“Rāʿinā Demeyin, Unẓurnā Deyin” — Kur’an’da Sözcük Seçiminin Ahlaki Bağlamı
Dil ve Ahlak Arasındaki İnce Hat
Kur’an’da birçok ayette, sözcüklerin seçimi yalnızca iletişimsel değil, aynı zamanda ahlaki ve toplumsal bir anlam taşır. Bu bağlamda, Bakara Suresi 104. ayet, dilin sadece anlama yönelik bir araç değil; aynı zamanda niyet, edep ve saygının da bir göstergesi olduğunu vurgular:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَقُولُوا رَاعِنَا وَقُولُوا انْظُرْنَا وَاسْمَعُوا ۗ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ أَلِيمٌ
“Ey iman edenler! ‘Rāʿinā’ demeyin, ‘Unẓurnā’ deyin ve dinleyin! Kâfirler için elem verici bir azap vardır.” (Bakara, 2:104)
Bu ayet, görünüşte sıradan bir kelime tercihini konu edinse de, derinlemesine bakıldığında dilin niyet ve ahlaka dair boyutunu gözler önüne serer.
1. “Rāʿinā” ve “Unẓurnā” Ne Anlama Gelir?
-
رَاعِنَا (Rāʿinā) kelimesi Arapça'da “bizi gözet”, “bize bak”, “bizi kollayıp gözet” anlamına gelir. Kelimenin kökü ر-ع-ي (raʿā), “gütmek, gözetmek, korumak” anlamlarını taşır.
-
انْظُرْنَا (Unẓurnā) ise “bize bak”, “bizi gözet” demektir. Fiil, ن-ظ-ر (naẓara) kökünden gelir.
Anlamları benzer gibi görünse de, burada mesele niyet ve kullanım bağlamıdır.
2. Yahudi Toplumunun Saptırıcı Dili ve Alaycı Niyet
Medine döneminde Müslümanlarla aynı şehirde yaşayan bazı Yahudiler, “rāʿinā” kelimesini özel bir kasıtla söylüyorlardı. İbranice veya kendi lehçelerinde bu kelime “ahmak, kaba, aşağılık” gibi hakaret anlamları çağrıştıran bir biçimde kullanılıyordu. Onlar bu kelimeyi Peygamber’e hitaben alaycı, hakaretamiz bir niyetle söylüyorlardı. Ayette işte bu kötü niyete ve dilin saptırıcı kullanımına dikkat çekilir.
3. Niyetin Dil Üzerindeki Gücü
Bu olay, Kur’an’ın dilin niyetle ilişkisini nasıl hassas bir şekilde izlediğini gösterir. Aynı kelime, bağlama ve niyete göre ya bir dua olur ya da bir hakaret.
Kur’an burada şöyle bir mesaj verir:
-
“Sözünüz doğru olsa bile, niyetiniz kirliyse sözünüz de kirlenir.”
-
“Sözünüz hak olsa bile, niyetiniz batılsa o söz bâtıl hükmüne düşer.”
4. Kur’an’da Dildeki Edebin Önemi
Bu ayet, sadece bir kelime yasağı değildir. Aynı zamanda:
-
Dilin sorumluluğunu,
-
Allah Resulü'ne karşı saygının ölçüsünü,
-
Müslüman bireyin toplumsal duyarlılığını
vurgulayan bir ahlak öğretisidir.
Kur’an’da benzer uyarılar diğer ayetlerde de görülür:
-
“Resûl’ün sesini yükselterek geçmeyin.” (Hucurât, 49:2)
-
“Onlara güzel söz söyleyin.” (Bakara, 2:83)
-
“Kullarıma söyle, en güzel olanı söylesinler.” (İsrâ, 17:53)
5. Bugüne Mesaj: Söz, Kalbin Tercümanıdır
Bu ayet, günümüz için de önemli dersler içerir:
-
Kelimelerimizi özenle seçmeliyiz. Özellikle kutsal kavramlar, dini şahsiyetler ve ibadetle ilgili konularda dilin sınırlarını bilmek önemlidir.
-
Niyet, dilin kaderini belirler. Samimi bir kalp kötü bir sözü temizleyebilir; fakat kötü niyetli bir kalp, güzel bir kelimeyi bile kirletebilir.
-
Toplumsal dil duyarlılığı önemlidir. Bir toplumda farklı inançlar, kültürler, geçmişler varsa, iletişimde kullanılan sözlerin başka dillerde veya kültürlerde ne anlamlara gelebileceği dikkate alınmalıdır.
Sonuç: Kur’an’da Kelimenin Ahlakı
Bakara 104. ayet, sıradan bir kelimeyi değil; bir dil ahlakını, bir niyet terbiyesini, bir toplumsal bilinç düzeyini öğretmektedir. Kur’an’ın “rāʿinā” kelimesini yasaklayıp onun yerine “unẓurnā”yı emretmesi, kelimelerin sadece anlama değil, ahlaka ve imana da dair olduğunu gösterir.
Bu ayet, Müslümana şu çağrıyı yapar:
“Ağzınızdan çıkan her söz, kalbinizin aynasıdır. Kalbiniz kirliyse, kelimeniz pak olsa bile niyetin karanlığı onu lekeler.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder