Bu Blogda Ara

30 Mayıs 2025 Cuma

Diyanet ve Kuran Meali üzerine

Kur’an: Lafzı, Ritmi ve Manasıyla Bir Mucize

Kur’an, yalnızca bir mesaj değil; mesajın nasıl verildiğiyle de mucize olan bir hitaptır. Onu sadece anlam düzeyinde ele almak, onun çok katmanlı yapısını yüzeyselleştirmek olur. Çünkü Kur’an, lafzı ile manası iç içe geçmiş, söylenişiyle düşünceyi şekillendiren bir metindir. O yüzden yalnız anlamı değil, ifade biçimiyle de insanı akletmeye zorlar.


Bugün bazı kurumların ve kişilerin "mealler yeterlidir" ya da "mealler Kur’an’ı anlamak için temel metin olabilir" yönündeki beyanları, Kur’an’ın edebi boyutunu göz ardı eden indirgemeci bir yaklaşımdır. Zira bir meal, ne Kur’an’ın lafzî düzenini, ne kelime tekrarlarının fonksiyonunu, ne ayet sonlarındaki musiki etkisini, ne de söz sanatlarıyla örülü tefekkür çağrısını taşıyabilir.























Kur’an, bir akışa sahiptir. Bu akış, ses uyumları, geçiş motifleri, ani konu sıçramaları ve tekrarlarla zihni sabit kalıplardan kopararak düşünmeye zorlar. İşte bu yapı, yalnızca anlam düzeyinde değil; ifade, ritim ve ses düzeyinde de anlaşılmak zorundadır. Bu nedenle Kur’an, ancak kendi diliyle okunduğunda anlamı zihinde ve ruhta yankılanan bir hakikat musikisine dönüşür.


Şu gerçeği unutmamak gerekir:


Kur’an, "anlaşılmak"dan ziyade,  "derinlemesine düşünülmek" için indirilmiştir. Ve düşünme, sadece manaya değil; o manayı taşıyan kelime dizilimine, ses yapısına, sözdizimine ve seçilen kelimenin estetik ağırlığına da yönelmelidir.


Bu yüzden meal okuyan biri, Kur’an hakkında fikir sahibi olabilir, ama Kur’an’ın kendisini okumuş olmaz. Çünkü Kur’an anlamıyla olduğu kadar, biçimiyle de vahiydir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder