneliştir.
1.1. Şeytana Uyma: “Abd” Kavramının Negatif Kullanımı
Hiç kimse doğrudan "şeytana tapıyorum" demez; ancak Kur’ân, şeytanın telkinlerine uymanın da bir "abd" türü olduğunu belirtir:
> “Babacığım! Şeytana kulluk etme (لَا تَعْبُدِ الشَّيْطَانَ); çünkü o Rahman’a isyan etti.”
(Meryem / 44)
1.2. Tağut’a İtaat: Şirk Biçimi Olarak Kulluk
Benzer şekilde, insanlar kendilerini tağut’a tapar gibi görmezler; fakat Kur’ân, Kur’an dışı otoritelere uymanın da bir kulluk (ibadet) olduğunu açıkça ifade eder:
> “Allah, kendisine lanet ettikleri kimseleri, gazaba uğrattıklarını ve onlardan tağut’a kulluk edenleri (وَعَبَدَ الطَّاغُوتَ) haber verir.”
(Mâide / 60)
1.3. Ataların Yoluna Uyma ve Geleneksel Kulluk
Kulluk, sadece bireysel bir yöneliş değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel mirasa uyma biçiminde de gerçekleşebilir:
> “Atalarımızı bir din üzerinde bulduk ve biz de onların izinden gidiyoruz.”
(A’râf / 70)
2. Dinin Allah’a Has Kılınması: Tevhidî Kulluk
Kur’ân, dini yalnızca Allah’a has kılmayı (ihlas) ve yalnızca O’na kulluk etmeyi vurgular. Bu, hem şirkten uzaklaşmak hem de vahye dayalı yaşamayı gerektirir:
> “De ki: Bana, Allah’a kulluk etmem ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamam emredildi.”
(Ra’d / 36)
“De ki: Ben, Rabbimden gelen apaçık deliller geldikten sonra, sizin Allah’tan başka yöneldiğiniz şeylere kulluk etmekten nehyolundum...”
(Mü’min / 66)
3. Esnâm: İki Elle Oluşturulan Putlar ve Anlam Biçimleri
Arapçada “esnâm” kelimesi, sadece taş heykeller değil, insan eliyle üretilmiş her türlü sahte otoriteyi ve anlam sistemini kapsar. Bu, maddi putların ötesinde bir yapıdadır.
> “Rabbim! Beni ve soyumu, putlara (esnâm) kulluk etmekten uzak tut.”
(İbrahim / 35)
Kur’ân, insanların kendi elleriyle yonttukları, yazdıkları ve oluşturdukları şeylere anlam yüklemesini, bir tür şirk ve kulluk biçimi olarak değerlendirir:
> “Yonttuğunuz şeylere mi kulluk ediyorsunuz?”
(Sâffât / 95)
4. “Ellerle Yapılanlar”ın Ontolojik Vebali
Kur’ân’da tekrar eden bir tema olarak, insanın “elleriyle yaptığı şeyler” üzerinden yargılandığı görülür:
“Bu, kendi ellerinizle yapmış olduklarınızın karşılığıdır.” (Âl-i İmrân / 182)
“Başınıza gelen her musibet, ellerinizle kazandıklarınızdandır.” (Şûrâ / 30)
Bu bağlamda, “abd” kavramı, bireyin kendi oluşturduğu değerlere, otoritelere ve geleneklere uymasıyla da ilişkilidir.
Sonuç
Kur’ân’daki ‘abd’ kavramı, klasik anlamda bir ibadet ritüelinden çok daha geniş ve ontolojik bir bağlılık anlamı taşır. İnsan, hayatında neye uyuyorsa, onu kendine ilah ve rab edinmiş olur. Bu bağlamda:
Allah’a kulluk, yalnızca namaz, oruç gibi ibadetlerle değil; emirlerine ve vahyine kayıtsız şartsız uyumla gerçekleşir.
Şeytana, tağuta ya da kendi heva ve heveslerine uyanlar da bir tür "abd" ilişkisine girmiş olur.
Putlar sadece taş heykeller değil; insan eliyle oluşturulmuş kitaplar, sistemler, gelenekler ve otoriteler de bu kapsamda değerlendirilir.
Kur’ân’a göre tevhidî bir kulluk, sadece Allah’a yönelmekle değil; her türlü sahte otoriteyi reddetmekle mümkündür.
---
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder